nice bakir erkekler gördüm hepsi biraz eksikti demiş mısır kraliçesi bilmem kaçıncı afrodit.
gözünün yaşına bakmaz! bir de ağlayacakmıydın it? iğneyi sen yapıyorsun o değil...
birdenbire üstüne çıkıp seni tahrih edecek kadar da hınzır ve piçtir. bakirliğini öğrendiği an, bir bizans kaffurunun kızı olan en güzel ve şuh prensesinin kara murat'ı görür görmez, içindeki o kırmızı şehveti tırnaklarıyla yiğidinin her yerine kazıma düşüncesi gibi parlar gözlerindeki delici ışık. aç bir yırtıcıdır daha havadayken avının tazeliğini gagalarında tadan. bakir toy erkeğinin tecrübesizliğine içinden kıs kıs hınzarca gülse de, bu uzun yolculukta içine aldığı erkeğin onda ilk yuva olmasının verdiği hazla, kısa bile sürse kendinden geçer. içinde kapladığı coğrafyayı büyütür bir tanrıça gibi ve bereketini bakir erkeğine eker.
yeni alınan üstü açık bir ferrari'nin motoru gibi yavaş yavaş açarak seni ve kendini dünya turuna çıkartan bir azizedir o artık. şeffaf ince pembe şalı kaputuna sıkıştığında teninin kokusu rüzgarla sana gelir ve birden 300 km/s hızı görürsün ibrende. durmak yok yola devam, hıı?
eski zamanlarda bu bakirliği çoğunlukla genel ev kadınları alırdı. ancak günümüzde artık sokak arasında, ormanlık alanda, ıssız bir adada yada yatak odasında alan kadınlardır * .