hiçbir şey, sonuçta senden sonra yaptıkları seni neden ilgilendirsin? bu kendi ve yapacağı kişiyi ilgilendirir. bu dil uzatma ya benimsin ya kara toprağın kafasını doğurur. hiçbir tepki vermek zorunluluğu yoktur. tepki vermeyende ruhsuz değildir. sadece etkisi geçmiş, yabancılaşmış birinin hayatına karşı bir ilgi duymama durumudur.
hala seviyosan, ki sevmiyosun çünkü sevseydin devam etmek için elinden gelen her şeyi yapar ve nikah masasına onunla oturan sen olurdun. yani demek istediğim ayrılma nedeniniz senin elinde olmayan nedenlerdense unutmaya bakarsın. öyle şarkılar dinlemekle falan da olmaz o. onu hatırlatan her şeyden uzak durursan sağlıklı bir şekilde unutursun ancak.
sabah uyanıp erkenden kahvaltı yapılmalı. okula gidilecekse okula, işe gidilecekse işe gidilmeli. öğlen yemeği kesinlikle aksatılmamalı, bu aradaki vakitlerde de bol miktarda su içilmeli; biliyorsunuz su hayattır sağlık için bir hayli önemli. sonra sevdiklerimiz aranıp sesleri duyulmalı, doğum günü olan arkadaş-akraba kimse doğum günleri ya mesajla, ya facebook üzerinden ya da telefonla arayarak kutlanmalı. ardından mesai-ders bitiminde trafiğe teslim olmadan eve gidilmeli, güzel bir akşam yemeği yenmeden önce yorgunluğu atmak için duşa girilmeli. yemeği de yedikten sonra tv'nin başına geçip ayakları uzatmalı. yatmadan önceye muhakkak bir öğün koyun; meyve olur, soda olur.. ee tabi sonra uyunmalı, yarın erken kalkacağız.
eski sevgili de evleniyorsa evleniyor, ne yapalım yani? mutluluklar. onu eski yapan bi şey var sonuç itibariyle, zaten sizi enterese ediyor olsaydı, nikah masasında yanında siz olurdunuz. haksız mıyım?
evlenmek. eğer ilişkinizi seviyeli bir şekilde bitirmişseniz eski sevgilinizle evlenin. böylece eski sevgilinin evlendiği günü bir sendrom olarak yaşamazsınız.
Çalışmak. Sabaha kadar çalışmak. Ben mesela nöbet yazdırmıştım kendime. Bombok da bi nöbet olmuştu hani, hakkını vermişti nöbetliğin. 5 dakika oturamamıştım ordan oraya koşturmaktan doğru düzgün düşünmeye ve üzülmeye vaktim olmamıştı. Sabaha karşı merdivenlerden acil servise bilmem kaçıncı kez inerken bi yandan hastaneye, bi yandan ona ve yedi ceddine söve söve ağlarken buldum kendimi sonra. Sonra da geçti. Öyle bi anda geçmez tabi ama. Daha iyi hissettim sanırım. Bir daha gelmeyeceğini bilmek iyi hissettirdi. Içimde sonsuza kadar ona dair iyi bir duygu beslememe izin vermemiş olması iyi hissettirdi. Öyle sokuk, berbat bi gündü. Geldi, geçti.
Bütün dostları, kuzenleri memlekette bir ortama çağırıp. Memleketteki en iyi kemancıyı çağırarak, araba anahtarı ve silah gibi tehlikeli şeyleri kardeşe emanet ederek yıkılana kadar içeceğim. içeceğiz! Bunu kat'iyen yapacağım.
Edit: ondan gelen tüm mektupları da yakarım o gece.
tabi ki hiçbir şey. adı üstünde eski. eskimiş pantolonumu biri çöpe atarsa ne yaparım? hiçbir şey çünkü o pantolon eskimiştir zaten hakkettiği yer çöptür.
Dügünü basardım, ikisini vururdum gibi söylemde bulunanlar, kesinlikle sallıyorlardır, 3 bira alıp gidişine efkarlanırlar, muhtemelen bende oturup melül melül içerdim.