ermenilerden özür dileyen, kendini aydın diye adlandıran bir avuç zavallıya, vatan hayinine ve bunlara destek veren puştlara söyleyecek tek bir sözüm var. türk milleti sizin gibi puştlarla tarihi boyunca mücadele etti ve hep kazandı. unutulmamalıdır ki birlikte ve beraber olduğumuz sürece kimse bize zarar veremez. atamız bunu yıllar öncesinden görmüs ve bize şöyle bir hazine bırakmış, birkez daha okumakta yarar var;
Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
10 bin nüfuslu hocalı'da, çok değil 26 şubat 1992'de gerçekleştirilen hocalı katliamı sırasında yaklaşık 3 bin azeri bulunduğu belirtiliyor. saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam azeri sayısının 1.300 kişi olduğu söyleniyor. Saldırılar sırasında Hocalı'da yaşayan Ahıska Türklerinin de evlerinde yakılarak öldürüldükleri söyleniyor. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700'den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir.
--spoiler--
...
...
ermenilerin 1992 mayısında nahçıvan'a saldırılarının ardından Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askeri müdahalede bulunabileceğini açıklamıştı.
o kadar insanın katledilmesini kaldıramadığımız için,
müdahale talebinde bulunduğumuz için,
zira bizimde olaya dahil olmamız, kadınlara tecavüz etmemiz, çoluğu çocuğu, kadını, erkeği, genci, yaşlıyı öldürmemiz, evleri yakmamız, ocakları söndürmemiz azerilere bir tekmeyi de bizim atmamız gerekirdi.. ne yapalım insani yönümüz kuvvetli bizim..
birileri yakın geçmişimizde gerçekleştirilen azeri katliamlarının hesabını sormazken, ermenilerin anadolu'da ve azerbaycan'da yaptıklarını gormezden gelirken, bir anda "ermeniler şöyle katledildi" demeye başlıyorsa bu işte vardır bi gariplik. tabi azerbaycan'ın bi tarafı avrupa'ya dayanmıyor di mi, unutmuşuz..
tabiki bütün ermenileri eşit tutamayız. Pandikyan efendinin Kurtuluş savaşı sırasında istihbarat gruplarına nasıl yardım ettiğini, sütçü imam'ı günlerce evinde saklayan insanların ermeni oluşunu, antep savunmasında türklerle işbirliği yapan ermenileri görmezden gelerek "ermenilerin hepsi kötüdür, türkleri katletmişlerdir" demek cahillik olur.
ama şunu gayet rahat diyebiliriz ki:
türkiye hain kontenjanı gerçekten çok fazla olan bir ülke..
ortaya cikardigi buram buram fasizmle artik bir ozur olayini gecmis, turnusol kagidi islevini gormeye baslamis kampanyadir. artik hic suphem kalmadi, girtlagina kadar ermeni nefretiyle dolu bu topraklarda, evet bir ermeni soykirimi kesinlikle olmustur, dahasi, sayilari 60 bin kadar kalmis ermeni yurttaslarimizin da bu ortamda kendilerini guvende hissetmelerinin imkani yoktur.
en nadide ornekleri bu baslik altinda sergilenen igrenc ermeni dusmanligi, suclulara has o histerik inkarcilik ve gecmisin dayanilmaz yuku karsisinda ben bile cigrimdan cikiyorum, sen nasil dayaniyorsun, nasil kendini kaybetmiyorsıun ey turkiyeli ermeni kardesim? senden nasil af dileyecegiz, ve bu toplum ne zaman buyuyecek bir bilsem...
ulan ben ne yaptım ki özür diliyorum?ermeniler benden özür dilesin;başımızda birsürü dert varken ,geçmişten yalanlarla ortalığı karıştırdıkları için dediğim iğrenç komedi.Başrollerde de; ezilmiş kişilik sendromuna bağlı saçma hareketlerde bulunma ihtiyacı duyan,sözde aydın kültür abidelerimiz.
