* flash tv'de olması gerekir. gerçek kesit mi ne program vardı. orda yaşanan herşeyi bir bir kafama kazıyıp, dünya sanki,
kiralık olarak bana verilmiş gibi okula gidiyorum öğle arası izleyip. yine bulunduğum şehrin verdiği sıcaklık tavan yapmış. *
yine 76. bölümünü izledim, ayakkabıları giydim okula doğru yürümeye başladım, hatta yolun yarısında falan çıkardım ayakkabıları yalın ayak gidiyorum.
izlediğim bölümde de adam eski sevgilisinin evleneceğini falan öğreniyo, nikah salonunun kapısına gelip, emrah mı diyeyim, lan daha bi garip gülşah gibi bakıyo kırmızı ayakkabılarına baktığı gibi. hayt dedim benim sonumda mı böyle olacak lan dedim.
daksiller vardır küçük şişede kolanyanın içine bir damla akıttım içtim, üstüne bir bardak su.
harıl harıl eski sevgiliyi arıyorum.
dedim bu kahpe kantindedir. hayvan gibi yiyodu, hatta bir ara algidanın dondurmalarının sonunda çikolata varya, onu götürdüm verdim. bak aşkım en güzel yerini sana ayırdım diye. bu allahın malı da ne dese beğenirsin. adam gibi bütün alamıyon mu dedi.
içimden nasıl küfür ediyom, o çılgınlıkla lan dedim başlarım yapacağın işe şurda iki dakika sinan çetin tarzı senaryo vari bir romantizmle yaklaşmışım, senin yaptığına bak dedim. heyt dedim falan. kız da salak dedi gitti. zaten o gün herşey bitmişti ayrıldık. neyse kantine girdim köşede oturmuş, ahmet kaya çalıyo (allah çarpsın çalıyordu) ayrılığın hediyesi. ya dedim bakarmısın, yanında yeni aşkı var ne istiyon dedi. dedim senden bişey istemiyom, kızla konuşacağım. zaten kafam bir trilyon olmuş kolonya ile daksil çok fena çarpıyo ben bunu öğrendim. kız kalktı güzelcene dışarıya çıkalım dedim, çıktı.
ne çalıyo baksana dedim, ayrılığın hediyesi dedi. ben sana vermedim demi dedim vermedin dedi.
o zaman bu sana ayrılığın hediyesi olsun dedim. kulağını tuttum bir elimle öbür elimle saçını kavradım, ama nasıl tekmeliyorum.
arkadaşlar da nasıl kızdıysa basketbol topu falan attılar üstümüze, kızın burnu falan kanadı, içeriye doğru kaçtı. bende üzerimi yıkamak için çeşmeye doğru giderken, arkadaşımın birisi oran kan olmuş kan dedi.
baktım, hayallerim kan olmuş.