inönü stadı' nın yıkılıp yeniden yapılması dolmabahçe' nin tarihi yapısını bozacağından "oranın rant merkezi olmasına izin vermeyeceğiz" buyurmuşlar. istanbul' un her tarafını rant merkezine çeviren, sik gibi binaların yapımına ruhsat verip öncelikle tarihi yarım ada olmak üzere şehrin silüetinin ırzına geçen sanki japonlar aq. biraz tutarlı olun arkadaş.
ertuğrul günay denince dayım gelir aklıma, aslan avına giden ziyaaa misali... kafayı yememek elde değil.
ertuğrul günay çıkar haberlerde. dayım;
-şu adam var ya.(elma dilimler bir yandan)
biz: eee dayı nolmuş adama.
-bu adam benim en iyi arkadaşımdı bir zamanlar çocuklar, çook önce daha milletvekili bile değildi. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.
biz: yapma ya dayı.( bu hikayeyi ilk duyduğumuzda oluşan tepkiydi. zamanla bu tepki hıımmmm diye ağızdan kayıvereren bir geçiştirme kelimesine dönüştü.) görüşüyomusunuz peki?
-ya geçenlerde bir arkadaşımdan duydum. demiş ki; ''ya arkadaşlar aydın (dayımın adı)ın nerde olduğunu bilen var mı? ne ilginç bir adam çıktı bu, bakan oldum herkes geldi makamıma neredeyse kapımdan ayrılmıyorlar, hep birşeyler istiyorlar fakat bu aydın bir kere bile aramadı beni. bana küstü herhal?
sonrasını yazmama gerek yok, muhabbet uzaaar gider, biz her defasında kıkırdar durur, annem hep göz ederdi ayıp diye.
not: dayımla bu bakanın bırakın arkadaş olmasını, herhangibir yerde hasbelkader karşılaşma olasılığı bile yok. dayı n' olur yapma bize bunu. bak yaşımız kaç oldu hep aynı terane.
beşiktaş'ın stadının yenilenmesinin önündeki tek engel. dolmabahçe'nin yanındaki otel inşaatını ve gök kafes ucubesini es geçmiş. ahırlardan bahsediyor.
beşiktaşın stadına izin çıkmaz diyor, izin çıksa da kazarsanız orda tarihi kalıntılar çıkarsa, zaman üstüne bir çivi dahi çakamadan bırakmak zorunda kalırsınız da diyor.
şimdi bu sözleri duyan biri, yahu adam haklı gayette mantıklı konuşmuş diyebilir. yalnız dile getirmek istediğim bir nokta var ki, cevabını verebileceğini hiç sanmıyorum.
alloinoi antik kenti sular altında kalırken neredeydin ?
dolmabahçe sarayının duvarını çatlatan, yerin altında 7, yerin üstünde 5 katı olan otel yapılırken neredeydin?
başbakanı tarafından sürekli rezil bir konuma sokulan eski chp'li bakan. chp lilerin 'dönek' imalarına karşı önceden çalışılmış hazır cevapları olan vitrin bakanı.
ülkemizin kültür bakanımsı.
işi gücü bırakmış, kafayı inönü stadına takmış insan.
edep yahu. edep diyorum çünkü gözümüzün önünde hasankeyf turnusolu var arkadaş.
alloinoi, hes barajları var.
karadeniz in, hasankeyf in daha onlarca tarihin ve güzelliğin amına koymuş olduğu hafızamızda tazeliğini koruyor.
istanbul un en güzel yerlerinin, zengin badem bıyıklılara peşkeş çekildiğini bilmeyen yok.
neymiş efendim tüneller varmış. ulan komple bir tarihi ve uygarlığı siklemeyip sular altında bırakmadınız mı?
bu neyin kafası böyle. ne kullanıyorsunuz anlamadım arkadaş.
velhasıl kerem;
inönü stadının yıkılıp yerine badem bıyıklı, şişman bir yeşil sermaye mensubuna otel hediye etmek isteyen türkiye cumhuriyeti kültür bakanımsı.
(bkz: yersen)
böyle bir adamı bakan yaparsan olacağı budur zaten. "kaldırın bunu buradan" yahu beğenmemiş olabilirsin ancak içeriği hakkında net fikir sahibi değilsin orada müzeden sorumlu müdür kim ise gezi sonrası odasında konuş talimatını ver kamera önünde kabadayılık yapmak hoşunuza mı gidiyor? ayrıca korumalara da uyuz oldum kafasını çarpmasın diye bir telaş bir heyecan çeşitli aksiyonlar falan. sanki dünyanın 7. harikası nadide bir vazo amına koyayım alt tarafı bakan-milletvekili! nedir bu yavşaklık!
"şu anda istanbul'da tarihi koruma, kültürü koruma, yeni sanat merkezleri yapma aşkının öncesinde rant merkezleri yapma gayreti var. bu rant hırsını frenlemezsek i̇stanbul'a yazık olur " demiş bakan.
akdeniz coğrafyasından hukuksuz bir biçimde dünya müzelerine dağıtılmış eserlerin ait olduğu topraklara getirilmesi için yasal bir dayanışmaya ihtiyaç olduğunu söylemiş bakan.
yurdumuzun refah seviyesinden ötürü, memleketimizin kültürü ve sanat hayatı için yaptığı eşsiz çalışmalardan dolayı, şu naçizane hediyemi kabul etmesini dilerim...
gün itibariyle Antalya'da yapılan 19 Mayıs kutlamalarında kendisi alana geldiğinde yükselen yuh sesleri ve "Türkiye laiktir laik kalacak" sloganlarının ardından korumalarına "ismini öğrenin. o pos bıyıklı, ismini öğrenin. kamu görevlisi olabilir." diyerek talimat vermiş, bir nevi "tez kellesi vurula" buyurmuş bakanımız.
Yönetici koltuklarında pek demokrat kimlikleri ile oturup her fırsatta "aman demokrasi canım demokrasi" diye bağıran siyasilerimizin bir 19 mayıs töreninde kendilerini illegal olmayan bir yolla protesto eden kitle karşısında takındığı tavır içler acısı değil mi?