ersun yanal'ın fenerbahçe'nin başına geçmesinin benim için iki anlamı var. başarısızlık ve aziz yıldırım'ın lafından çıkmayacak bir adamı getirmesi. anlaşılan gölge hocamız gene aziz. içine etti kulübün ne diyeyim.
beşiktaş a gelecek diye düşünürken , o fenerbahçe ye gitti. hem de siyah jiplerle. biz onu çok sevmiştik. o bir futbol ilahıdır.değerini bilin sarı laciverliler.
basında adı geçen teknik direktör adaylarından aziz yıldırım'ın sözünü geçirebileceği tek adamdır. verilen kadroyu oynatır, ağırlık yapmaz. aziz ne derse o olur, karşı çıkmaz. silik bir adamdır.
aykut kocaman gibi o da üniversite mezunudur. sistemli ve bilimsel oyunun öncülerindendir. türkiye liglerini iyi tanıması avantaj. turnuva takımı yaratma konusunda mahirdir. gelirse fenerbahçe için isabetli bir karar olur. hayırlısı olsun.
F.Bahçenin 2000-2001 yılında kazandığı şampiyonlukta teşvik primi verdiği ortaya çıktı.
Fenerbahçe'nin 2000-2001 sezonu kazandığı şampiyonlukta teşvik primi ortaya çıktı. O sezon Ankaragücü'nün teknik direktörlüğünü yapan Yanal herşeyi birbir itiraf etti.
Tarih: 15 Kasım 2004... Yer: Milli Takım'ın kamp yaptığı Polat Renaissance Oteli'nin lobisi... Milli Takım, 2 gün sonra Servet'in Shevchenko kabusu yaşadığı Ukrayna maçına çıkacak.
Vatan Spor Servisi Müdürü ibrahim Seten kampı ziyaret ediyor. Seten, Ersun Yanal, zaman zaman menajer Can Çobanoğlu ve mentör Turgay Biçer'in de katıldığı sohbet saat 22.00 sularında başlıyor, bittiğinde saatler 2.00'yi gösteriyor. O sıralarda Beşiktaş-istanbulspor maçında teşvik primi gönderildiği söylentileri var. Seten bu konudaki bilgileri Yanal'a anlatıyor. Yanal, "Bak birader" deyip söze giriyor. "Benim başımdan öyle bir şey geçti ki, senin anlattıkların solda sıfır. Türkiye'de bu iş bitmiş. Sana bunları anlatırım ama bana söz ver, eğer bir gün Türkiye'de bu işlerin temizlenmesiyle ilgili bir kamuoyu oluşursa bunu kullan. Yoksa bizi kimseye kurban etme."
Ve bizzat yaşadığı teşvik skandalını başlıyor anlatmaya:
"2000-2001 sezonu... F.Bahçe ile G.Saray kıran kırana bir şampiyonluk yarışı içinde. G.Saray, üst üste 5. şampiyonluğa koşuyor. F.Bahçe ise Mustafa Denizli ile onlara yetişmeye çalışıyor... G.Saray puan kaybetmezse de F.Bahçe'nin şansı hiç yok... Son haftalara girildikçe, bizim gibi (teknik direktörü olduğu AGücü'nü kastediyor) takımlarla iki kulübün oynadığı maçlar önem kazandı...
13 Mayıs'ta, yani ligin bitmesine 3 maç kala G.Saray ile Ali Sami Yen'de karşılaşacağız. Hafta boyunca bana F.Bahçe Kulübü'nden bizim futbolculara teşvik primi gönderileceği yolunda duyumlar ulaştı... Takımı toplayıp sert bir konuşma yaptım:
'Teşvik primi alanı bu takımda yaşatmam. Helal olmayan bir parayı almak, insanın ailesini satmasıyla eş anlam taşır. G.Saray'ı yenmek için F.Bahçeliler'in sizinle bağlantı kurmaya çalıştığı dedikodusu ayyuka çıktı. Sakın bu yollara girmeyin, primi alanı affetmem. Hepiniz ayağınızı denk alın.'
Johnson-Kennedy bağlantısı
Tabii bu konuşma oldu ama ben hepsini sonradan öğreniyorum, 2 takım futbolcuları kendi aralarında işi pişirmişler. Mesela o sırada F.Bahçe'de oynayan Johnson, A.Gücü'nün yabancılarından Kennedy ve Augustine'le konuşmuş, onlar para konusunda anlaşmışlar. Bu ikisi takımdaki diğer yabancılar kaleci Da Silva ve stoper Rogerio'yu da ayarlamışlar. Yani zaten 4 oyuncu teşvik primine kendiliğinden 'okey' vermiş. Cafer'le ayrı bağlantı kurulmuş, Hakan Keleş'le ayrı... Takım, kendi kendine F.Bahçeliler'den teşvik alma konusunda uzlaşma sağlamış.
