sen ilksin, senden önce sadece bir kişi oldu, ilk kez senle çok özel anlar yaşıyorum, eski sevgilimden korktuğum için ya da başka sebeplerden dolayı devam ediyordum gibi riyakar hareketleri bırakın.
yukarıda saydıklarımı söyleyerek gerçekten erkeğin kendini özel hissettiğini mi düşünüyorsunuz?
oysa hiç bir erkek bunlarla kendilerini özel hissetmiyor. hatta hiçbir erkek sizi geçmişinizle yargılayıp kaç kişiyle beraber olduğunuza dair muhasebe kayıtları tutmuyor. erkeklerin gerçekten istedikleri ve görmek istedikleri şey geçmişte her ne yaşandıysa güçlü bir şekilde arkasında durabiliyor olmanız. işte öyle güçlü olan, riyakar ve ezik olmayan bir kadın gerçek anlamda bir erkeği özel hissettirip mutlu kılabilir.
ilk adımı erkeklerden beklemediğimiz de oldu ama bu özveri ne yazık ki Türk erkeğine fazla. O sebepten sütten ağzımız yandı yoğurdun aq.
Erkek tişörtleri, genelde bisiklet yaka olduğu için ay göğsüm açıldı derdi yok. Salaş ve uzun olduğu için ay belim açıldı derdi yok. Bol, püfür püfür. Neden sevmeyelim ki, bi tişörtü fazla görüyorsun değer mi. Al sen de benim sütyenimi. Al al.
erkeklerden neden size yalan söylemesini istiyorsunuz sürekli.
'beni hiç bırakmayacaksın değil mi?'
'daha önce bu kadar sevdin mi?'
'bunları ilk benimle mi yaşıyorsun' *
'biz asla böyle olmayacağız değil mi' *
ve asıl vurucu olan 'sensiz yaşayamam ?' evet gizli bir sorudur bu, 'ben de' denilmesini bekler.
bunları sorarken gerçekten cevabını bilmiyor musunuz ki daha 16 yaşındaki kızlar bile sorabiliyor. hadi nişanlı evli olanlara lafım yok da onun dışındakiler nasıl bir kafayla soruyor.
Neden mutluluğu kendi üzerinize kurdurttuğunuz halde ilk mutsuzlukta bencillik yapıp da bırakan taraf oluyorsunuz? Halbuki o yıkılan mutluluğun mimarı sizsiniz.
Neden gerçekleşen isteklerinizden sonra yeni bir level daha açılıyor ve yeni bir istekle karşılaşıyoruz? Bu bir sınama metodu mu yoksa doyumsuzluk mu?
Sonunda mantıklı bir soru zorunlu inisten geliyor.
Evet öyle bir mevzumuz var, yok değil. Ama temin ederim ki tamamen iyi niyetimizden ve temiz duygularımızdan kaynaklı. Biz söyledikten sonra önemi kalmıyor çünkü öyle. Bunu siz de anlarsınız, bazı şeyleri adlı adınca söylerseniz büyüsü bozulur.
Biz söylemeden ve hatta konuşmuyorken, durup dururken söylediğiniz "seni seviyorum." yetişkin bir kızı 0.18 salisede göklere uçurabilir, kabul. Çünkü o anın samimiyetini kim inkâr edebilir? Durup dururken adam seni ne kadar sevdiğini fark etmiş ve bunu sana söylemiş.
Aynı şey "çok güzelsin." cümlesi için de geçerli. Biraz uzunca bir süre ve özenli bir şekilde hazırlandığımız zaman güzel olduğumuzu duyuyoruz başkasından da. Siz bize ev Topuzu yaptığımızda diyin nasıl mutlu oluyoruz görün.
Bazı zamanlar daha fazla itelemek istemeyiz. Bakın bize hasta olduğunuzda ilaçlarınızı kaç saat arayla almanız gerektiğini söyleyin, guguk kuşu gibi saniyesinde ötelim. Ama bizi sevdiğinizi söylemenizi de biz hatırlatmayalım be.
okuyabildiğim kadarıyla hiç bir kız cevap vermediği için amacına tam olarak ulaşamayan sorulardır.. resmen başlığın testesteronu yükselmiş.. kıllanmış lan başlık.. her neyse soruma geçiyorum..
- yoğun aşk aramanızla yoğun mantık aramanız arasındaki geçişiniz çok çabuk ve hızlı oluyor.
soru olmadı lan bu.. nasıl oluyorda oluyor?.. evet bu soru oldu.. cevabınızı beklerim feysten eklerim.. saygılar.