dilemiyorum lan. ne özürü bu? tasnaklar tarafindan karni desilmis hamile türk kadinlari icinmi? gözü oyulmus ihtiyar dedeler icinmi? ey siz özür dileyenler, varliginizdan utanin emi!!!
hareketin buram buram popülist, politik koktuğuna kani olmakla birlikte ben, sağlıklı bi zihin yapısıyla hareket eden kimsenin pek de olumlu sayacağı, tüm ideolojik edimlerin, kaygıların bi kenara bırakılıp, insan olanın yapması gerekli bi davranış olduğunu söylemeliyim. iktidar dediğin olgu nası bi güçtür ki insanı insanlığından çıkarıyo, yaşadığı ahvale duygusuzlaştırabiliyo; adamı bi gün milliyetçi, bi gün muhafazakar milliyetçi, bi gün liberal demokrat, bi gün ne sikim diliyosa onu yapabiliyo. Insanlık düşküne sızlanmayı, acısına ortak olmayı gerektirir; zaten canı çıkmış bedenine kaybedercesine kendini hınçla girişmek, cesedi çoktan toprakla yek olmuş şahsiyetleri kullanarak prim yapmak değil. Ben elbet bir ermeninin çektiği çileye -ki biliyoruz, iki satır okuyup, araştırmışın bu konudan haberdarlığı vardır- üzüntü duyabilir, dramına en samimi hislerle hüzünlenebilirim; bilmiyorum, insan olduğum için belki; belki, "ermeniler de şurda şu türke katliam yaptı" diyerek en insanlık dışı vaziyetiyle, vahşeti savunan angutlar gibi düşünmediğimden, sadece bende insan olduğumu anımsatan hisler uyandırdığından. Ve aslında bu angutların, aynı düşüce tarzıyla yaklaşmanın, "bu türkler de memleketlerine gelen italyan barış elçilerine tecavüz edip gırtaklıyolar" gibi saçma sapan çıkarsamlara götüreceğini de hiç düşünmemiş olmaları, zaten düşünebilmenin insana has bi mefhum olduğunu anımsatmakla açıklanabilir. Kendi ırkından birine uygulananan vahşetten yola çıkarak, aynı vahşeti gerçekleştiren ırkdaşına müdafi olan zihniyetle aynı ırktan olmuş bulunmaya; geçelim, aynı yaradılıştan gelmiş olmaya, yüce yaradanın ibretlik hadiselerinden biri diye bakarım: allahım sen nelere kadirsin.
hiç bir şekilde adalet duygusundan ve vicdani gerekçelerden kaynaklanmayan girişimdir. öyle olsaydı şayet diğer tarafın bak şimdi türkler diyeceğim acaba faşistçe mi olur diye endişeleniyorum, kayıplarını tek kalemde es geçmesi, yok farz etmesi mümkün olur muydu acaba? adalet duygusu, vicdani sorumluluk bütün insanlık dramlarına karşı savaşım vermeyi gerektirir. bu inisyatifi başlatanların türk ve müslüman unsurların maruz bırakıldıkları bütün kıyım ve kırımlar karşısında her daim üç maymunları oynamaları mide kaldırıcı bir riyakarlıktır. haa, şunu da ekleyeyim, bu satırları bu entriye dökenin mahlasına dikkat buyurunuz, halis muhlis bir yunan adıdır. milli takımı sadece başındaki adamın temsil ettiği değerler, spor ahlakına uymayan davranışları ve ucuz milliyetçiliği yüzünden desteklemeyi içine sindiremeyen adamdır bunları yazan. büyük depremden sonra yardıma koşan farklı ırk, din ve milliyetten insanlarla herşeyden evvel insan olma vasfında buluşmuş olmaktan o felaket karşısında bir nebze teselli bulabilmiş kardeşinizdir. o bakımdan lütfen ırkçı, ulusalcı,vicdansız gibi pek sıradan ve gündelik ithamlarla yaklaşmayınız. hayatta en çok etkilendiğim sözle bitirmek isterim, sigmund freud' tan geliyor, '' adalet yerini bulsun,isterse kıyamet kopsun ''. adaleti, hakkaniyeti dışlayan her girişim veya kampanya, motifi ne olursa olsun iyi niyetten yoksundur.
