Geminin böyle bir yolculuğu kaldıramayacağı aşikar bir gerçekti . Zira eski bir denizci olan Harti bey , Ertuğrul Fırkateynin 3.kaptanı olan Binbaşı Mehmet Beyle arasında geçen münakaşa sırasında açıkça; geminin uzun yolculuğu kaldıramayacağı belliydi . Gemi 27 yaşındaydı ve ahşaptı . O zamana kadar birkaç defa tamir için havuza girip çıktı , bakımları yapıldı ama tek bir sorun vardı , kazan . Kazan çok ağırdı ve yerinden oynatılmamıştı bu yüzden kazanın altı muayene edilmemişti .
Geminin tamir raporu da aynı şekilde ihmal edilmişti . imalat komisyonu , Fabrikalar komisyonu , Bahriye nazırı'nın kuklası gibi rapor vermişlerdir . Ertuğrul gemisinin Japon ve Hint Denizlerine gidebilecek derecede sağlam ve güçlü olduğu kanısına varmışlardır.
Bütün itirazlara ve muammalara rağmen gemi Temmuz 1889 yola çıkmıştır . Ertuğrul gemisinden istanbul'a ilk haber , Süveyş kanalından geldi . Bir kaza haberiydi bu ; (bkz: Ertuğrul Fırkateyni) Süveyş kanalından geçmekte iken , kuma Oturarak , kanal idaresi yardımıyla salimen kurtulmuş olsa da ... kılavuz tarafından gösterilen lüzum üzerine sahile bağlanırken rüzgar ve akıntılar şiddetiyle aykırılayıp kıçı , sahili bulmasıyla dümen bodoslaması kırılıp denize düşmüştür . Gemi süveyş kanalına tamire çekilmiştir ve gereken tamir , gemiyi iki ay yolundan etmiştir . 11 eylülde kanaldan çıkan Ertuğrul Fırkateyni (bkz: Kolombo) limanına doğru yola çıkmıştır .
Ertuğrul Fırkateyni Japonya'ya , (bkz: yokohoma) limanına gelmiş . Japon imparatoruna dostluk ziyaretinde bulunmuş , uğradığı her limanda ve Japonya'da sevgi ve hayranlıkla karşılaşmış . Gemi Japonya'da 3 ay gibi bir süre kalmıştı . Birçok aksilik eklenmesi geminin hareket tarihi geciktirmiştir . Çünkü o Gemi Japonya'dayken kolera salgını başlamıştır . Gemi mürettebatından 13 kişi bu salgında hayatını kaybetmiş , 24 kişide hastalığı kapmış ve tedavi altındaydı . Ayrıca geminin kalkış emrinin ve paranın geç verilmesinden dolayı gemi en sonunda 14 Eylül 1890 günü , yurda dönmek üzere (bkz: yokohoma) limanından ayrılır .
Büyük bir yanlış yaptığının farkındaydı mürettebat çünkü ; Eylül ortalarıydı . Uzak Doğu , Tayfun fırtınaları ve sağnaklı yağmurlarla doluydu . Gemi yolculuğa çıktığı andan itibaren fırtınaya yakalanmıştır . Gemi dalgalardan dolayı çok su almıştır , makine dairesi bele kadar su ile dolmuştu . Askerler ve mürettebat var gücüyle suyu tahliye etmesine rağmen su daha çok yükseliyordu . En sonunda gemi saat 21.00 Sularında Oşima adasının , Kaşinozaki Burnunda kayalıklara vurarak ortadan ikiye ayrılmıştır .
Kazada Osman paşa'da dahil olmak üzere 587 kişi şehit olmuştur . Kazadan sadece 69 kişi kurtulabilmiştir . (bkz: Oşima) adasının sakinleri 69 kişiyi ellerinden geldiğince tedavi etmişlerdir ve beslemişlerdir .
Kazada ölenlerin anısına (bkz: Kuşimoto)'da bir anıt yapılmıştır. ilk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletilmiştir. Şehitlik Anıtı, 3 Haziran 1929 tarihinde Japon imparatoru tarafından da ziyaret edilmiştir. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak anma törenleri yapılmaktadır.
Kuşimoto kasabası Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir. Kuşimoto’da bir de müze bulunmaktadır. 1974 yılında inşa edilen "Türk Müzesi"nde Ertuğrul Fırkateyni’nin maketi, gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve heykelleri bulunmaktadır.
Bu olay zamanın birçok Japon Şairini üzmüştür ve bu olayla ilgili birçok şiir ve müzikler yapılmıştır . Bunlardan birini de ünlü Japon Şairi Buson yazmıştır :
sanılanın aksine Türkiye insanından daha çok Japonya insanının bildiği bir tarihtir. bizde toplumun yüzde kaçı okumayı, hele ki tarihi neden sonuç nezdinde okumayı benimsemiştir?
129 yıl önce bu ay japonya’da Batan gemimizdir. Yaygın bilginin aksine açıkta değil yokohama’ da kayalıklara çarparak batmıştır. 600’e yakın mürettebat’tan sadece 56’sı kurtarılabilmiştir. Ve sadece 150 denizcimizin cesedine ulaşılmıştır.