Ben maçtan önce soyunma odasında yaptığım konuşmada herkesi son defa uyardım. Neyse sahaya çıktık, olağanüstü oynadık. Hakem Bülent Uzun da bize yardımcı oldu, diyebilirim. (işte burası çok önemli) 10. dakikada Faruk ilk golü attı, 1-0 öne geçtik. G.Saray ilk yarıda Okan Buruk kırmızı kartla atılınca 10 kişi kaldı ve paniğe kapıldı. Rogerio, 61. dakikada durumu 2-0 yaptı. Hasan 63'te skoru 2-1'e getirdi ama yetmedi, biz maçı kazandık, F.Bahçe Erzurum'u 2-1 yenip büyük avantaj sağladı.
Ne güvenilir taksiymiş ama
Esas bomba maçtan sonra patladı. Malzemecimiz 'Hocam, bir taksi şoförü bunu size vermemi söyledi F.Bahçeti yönetici.. (ismi bizde saklı) yollamış' diyerek soyunma odasına bir çanta getirdi. Çantayı açınca beynimden vurulmuşa döndüm. F.Bahçeli yöneticilerden birinin bize yolladığı çantanın içinden dolarlar fışkırıyordu. Soyunma odasında birden hareketlenme oldu, nerdeyse bıraksam herkes çantanın üstüne atlayıp paraları orada paylaşacak. Hepsine çok ağır hakaretler ederek çantayı kapattırdım.
Malzemeciye emanet ettim ve 'Hayatımda böyle işlerin içinde olmadım. Sizin sayenizde geldiğimiz noktaya bakın. Bizim şerefimizin satılık olmaması gerekirdi. Ama madem bu para geldi, en azından bunun dağıtımının nasıl olacağını ben belirleyeceğim. Herkes duşunu alsın ve benden haber beklesin' deyip kapıyı vurup çıktım.
Neyse, Ankara'ya döndük. Çantadaki para sayıldı, içinde 300 bin Amerikan doları vardı. 3 gün sabahlara kadar uyumadan ne yapacağımı düşündüm. Aklımdan parayı alıp federasyona gitmek ve herşeyi anlatmak da geçti. Ama cesaret edemedim.
Al parayı, at imzayı!
Sonra 300 bin doları nasıl dağıtacağımın yöntemini buldum. Beyaz bir dosya kağıdı aldım. Madem böyle bir şerefsizliğin içindeydik, gelen paradan gariban çaycının bile faydalanmasını sağlayacak bir metot geliştirdim. Sayfanın başına 'Teşvik primi alanlar' diye yazdım ve her futbolcunun adını alt alta sıraladım. Ben ve antrenörlerim bu paraya hiç dokunmadık ama malzemeciye, masöre, çaycıya, tesislerdeki bekçiye varıncaya kadar herkesi bu işten nasiplendirmeliydim. Futbolcuları teker teker evime çağırdım ve paylarını dağıttım. Adam başı 15 bin dolar civarında bir para düşüyordu. Parasını her alan, kendi adının yanındaki boşluğa imzasını attı. Mesela Cafer 'Ben o şerejsizin evine gidip para almam. Hakkımı yollasın' demiş, onunkini de takım arkadaşlarından biri götürdü. Ama yine ona da imzayı attırdım. Bu parayı son dolarına kadar dağıttım, sonra da beyaz dosya kağıdını evimde sakladım.
Bu 'beyaz dosya kağıdına imza attırma işi'ni niye yaptım biliyor musun? Teşvik primine madem benim dahlim olmadan karıştılar, ben de onları yakacak bir belgeyi elimde sigorta olarak tuttum."
işte Telegol'ün geçen yıl Cafer Aydın'ı konuşturarak başlattığı teşvik primi skandalının gerçek perde arkası bu...
300 bin dolarlık teşvik primini yollayan F.Bahçeli bir yönetici...
Alan ve aldıkları paranın karşılığında boş bir kağıda imza atan A.Güçlü futbolcular...
Ve bu belgeyi o günden beri saklayan teknik direktör Ersun Yanal...
efsane mefsane diyorlar ama bir numarası yok. bende önceden kendisinden bir mourinho falan çıkacak zannederdim ama olmadı. tipik orta sıra hocası başkada bir şey değil. bu sene eskişehir gibi hem oturmuş hemde iyi bir kadroyla yakaladığı puan ortalaması 1,30. genel ortalaması da 1,50. bir hoca eğer başarılı olarak adlandırılacaksa en az 2 ve üstü puan ortalaması olacak ya da kupası kupaları olacak.