sallamadığım dürümdür. ardında ekonomik gerçekler vardır. türküye büyüyor, dünya ekonomiside gözardı edilemeycek bir konuma geliyor. işte ekonomik gereklerden bu tartışmanın yapılması gerekiyor.
işin en kolay tarafından halli 3 milyar usd ye bakar. harcarsın 3 milyarı ermenistan ekonomisini kontrol altına alırsın. sonra ılımlı bir iktidar falan filan. bu işleri benden iyi bilenler var. elbet bir planları vardır.
iyi niyet adımı olabilir. hatta çok iyi niyet adımı da olabilir. ama bilinmesi gereken bir şey varsa, türkiye'nin, hiç bir zaman diğer ülkeler tarafından sevilmediğidir. özellikle ermenistan, özellikle ırak, özellikle suriye kısacası komşularımızın büyük bölümü türkiye'den ve özellikle türk devletinden nefret etmektedir.
bunun altında, sahip olduğumuz toprakların, aslında kendilerine ait olduğunu düşünmeleri yatmaktadır. haklıdırlar ya da değildirler, konumuz bu değil. olmamalı. çizilmiş haritalarla belli sınırlar.
"buraları eskiden bizimdi, zorbalıkla aldınız" diyenler çoğunlukta tabi. ermeniler gibi. ama o zaman ben de derim ki ;
"eskileri kurcalayacaksak, osmanlı zamanında dünyanın yarısı bizimdi"
hadi iyi niyet ettik de, özür diledik. sanıyor musunuz ki, ermeniler de bizden özür dileyecek? avucunuzu yalayın beyler. avucunuzu yalayın. emin olun, ığdır'da 3 yıl geçirmiş ve görev gereği vali ile beraber ermenistan başkenti erivan'a gitmiş ve üst düzey bürokratların sohbetlerine şahit olmuş biri olarak açık söyleyebilirim ki, değil özür dilemek, uçaklarla erivan'a gül yağdırsanız, bu insanların sevgisini kazanamazsınız.
orada misafirken bile, gözlerimize bakarken hissettirdikleri yeter bunu anlamaya. kaldıki konuşulanlar da iç açıcı değil. ığdır ve çevresinde ortaya çıkan toplu mezarların bile varlığını inkar ediyorlar yahu ! öldürdükleri insanları inkar ediyorlar, ne özürü ?
orada, şu an ermeni sınırında olanları biliyor musunuz? ben söyleyeyim, bilmiyorsunuz. oraya gidip yaşamadan, görmeden, bilmeden atıp tutuyorsunuz. ermeni topraklarından ülkemize sızan şerefsiz teröristler, karakollarımızı basıp, askerlerimizi öldürüp geri çekiliyorlar ermeni topraklarına. aras nehrini geçtikleri andan itibaren arkalarından ateş dahi edemiyoruz. etmiyoruz.
"ermenistan'a savaş açıldı" gibi bir durum ortaya çıkmasın diye, yapmıyoruz bunu. aras nehrini sade bir türk vatandaşı geçmeyi denesin bakalım, ermeni askeri anında çakar mermiyi. mayınlar var zaten. dur ihtarı çektik durmadı diyorlar. vuruyorlar. yalan. dur ihtarı çeken kim?
ama pkk örgütünün elemanları rahat rahat gelip geçiyor. dingonun ahırı orası. bu teröristler arasında inanın ermeni vatandaşları da var. neden ermenistan hükümeti pkkyı kolluyor?
niçin bunu engellemiyor ? bunun için neden bizden özür dilenmiyor?
bırakın bunları. iyi niyet adımıymış ! yarın mahkemede aleyhimize kullanılacak bir delilden ötesi değil bu. halı saha maçındaki "adamın gol dedi" olayı gibi. diyecekler ki ; "kendi vatandaşları bile, aydınları bile kabul etti".
neyin özürü, ne iyi niyet adımı ? kandırın kendinizi. emin olun çok mahcup oldu ermeni diasporası !
bu konuda bir süredir sözlüklerde yazılanlara bakıyorum. "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak" üzerine tez yazsam sözlükler benim argümanıma çok şey katardı herhalde...
