kendini tanrı zanneden, acı çektirmeye meraklı, aynaya bakmamış olanlarıdır. vaat etmeyi, lütfetmeyi sever bu dangalaklar. öz güven denilen kavram onlarda kibir katranına dönüşmüştür. sohbet ederken sizi üç kuruşluk, kulaktan dolma, kendilerine dahi ait olmayan fikirlerle yerin dibine sokarlar. sonra da kendinizi evrenin en küçük nesnesi gibi hissettirirler. o kadar küçük hissettirirler ki artık onların oynayacağı kıvama gelmişsinizdir. bundan sonrası onlara kalmış. ister gönlünce oynar, ister bırakıp gidiverir sizi. sonra aranırsınız artık tanrı bellediğiniz aşığınızı. bayımızın yerinde yeller esmektedir oysaki. o yepyeni limanlara açılmak, yepyeni kaleler fethetmek derdindedir...
dusuk bel ya da bir baska deyimle salvar giymeleri egilirken pazardan 3 tanesini 10 tlye aldiklari boxerlarinin gorunmesi, buyuk olmayan buyuk penisleriyle ovunmeleri, siradan bir kiz arkadasina (sadece arkadas) sevgilisiyle gerceklestirmek istedigi fantezileri anlatmak (birisi gelip demisti ki; kanka xxin goguslerine nutella surup...) opusmek icin parmak ucuna cikmalari, yalan soylemeleri, bos konusmalari, inkar etmeleri daha daha daha..