şu elindeki eskişehir'in kadrosu hocasız rahat ilk dörde girerdi. evet çok başarılı.
türk futbolunun gizli kalmış efsanesi. hakkı yenen bir ekol. futbol bilgini ve adam gibi adam . ancelotti,van gaal,benitez,wenger,magath,rjekard,mancini vermez futbol heyecanını ersun yanal ın verdiği kadar
fenerbahçe ile oynadıkları yarı finalde takımı hem feenrbahçe den çok koşmuş hem de 100. dakika ya kadar oyuncu değiştirmemiştir. gençlerbirliği takımındayken de bu tür maçlarda dakikka yüzlere gelmeden oyuncu değiştirmez ardından oyuna soktuğu hava toplarında uzman bir futbolcu arkadaş ile mutlaka sonlara doğru maçı çevirirdi. penaltıyı hesaplamamış diyenlere haklı olabilirler ancak mutlaka bir bildiği vardır ersun hoca`nın.
morinho ile karşılaştırılıyor her yerde , türk morinho deniyor ama morinho ersun yanal ın yanında çaylak kalır, ilk fırsatta bunu herkese gösterebilir. korkak tavuk morinho ersun yanal dan anca ders alır , ders.
takımının bugün oynadığı türkiye kupası yarı final maçında art niyetli olduğunu düşündüğüm teknik direktördür. 120 dk oynanan maçta ilk değişikliğini 100 küsürüncü dakikada yapıp oyuncularının pestilini çıkaran, saha da adeta gezinen erkan zengin ve necati'ye maç sonuna kadar katlanmasıyla çıldırtan ve final için gol bulması gereken maçta veysel'i çıkarıp yerine kazma serveti almasıyla ve son olarak yaptığı son değişikliğini dalga geçercesine sahanın en iyisi olan alper potuk'u çıkarmasıyla resmen rezilliğine tüy dikmiştir.
yerli mourinho olma yolunda gençler birliği ile oldukça başarılı işlere imza atarken,
bir anda milli takım yükü altında ezilerek hayatı s*kilmiş teknik adamımız.
fenerbahçe türkiye kupası yarı final maçının penaltı atışlarına 1 dakika kala alper potuk'u çıkarmasıyla finali hediye etmiştir. adam 120 dakika koşmuş. bir penaltıyı mı gole çeviremeyecekti.
madird e korku salan galatasaray ın mimarı fatih terim geçmişinde olduğu gibi bu gece de nasıl gururlanıyorsa bir gün böyle bir başarıyı mutlaka ersun yanal da yakalayacak.türk futbolu biraz daha gelişirse değeri artacaktır, biraz daşans yüzüne gülse hiç fena olmayacak.
bu adama laf söyleyen , eleştirenin ağzı burnu yamulsun inşallah,hayretler içersinde kalsın, bir daha konuşamasın. ne istiyorsunuz lan bu adamdan. kendisinin sayesinde bu topraklarda adam akıllı futbol maçları seyrediyoruz. onu eleştirenlerin hemen hemen hepsi futbolu 22 kişinin tepik atarak 90 dakikayı doldurduğu bir oyun zannederler. madem bir şeyden anlamıyorsunuz susun oturun kardeşim ya da gidin başka şeylerle uğraşın, illaki yeteneğiniz vardır başka alanlarda. samet ve aykut un antrenör olduğu takımların taraftarları hiç laf etmesin bir kere, çöplük kalitesindeki futbolla daha çok sürünür bjk ve fb. ersun yanal ise kendini her zaman geliştirerek çağdaş futbol düşüncesinde mutlaka zaferlere imza atacak bir antrenördür. onun çalıştırdığı takımın oyununu beğenmeyen yoktur , sadece anlamayan vardır. biraz şansı yaver gitse eskişehirspor bu gün zirveye oynardı. son oynanan karabükspor maçı ne kadar kaliteli bir oyun oynadığını açıkça ortaya koyuyor . biraz daha kalbur üstü bir kadro kurarsa eskişehirspor ortalığın tozunu attıracaktır.galatasaray maçında gördük ki ligin en manyak topunu yine bu takım oynuyor. ayrıca yanal dersine iyi çalışmış ki, schalke nin anca top göstermeyerek galatasaray ı pasifize edeceğini 1.5 sene de anlayamayan süper lig hocalarına rağmen fark etmesi ersun hoca nın gözünden kaçmamış ki , galatasaray ı hacemat ediyordu , pozisyona bile giremedi gs. karabükspor dan da 3 puan çıkartılamaması ise tam anlamıyla şansızlık.