herkes kendi adına konuşsundur. konuşacak konuları yoksa böyle aptal saptal konularla insanın beynini bulandırmasınlardır türünden serzenişe sebep olan sözde aydın eylemidir. zaten aydın bir şehir. onlar olsa olsa aydıncık olur *
atalarını katil gören aydınlarımızın açtığı kampanya.çok merak ediyorum milleti sadıka dediğimiz topluluk bizim köylerimize girip binlerce kisiyi öldürdükten sonra onların torunları da bizim aydınlarımızın bu minik jestine karsılık verecekler mi?
o imza kağıdının altında türkiye cumhuriyeti'nin damgası olmadığına göre, devleti ve cumhurbaşkanını ilgilendirmeyecek kampanya çalışmasıdır. canı özür dilemek isteyen bir kaç kişinin başlattığı ve özür dileyesi gelmiş kişilerin de gidip imzasını attığı olaydır. dolayısıyla o kağıtta imzası bulunanlar mesul olacaktır.
demokratik ortamlarda düzenlenebilecek kampanya. isteyen düzenleyebilir buna bir şey deme hakkımız yok. isteyen ermenilerden özür diler, isteyen ermenilerin götünü yalar, isteyen de ileri gider ermeniye göt verir. göt benim götüm mü sanki? amma göt dedim haa alem göt olmuş amcolu.
hangi cesetten hangi katliamdan bahsediyor bu yazlarya?? ermeniler tarih boyunca hiçbir yerde yörenin yüksek nüfusu halinde yaşamamıştır,zamanın osmanlıda görevli nüfus memuru ermeni sayısını 1 milyon 300 bin küsür kişi olarak vermektedir.bunlarda tecir edilmiştir katledilmemiştir.yolculuk boyunca hastalıktan ölen ve bazı haydutlar tarafından öldürülen toplam ermeni sayısı 245.853 kişidir.osmanlı sırf insanlara eziyettir diye sömürgecilik bile yapmamıştır,bu katliamı yapmasını aklınız alıyormu??
bu özürü dileyenlerin elini yüreğinin üstüne koyup, taşnak, hınçak ve hoybun örgütlenmelerini -aslına bakarsan terörist örgütlenmelerini- araştırmasını rica etmek gerekir.
çok gerekli edit: acı verici olmalı.
çok gerekli genelleme: gerçekler çok acı.
editin cabası: ermenilere ait olan tikko ve asala örgütlenmelerini araştırmamaları zaten büyük bir hata olur.
öyle bir edit ki bir ineği bile edit: ermenilerce katledildik. sadece birkaç fotoğraf...
ermeni ve ruslar tarafından katledilmiş kuzey kafkasyalıların hiçbir anlam veremediği bir özürdür.
çok gerekli edit: ermenileri, kuzey kafkasyalılarla kader ortağı sananlar balkanlarda ve kuzey kafkasya'da rusların saçtığı nifak tohumlarını iyice bir araştırmasını temenni ederim. gerekli cerrahi müdaheleyi balkanlarda * ve kafkasya'da ceddimiz özenle ve itinayla yapmıştır.
biz öldürdük ve özür dilemeyeceğiz. kafkasya'nın muhtelif yerlerinde, erzurum- kars yöresinde, azeri, türkmen ve müslüman nüfusunun bulunduğu bölgelerde isyan, baskın, katliam ve nifak saçan ermeni azınlıkların tehciri için; sükun için mücadele etmiş çerkez, çeçen ve tüm kuzey kafkasyalılar olarak and içeriz. biz öldürdük ve özür dilemeyeceğiz.
93 harbinden bu yana kuzey kafkasya'dan iç anadolu'ya kadar kaybolan müslüman nüfusunun sayısı kayıtlı veya kayıtsız bir buçuk milyondan (1.500.000) fazlayken biz özür dileyenleri esefle kınıyoruz ve lanet ediyoruz. bu topraklar üzerinde yaşananı bu topraklar üzerinde yaşayandan başkası bilemez.
ceddim kars-erzurum yöresinde toprak uğruna toprağa düşerken bir takım kendini aydın ilan eden insanlar kendilerince bir işe kalkışıyorsa burda bir yanlış var demektir.
gerekli edit: Kars Zawem Yi Wered (Kars Harbinin Ağıtı):
Birinci Dünya Harbinde, Enver Paşa Harekatında Ruslara ve ermenilere karşı savaşırken ölen Çerkes gençleri için Uzunyayla'da bestelenmiş bir şarkıdır. Şarkının tamamının derlenmesi onbeş yıl sürmüştür.