"sinsi, vatan haini, işbirlikçi, sorosçu, kahpe, sözde aydınımsı" diye nitelendirdiğiniz insanları bir defa dinlediniz mi? bir defacık olsun "ermenilerden özür diliyorum ama niye diliyorum" kısmını anlayabildiniz mi? ben az önce oral çalışlar ve baskın oran'ın tv den dinledim izledim. bundan sonra entryimi giriyorum zaten. azıcık kafası çalışan bir insan "nehuuu özür mü layn neyin özrü bu! onlar yaptı asıl katliami" demeden önceden bu adamların niyetlerini bir öğrenir, ona göre şuraya iki satır yazar veyahut başlık açar.
yalın bir dille anlatacağım lafı dolandırmayacağım; bu aydınlar "bizce ermeni soykırımı yapılmıştır ve bunu bütün dünya kabul etmelidir-tanımalıdır" demiyor! burası çok önemli. temel dertleri 1915 deki utanç verici olaylar. bunun özrünü kendi adlarına (bak devlet adına değil) diliyorlar ve bunu bir iyi niyet adımı olarak yapıyorlar.
hemen şunu soracaksınız biliyorum; peki bu aydınlar ermenilerin türklere yaptıkları vahşetin farkındalar mı? elbetteki farkındalar ve o olaylarıda lanetliyorlar. işte zaten "iyi niyet adımı" dediğimiz kısım burada başlıyor. karşılıklı yaşanmış olayların üzerini kapatmıyorlar ve yıllardır bizlere ezberletilmiş olan bilgilere isyan ediyorlar. toplumları tarihleri ile yüzleşmeye davet ediyorlar.
"bugün türk toplumundaki aydınların özürü yarın ermeni toplumundaki aydınlarında karşı özürünü getirebileceğine inanıyorlar."
bugün bu olayın medeni bir biçimde bu topraklarda tartışalabilmesi önemlidir ve tarihi ile yüzleşmeyen kendi bildikleri doğrultusunda ilerleyen ermeni diasporasina ve türk faşistlerine tokat gibi bir derstir.
Evet, gözlerim kapandı bir anda. Herşey farklı gelişiyordu benim için. Tanrı' yı gördüm. Bana yanlışlıkları gösterdi, ne yapıp ne yapmamam gerektiğini anlattı. Sonunda da bana ''Ermenilerden özür dile!'' dedi. Şaşırmıştım. Neden bunu söylemişti şimdi? Ona olan inancımı bununla mı göstermem gerekiyordu? Tekrar gözlerimi kapattım, gene onun yanındaydım. Bana gülüyordu. Garip bir gülümsemeyle; ''Hayatta benim yarattığım herşey özeldir, hayvanda olsa, bitkide olsa. Nefes alan herşey özeldir. Bu yüzden köpeklere gösterdiğin saygıyı lütfen birazda Ermenilere göster!'' dedi. Evet anlamıştım. Ama ilk kez Tanrı' ya karşı gelmek zorundaydım. Köpek olmayı bile hak etmeyen bir ırka köpek gibi davrandığım için özür diliyorum. Beni affedin Ermeniler! *
ermenileri katleden kürt halkının torunlarından biri olarak gönülden katılabileceğim kampanya. dedelerimiz adına özür dilersek küçülmeyiz, aksine büyürüz. her ne kadar o dönem devletinin ayak oyunlarına alet olarak yaptıysak da bu katliamları, eline kan bulaşan hiç kimse masum olamaz. kürtlerin bir ferdi olarak şahsım adına utanç içinde, özür dilerim.
bu insanlar ya benim bildigim kadar dahi bilgiden haberdar degiller ya da niyetleri cok ciddi!
