hepimizin yaşadığı şeyleri, zaaflarımızı büyük bir ustalıkla çizip, anlatan muhteşem kişilik. onu okuyan herkesten duyduğum ortak cümle değişmez:
''aynen ya yaşadım ben bu olayı''.
o içimizden hatta içimizin ötesinden biri.
yazıp çizdikleri konusunda çizgi değiştirmiş yazardır. evet hala yaptığı gariplikleri anlatıp "ulan benim de başıma gelmişti bu!" dememize sebep olur ama eskiden daha bir evin oğlu, efendi evlat modundaydı. şimdi bir batman çiziyor adam, ben evin oğlu mahiyetine sokup anneme göstersem çizdiği şeyi, kadının abdesti kaçar. yazılarında da küfürü abartı haline getirdi her kelimenin başına sonuna bir şeyler koyutor mutlaka.
ha küfür edilmemeli, etmesin falan gibi bir sonuç çıkartılmasın kesinlikle. çok gerekli bir şeydir yeri gelince küfür. severiz kendisini. ama yolda yürüyen dangoz herifler gibi söyleyeceğin şeyi küfürün içinde boğduğun zaman kabak tadı veriyo.
yine de seviyoruz kendisini...
uykusuz ile çizgi değişimine girmiş yazardır, kesinlikle o masum, şirin durumu dağıtmıştır kendisi, hala severek okunur lakin patron olmanin insanda yarattığı değişiklik de net görülür sanki.
uykusuza geçtikten sonra değiştiği iddia edilen çizer.
değişim var evet. çizgileri giderek daha yetkinleşiyor. oysa loser olmalı, sürünmeli değil mi? ezilmeli hep ki sempatik olsun. bak bak, istiklalde ayrı eve çıkmalar , marketlerden alışveriş etmeler, plazma televizyon bakmalar? ihanet içinde canım olmaz ki bu kadar da.
hep emeğin hakkını savunmadık mı? adam yaratıyor, üretiyor,emeğinin hakkını alıyor (umarım). kazandığı parayı da çatır çatır yemek sonuna kadar hakkı. ayrıca büyüyo da, artık ergenlik yıllarını geride bırakmış genç bir adam. ersin karabulut kişisel öykülerini anlatan bir adam. onunla beraber çocukluğundan başlayarak yaşadığı dönemlerin toplumsal fonuna da eşlik ediyoruz. çocukluk dönemine ait anlattıkları ile şimdikilerin aynı olması mümkün mü? iyi ki de değil. mesela ben ersin karabulut'un orta yaş hikayelerini de merakla bekliyorum, ömrüm yeterse keyifle okuyacağım. her dönemin çatışmaları, çelişkileri kendini var edebilme çabası başka. yılgınlıkları da zevkleri de başka.
onun okurlarıyla hayatının en ince detaylarını paylaşıyor olması, komplekslerini, ezikliklerini, zararsız açık gölüklerini paylaşması okurlarına onun hayatını yönlendirme hakkı vermiyor. ya da okurlarının beklentilerine göre yaşama zorunluluğu yok. o zaman kendine ve sanatına ihanet etmiş olur. yani itilip kakılsa daha mı çok seveceğiz onu?
bu haftaki "tatile gitsem keşke" yi farkettiğimde kendimi özel hissettim.ama çok geçmeden birçok kişinin de farkettiğini anlayınca hem hüsrana uğradım hem de salak gibi hissettim.keşke hiç okumasaydım beah.
hayatı yansıtan çizimleri olmasına rağmen, insanlarla yüzyüze olan iletişiminde o kadar başarılı olabildiğine inanmadığım karikaturist. seftali ne de romantik yahu, kırılmaması gereken insandır.
sandık içi çizeri süper dogal insan içi dışı bir insan.. uykusuz cizeri.
derginin son sayısında anlattıgı hikaye ile bana bu kadar benzemek zorunda mısın dedirten cizer.. o hep cizsin biz de hep takip edelim..onsuz bir dergi ruhsuz bir beden gibi ... ( vay bee )
hayranlarının büyük bir kısmını oluşturan "ayhhh kush yhaa nası da datlu x))" şeklinde yorum yapan aptal kızlara çok bile dayandığını düşündüğüm kaliteli çizer.
samimiyetini ilk günki gibi koruyabilmiş, kaybetmesi de zor olan insan evladı.
istiyorum ki ilerde çoluk çocuk sahibi olursak falan..şimdi babam,dayım için teksas tommiks ne ifade ediyorsa, o çocuklar için de ersin karabulut'un hikayeleri, öykülerinin içinde bulunduğu dergiler aynı şeyi ifade etsin. hiç bir sayısını kaçırmadan, özenle oluşturduğum arşivim paha biçilemez olsun gözlerinde. kendisine karşı oluşan hayranlığın kenarından köşesinden nasipleneyim diyorum. öyle hayallerim var.
An itibaryile kanaltürk'te vedat özdemiroğlu'yla çıktığı programda ahmet yılmaz tarafından 'engin' diye nitelenen, ahmet yılmaz'ın ayarlarının anında vedat hoca tarafından püskürtülmesi ve program içinde hep anlattığı lafının kesilmei, önemsenmemesi olaylarıyla gülmekten kırıp geçiren, sandık adamı, çizer insan.
uykusuz mizah dergisinde çizer. kafasından salladığı olayları kendi yaşamış gibi anlatması yetmezmiş gibi kendini şirin, utangaç, sevgi kelebeği gibi gösterir. çizimleri iyi ama sadece okadar. mizah yeteneği çok kısıtlı bir çizer.