bir kaç kendini bilmez insanın gecmişte neler olup neler bittigini, yaptıkları karşısında asıl özür dilemesi gerekenin onlar oldugunu bilmeden, irdelemeden ve asla onlara yakışmayan türk sıfatı adı altında yaptıkları fevkalade bir yanlış açıklama.
ermenilerin türklere yaptığı katliamları hatırlamamızı sağladığı ve türk halkındaki milli bilinci daha önce hiç olmadığı kadar yükseltiği için aslında teşekkür edilmesi gereken kampanya. kampanyayı açanların niyeti hiç bu yönde olmasa da kırk yılda bir, bir işe yaradılar sonunda.
yakında
'kurtulus savası ıcın yunanlılar ve ingilizlerden ozur diliyorum'
'canakkale savası ıcın avrupa ve avustralyalılardan ozur diliyorum'
'asalanın olduremeyıp de elınden kacırdıgı turk dıplomatlar ıcın ozur diliyorum'
kampanyaları cıkarsa pek de sasırılmayacak gıbıme geliyor ( kı cıkarsa kımın ne oldugu belli oluyor).
özür dilenecek bir davranış yoktur. asıl özür dileyenler bunu anlamamaktadırlar. çünkü tarihi bilmiyorlar ! çünkü özür dilemek çok kolay onlar için !
bu özür dileme devlet düzeyinde asla ve asla olamaz ! burada özür dileyenler türkiye cumhuriyeti devletinin geleceği düşünmeyenlerdir ! yaşadığı memleketin gerçeklerini görmeyenlerdir ! çayını kahvesini içerken " ya bi özür dileyelim " diyendir !
kendilerini aydın diye nitelendiriyorlar birde ! siz karanlıklarda kalmışsınız kendinizi aydınlatamıyorsunuz; kukla olmuşsunuz ağzınızı oynatıyorsunuz ! o sözler sizin değil ! bu özür samimi değil !
şimdi bunları söyleyen ırkçı ve faşist oluyor değil mi? varsın öyle olalım ben bu topraklarda yaşayan milletimi düşünüyorsam, bu topraklar üzerine kurulmuş bayrağı ay yıldız olan güzeller güzeli ülkem türkiye'yi düşünüyorsam suç mu bu ? eğer suç ise özür dilemiyorum !
ve burada özür dileyen insanlara seslenmiyorum ! tarihi ne kadar biliyorsunuz ? durun ben cevaplayım tarihten zerre kadar anlamıyorsunuz ! okumuyorsunuz, araştırmıyorsunuz... araştırılıp yazılanıda okumuyorsunuz ! özür dileyeceğinize özür diletin ! gidin trakya'da katledilen balkan türklerinin hesabını sorun özür isteyin ! gidin azerbaycan'da karabağ'da katletilen insanların ve işgal edilen bölgenin hesabını sorun özür bekleyin ! kıbrıs'ta katledilen türklerin hesabını sorun özür isteyin !
ama nerde... ! varsa yoksa türkiye devleti işiniz gücünüz... soykırım diye dayatılan bu saçma sapan iddianın kökenini bile bilmezsiniz ! ancak tv'lerde ne görürseniz onu söylersiniz... tehcir için siz adaletsizlik dersiniz, biz vatan savunması ! siz soykırım dersiniz biz tarihin en büyük yalanı, en büyük senaryosu deriz !
ermenistan devletine arşivleri açın çağrısında bulunmadı mı bu hükümet ? bulundu... ermeniler neden kaçıyor ? neden açmıyor arşivlerini ! neden dandik bir mavi kitap ile soykırım yaptınız diyorlar hala !
siz ise " amaaan ne olcek gülüm özür dilerim , sorry falan yani " diyerek ya da " hııım evet ermenilere haksızlık yaptık bakınız o insancıkların ne suçu var altı üstü bir özür... evet özür diliyoruz çünkü ben aydınım gerçekleri görüyorum" diyerek kabul ediyorsunuz.
aydın olmak bu değil ! insanları aydınlatmak bu değil ! bunun adı ayıptır, karalamadır ! asalaklar tarafından şehit edilen diplomatlarımızın hesabını kim verecek ! avrupa devletleri mi? yoksa mazlum ermenistan mı ?
isteyen özür dilesin o kişinin sorunu ve tarih bilgisinin sığlıdır. biz kabul etmiyoruz, türkiye cumhuriyeti devleti kabul etmiyor var mı ötesi ! ! !
vatana ihanetle eş tutulan ve bu gerekçe ile itiraz edenlere anlam veremediğim kampanya. adına soykırım, büyük felaket, tehcir vs ne diyorsan de ama orada bir halka yönelik mezalim söz konusudur. bu yüzden tabi ki özür dilenmelidir.
