yıllar önce "genç ölmek" diye bir film izlemiştim. günlerce aklımdan hiç çıkmamıştı. normalde en ağır dramda bile ağlayamayan ben gözlerim dolu dolu izlemiştim. kanser hastası bir adamın yaşadıklarını anlatıyordu.
bilmiyorum, izlerse anlayabilir mi?
ya da yaşamadan anlaması mümkün mü?
haberi izlerken bütün ailemin gözleri doldu, sinirleri bozuldu eminim biraz "vicdan" sahibi herkesin sinirlerini bozmuştur.
beddua etmek kötüdür ama eminim herkes içinden "çaresizliği umarım tadarsın da anlarsın" diye geçmiştir.
yazık, para insanın vicdanını hatta insanlığını nasılda yok ediyormuş!
ismini gördükçe tüylerim diken diken oluyor, sinirlerim tavan yapıyor.
merkezi yerleştirme ile memur alımı yapmayı bir kenara bırakıp kendi insiyatifleriyle atama yapmasına gelen tepkilere twitterdan "TOKi ve iştiraklerine 800 civarında temiz ve torpilsiz ANADOLU gençlerini almaya çalıştım." diyerek cevap vermiş, kartacalı işsiz gençlerin yükselen sesinin bıçak gibi kesilmesine neden olmuştur.
kendisi mucit değil, yapıcı bir tipe sahip olduğu için tüm milleti kendisi gibi sanıyor. bunu söyleyerek ak parti'yi karaladığının farkında değil. tübitak, ar-ge şimdiye kadar en fazla partisinin döneminde gelişti. mikrofonların karşısına çıkıp kendisini düzeltsin.
enterasan bir adam. sanıyorum kendisi isviçre çevre bakanı oldu. o kadar çevreci ve insan odakli hizmet yaptığını söylüyor ki bir an heslerin ve madencilik sektörünün verdiği katliamı unuttum.
tayyip in en büyük hatalarından biridir. zira iyi toki başkanı olması bakan olabileceği anlamına gelmiyor. gördüğüm en boş ve gereksiz adamlardan zat ı muhterem.