özür dileyenler ;
''osmanli arsivlerinde yapilan arastirmalarda 1914-15 15 yıllari arasinda tam 518 bin türk ve müslüman anadolu insanının cocuk,kadin, yasli demeden vahsice katledildiginin belgeleriyle nüfus sayimlariyla kanitlandigi gercegi
birlesmis milletler verilerine göre tehcir sonrasi hayatta kalan ermeni sayisinin 1 milyon 200 bin oldugunu, ermenilerde pek bi makbul olan 'mavi kitap' ta bile bu rakamin 1 milyon 150 bin olarak gösterildigini, yabanci pek cok kaynaga göre osmanli idaresinde yasayan toplam ermeni nüfusunun 1 milyon 600 bin civarinda oldugunu
1915 yilinin 11 nisan günü van da aram manukyan liderligindeki tasnaksutyun komitacilari tarafindan isyan baslatildigini ve 17 mayis günü kenti ruslara teslim ettiklerini, amerikada yayimlanan 'gocnak' isimli ermeni gazetesinin, van da yalnızca 1500 türk'ün sag kaldigini'' biliyorlar mi yoksa bilmezlikten mi geliyorlar
(bunun benzeri bir sürü belgeli kanitlar da var yazmadigim)...
özür dileyenler bu konuyu ne sekilde ele aliyor gercekten cok merak ediyorum. acaba biz siden siz de bizden özür dileyin bitsin bu dava mı demeye getiriyorlar ki eger öyleyse savasan ve katleden bütün devletler birbirinden özür dilesin.
buradan baska bir konuya gecmeden edemeyecegim: bush ne kadar özür dilese, ne kadar ayakkabi yese de özrü kabul edilmez ki böyle bir erdeme hic bir zaman erisemez o ayri konu.
nuray mert her seferinde kompleksli bir şekilde "dışarıya yönelik hareketler bunlar" tadında tepki vermeye teşne bir insan olduğundan kendisine "aman batılıların gözünde çağdaş görülelim" gibi bir amaçla yapıldığı intibası inmiş* kampanyadır.
birincisi batıyla kastettiğin halklar mı, devletler mi? sen devletlerin gözüyle devletlerin tarihini konuşuyorsan reelpolitiğin o güvenli sularında yol almaya devam edebilirsin. oysa burada halklardan bahsediliyor, içinde bulunulan şu sığlığa bakıp hâlâ "yoksa çağdaş görünmeye mi çalışıyorsunuz" gibi garip bir çıkarımda bulunmak abestir.
yıllardır komşun olan, her derdini paylaştığın bir insanı gıybet yapıyor diye karşına alırsın, kanlı bıçaklı olursun. sonra yıllar geçer ve onun gıybet yaptığını söyleyen kişinin aslında aranızı bozduğunu öğrenirsin. burada suç kimindir? gıybet yapmayanın mı? gıybetle seni ona karşı dolduranın mı? yoksa senin mi?
bir değerlendirme yapılsa herhalde hakkında iftira atılan kişi en suçsuzunuz olur. ve sen bu kişiden özür dilersin söylenen yalanlara inandığın için. nedeni bu insana haksızlık etmen ve onu sevmendir, onun iyi bir insan olmasıdır.
apartman yöneticisinin gözüne girmek için yapmazsın bunu. eğer öyle bir insansan da o senin kalıbınla ilgilidir.
önceleri özür dilemeyi tepeden inmeci ve gereksiz bularak elestirdigim; ancak yapiciliktan uzak, dassak bazli tepkileri görünce genisletmeyi düsündügüm hareket.
tüm dünya irklarina; bu zatlara, sogukkanliligi, empatiyi, insan haklarini, hatta belki de insanligi ögretemedigimiz için özrü bir borç bilirim.