benim devletim katil değildir nidaları gereksiz nidalardır çünkü ulus-devletlerin tarihi etnik temizliklerin tarihidir
gerçekten bir soykırımın yapıldığını görmemizi sağlamış ve gerekirse soykırımcıların torunlarının da çekinmeden bunu yapabileceğini göstermiş kampanya.
birçok şey yazılmış. burada yazılanlar ışığında, dile getirilen iddialar ışığında bi' şeyler karalayayım.
dahil olduğum bu metine imza atanlar için burada çok yakışıksız ifadeler kullanan arkadaşlar olmuş. ihanetten falan bahsedilmiş. ben ihanet deyince devleti değil halkı gözetiyorum. halk derken de çoğunluk goygoyculuğundan ziyade bütün parçaları ile homojen olmayan bu ülke insanlarını kastediyorum. yani içinde türk'ü, kürt'ü, ermeni'si ve tekrar etmenin anlamsız olduğu bir sürü farklı unsuru içeriyor bu halk. içinde benim gibi etnik ya da dini vurgulara çok ehemmiyet vermeyen kesimleri de içeren bir halktan bahsediyorum, halka taraf olmaktan bahsediyorum özünde. neden? çünkü bu devlet bu halkındır ve eğer devlet bu halkın bütün unsurlarına eşit mesafede olmak için çaba sarfetmiyorsa benim vicdani sorumluluğum ezilen unsurların yanında olmaktır. bu konuda bana eleştiri getirenler olabilir, ama bu sitede yazdıklarımı okuyanlar, eğer vicdan sahibi iseler, bu konuda ne kadar tereddüte düşebilir bilmiyorum.
neden kendimden bahsettim? çünkü imza attığım metin kişisel vicdan kriterlerime uygun düşmüş bir metindir. imzacıların hepsi için de bunun böyle olduğu zaten imza metninde ifade bulmuştur.
medz yeğern, yani ermenilerin "büyük felâket" için verdiği isimle açılmıştır metin imzaya. vicdanı olan birinin ermenilerin vatanlarından, yani bizim de vatanımız olan vatanlarından koparılıp atılması problem teşkil etmelidir bana göre. bu metne imza atmayanlar da kendi vicdanları buna uygun olduğu için, vicdanlarında farklı öncelikleri olduğu için imza atmamıştır. bu konuda da benimle hemfikir olacaklarından eminim. bu, onların vicdanları olmadığı anlamına gelmez yani, bu onların vicdani önceliklerinin farklı olduğu anlamına gelir.
bu metin bir devlet adına ya da bir ulus adına açılmamıştır imzaya. bu metin, bir ulusun içinde belli konularda farklı hassasiyetlerde olan insanların olmasının doğal sonucu olarak açılmıştır. demokratik olan hiçbir ulusun tepeden emir veren birileri tarafından yönetilememesinin doğal sonucu olarak açılmıştır.
bu metin bir soykırım var mıdır yok mudur tartışmasına özellikle girmeden, yaşanan felaketin sonuçlarının bu topraklarda, türklerde, kürtlerde ve ermenilerde neden olduğu çoraklığa gönderme yapılarak açılmıştır. benim bu metinden anladığım budur. yaşanan felaketin soykırım olup olmadığı ise tamamen ayrı bir tartışma konusu olmakla beraber, yaşananların yöneldiği kitlenin ortak özelliği doğrultusunda irdelendiğinde zihnimde gayet net bir cevabı da vardır bu tartışmanın. eskiden bilmediğim bir konu olduğu için genel bakışla paralel düşünüyordum, ama bugün durduğum yer farklıdır. neden böyle anlatayım.
birincisi abdülhamid döneminden beri ermeniler silahsızlandırılmıştır. ermeni erkekler orduya alınıp cephe gerisine çekilmiş, yani silahsız olarak emek gücü olarak kullanılmıştır orduda. 1915'den önce de bütün ermeni köyleri ittihatçı paşaların emirleri ile kürt aşiretler yoluyla silahlarından arındırılmıştır. bu olaydan işkillendiğini düşündüğüm ermenilerse silahlanarak komitacıları oluşturmuştur. bu arada komitacı kadroları oluşturan ermeniler de hınçak ve daşnak gibi biri "sosyal demokrat" diğeri sosyalist iki ermeni partinin üyeleri ve bunlarınd destekçileridir? nedir bu partiler? gökten zembille mi inmiştir? hayır.
