-ertuğrul günay:sayın başbakan bir iett otobüsü kazası ile başımıza gelmiş iett şoförüdür ay pardon çok özür diliyorum tövbe yarabbim.innel cinneti..(vol.1)
-ertuğrul günay: sayın kulüp başkanı başbakana özürlerini bildirmişlerdir.
- aziz yıldırım: dilemedim ben.
-ertuğrul günay: abi dur allahını seversen.(vol.2)
-ertğrul günay: başbakan bana kafan karışık dedi.
-başbakan : dedim.
-ertuğrul günay : oh be nihayet..(vol.3)
Kendisini en güzel Chp milletvekili Muharrem ince tanımlamıştır.
--spoiler--
"Kadeş antlaşması'ndan beri anadolu toprakları böyle siyasi bir dönek görmedi."
--spoiler--
kemal kılıçdaroğlu'nun istifa çağrısına karşılık "kamera şakasıyla, kazasıyla geldi" diye bir açıklama saçmalamış olan bakan. ey bakan, koca milletin önünde rezil oldun, istifa etmeyerek ne kadar yüzsüz olduğunu gösterdin. şimdi de muhalefet'e bel altından saldırıyorsun. azıcık adam olun adam, delikanlı olun.
"Ben, sosyal demokrasi, sosyal adalet, milli irade gibi kavramları kullanıp da sonra milli iradenin seçtikleriyle baş edemeyeceklerini gördükleri zaman postal sesinden umut bekleyen demokrasi düşmanlarını anlıyorum!"
deyip chp camiasına bu ülke tarihinin gördü görebileceği en muhteşem ayarlardan birisini vermiş bakandır.
12 haziran 2011 seçimlerinde akp tarafından izmir'den milletvekili adayı gösterilecek, şimdiki turizm bakanı. ak-solcu olarak göründüğünden izmir'de sol oyların bölünüleceği düşünülüyormuş. *
kendisi ile, bir sonbahar gecesi saat 01:30 gibi atatürk havalimanı'nın vip salonunda karşılaştığımız garip insan. garip çünkü koruması ile yaptığı aşağıdaki diyalogla aklımda kalmıştır.
- çocuğum telefonumu getirir misin?
+ hemen bakanım
(koruma görevlisi, vip kapısının önünde duran ve makam aracı olan mercedes'e gider. içinden telefonu alıp gelir)
- arayan var mıymış?
+ tayyip bey'in baş danışmanı aramış efendim
- eyvahlar olsun ne diyorsun? saat kaçta aramış?
(ertuğrul bey telefonu alır ve alelacele menülerde dolaşır)
- biz uçakta iken aramış * buradan yırttık sanırım
+ siz daha iyi bilirsiniz bakanım *
bu diyaloğun ardından iki dakika gibi bir süre geçer ve başbakanın baş danışmanı tekrar arar. daha doğrusu, şahsen ben arayanın başbakanın baş danışmanı olduğunu düşünüyorum.
garip olan neydi biliyor musunuz? ertuğrul bey telefona cevap vermeden önce ayağa kalkıp ceketinin ön düğmesini ilikledi. şimdi düşünün, baş danışmanının telefonu karşısında ceketinin ön düğmesini ilikleyen bir insan, başbakan aradığında veya yüz yüze geldiğinde nasıl davranır? düşünün çünkü bu düşüncenin sonucunda, recep tayyip erdoğan'ın, bu insanlara nasıl bir yaptırım uyguladığı sonucuna ulaşacaksınız.
(bu entry'de bahsi geçen diyolaglar tam olarak böyle olmayabilir. yarım yamalak ve aklımda kalan şekliyle yazdım)
bu seçimlerde muhtemelen akp'nin onunla artık işi bitmiş olduğu için sileceği, diğer partilerin de kendisine şans tanımayacağı siyasetçidir.
kendiniz ettiniz kendiniz buldunuz sayın bakanım. umarım musluk akarken doldurdunuz kovayı, aksi halde çeşitli cambazlıklar içinde göreceğiz sizi bir sonraki dönemde. ki ben sizi hiç bir yerde görmek istemiyorum, kendi adıma. gidin marmaris'te çiftlik miftlik bişeyler yapın, lütfen artık karşımıza çıkmayın.
fazıl say'la kafayı bozmuştur. ve dünyaca ünlü sanatçı fazıl say'ın ülke içinde çalışmasını engellemeye çalışan her işini iptal ettirmeye çalışan kültür bakanı olarak geçecektir tarihe.
başbakanın ucube açıklamasından sonra "yaa o öyle demek istemedi, heeey o öyle birisi değildir ki hem, çok duygusaldır o, televizyonda aslan ceylanı yese gözleri dolaaar" diye açıklama yaptıktan sonra daha 24 saat bile geçmeden bizzat başbakan tarafından "yooo, bizzat da öyle demek istedim, size mi soracağıdım?" diye yalanladığı siyasetçimizdir.
ahmet safak ızmirde ki konserinde bu zat-ı muhterem'den için " biz ızmir'de, türk izmir'de hasan tahsinler unutulmasın diye mücadele verirken sayın kültür bakanımız çanakkale'de hektor'un heykelini dikmek için mücadele veriyor. Bu bizim kültür ve medeniyet anlayışının açık bir farkıdır. " demiştir.
en son işini gücünü bırakıp inönü stadıyla uğraşmasından sonra çarşının son tezahüratına malzeme olmuş kültürümün kenarı pardon bakanı:
stad kayıyor, stad kayıyor
ertuğrul sana, stad kayıyor
(bkz: yaratıcı beşiktaş taraftarı)
kuzenimin yan komşusu bir oğlu, bir kızı vardır ve bir de köpekleri. kızın uzun suratlı, uzun boyludur saçı kısa sarıdır. bana sen ne tatlı kızsın demişti canım benim.