birincisi 19. yüzyıl'da imparatorluklar çatırdamaktaydı ulus devlet rüzgârı ile. osmanlı da bunun doğal sonucu olarak diğer imparatorluklar gibi çatırdamaktaydı. ittihatçıların hedefi bir şekilde bu imparatorluğu ayakta tutmaktı. ayrıntısına girmeyeceğim ama onlar din ya da osmanlılılık ekseninde değil, türklük ekseninde bir güzergâh çizdiler. yani aslında bir imparatorluğu bir ulus devlet çizgisinde yeniden kurgulamak derdinde oldukları anlaşılıyor. ulus devler homojen olmak zorunda olmadığından da en uygun hattı bir "müslüman devleti" olarak kurguladılar. ama bunlar iktidara geldikten sonra, yani 1909'dan sonra gerçekleşti.
iktidara gelirken daşnak ve hınçak'la birlikte mücadele ettiler abdülhamid'e karşı. en büyük kozları da abdülhamid'in ermenileri de kıyan istibdat rejimiydi. iktidara gelirken en büyük şiarları "özgürlük"tü. ama sonra abdülhamid'in "ermeni sorununun bitmesi ancak ermenilerin bitmesi ile mümkündür" noktasına geldiler. hedefleri büyük turan coğrafyası halini aldı. sultanahmet'te toplanan 100.000 kişi ile iktidara yürüyen ve mecliste yer bulan ittihad ve terakki aynı meclisteki islamcıları, osmanlıcıları ve elbette en önemli müttefikleri olan daşnak ve hınçak'ı baskı ile susturdu, insanlar susturuldu, hapsedildi.
ermeniler içinse daha hazin bir son söz konusuydu ve 1915 yılında bu plan işlerliğe konuldu. gergin bir ortamın farkındaydı herkes, ama olayın bu raddeye varacağını ermeniler kestiremedi. genç erkeklerinin tümü silahsız olarak ordudayken, kadın çocuk ve yaşlıların da silahları toplandı, kendilerini koruyacak hiçbir şeyleri kalmamıştı.
ve doğu-batı demeden bütün ermeniler sürüldü, yolda öldüler, katledildiler. "kılıç artıkları" çocuklar müslüman edildi, ya da kürt aileler evlat edindi onları. elbette ki ermeni oldukları hep gizli kaldı. ta ki "hay" yani ermeni oldukları bugünlerde artık dillendirilebilmeye başlanıncaya kadar. kendini türk bilmiş çocuklar ermeni kökenleri olduğunu öğrendi. kimileri bilerek büyüdü ama bunu dillendirmemeleri tembihlendi. kimileri zorunlu din derslerine girmedikleri zaman farklı olduklarını anladılar diğerlerinden. ve bir sürü farklı durum.
sonuç olarak bu topraklarda sonra yaşanan birçok kıyımın habercisi oldu maalesef ermenilerin 1915'te başına gelenler. bu eziyet bitmedi, varlık vergisi, 6-7 eylül olayları, 1934'teki yahudi yerleşimlerine baskınlar, rumların "atatürk'ün evinin bombalanması" asparagasından sonra yaşadıkları...
alevilerin ve kürtlerin başına gelenleri de yeni yeni öğrendik. elbette bunu kabul etmek istemeyenler var, devam da edecekler, yine de biraz soğunkanlı olarak birşeyleri görmeye çabalamalarını dilerim. bunu hatıratları okuyarak yapabilirler. inanmamak isteyen içinse yapılabilecek bir şey yok. onlar sıralarını sonraki kuşaklarına savmaktalar.
bunun önemi nedir peki'? neden bu yüzleşme arzusu? çünkü bunlarla yüzleşilmedikçe kimse bu topraklarda huzur bulamayacak. kürt meselesinin temel çözümsüzlük noktası da bu tavırdır zaten. ve bu olaylarla yüzleşmedikçe "son" kavramının gelmesini beklemek de tuhaf olur.
ergenekon ortaya saçılınca ohal dönemindeki cinayetlerin aydınlatılması konusunda da bir umut ışığı doğdu. ohal döneminde kimi kürtlerin öldürülüp atıldığı "ölüm kuyuları" konuşuluyor mesela bugün. biz bunlarla yüzleşmedikçe kimse kendini güvende hissetmeyecek. bugün kendilerini muteber bir yerde görenler de durumlarına pek güvenmesin, çünkü orman kanunlarının işlediği yerde "herkes temizlendikten sonra" onlar da güvende olmayacaklar, olamazlar. bu yapı kendi içini de çürütecektir, çünkü hep hain ve düşman miti ile besleniyor. bunu harlayanlar arasında olsanız da sizi suçlayamıyorum. çünkü güvende yaşamak, sessiz kalıp huzur bulmak istiyorsunuz, anlıyorum. ama bu tuttuğunuz yanlış bir yol, eğer her şey sizin planladığınız mecrada yürürse bu yazdıklarım da tarihe bir not olsun. bu orman kanunları elbette sizi de kurban edecektir.
