devletlerin adalet sisteminin vatandaşlarına verdiği değerle aynı paralel olduğu gerçeği doğrultusunda, devlet tarafından paralelden çıkarılmış. henüz 17 yaşında girdiği dava uğruna idam edilmemiş, katledilmiştir.
teoman'ın 'iki çocuk' şarkısı onu hatırlatır.
sözleri şöyledir:
el sallamıştı annesine bayram izni dönüşünde
hissetmiş miydi oğlunu kurşun kalbi deldiğinde
kan revan içinde yanyana aynı köprüde
annelerinin rüyalarında öldükleri yaşlarıyla
ateşi harlı delikanlılar
ne şehit ne kahramanlar
düşmansız bir savaşta
düştüler kalkmayacaklar
emin değildi kendi bile dokunmuş muydu tetiğine
kesin olan tek şeyse en yakın mahkumdu ipe
kalpte kurşun ilmek boyunda iki çocuk ölüm karşısında
hep çocuk kalacaklar büyümeden birer tabutta
ama yaşıyorlar, gülüyorlar annelerinin rüyalarında...
sistem kurbanı. gencecik yaşında vatan kurtarmak nedir bilmezken vatanı kurtaracağına inandırılan, aynı uğurda harcanan bir yürektir kendisi. geçmişimize bakar ağlarız.
80'lerde billuru hacimli amcalara kanından ikram eden adamlardan birisi. davasının ne olduğu önemli değil, haksız yere helak edilen onlarca masumlardan o da. allah rahmet eyleye.
bu ülkede boş yere genç fidanlar gitti. bu ülkede işlemediği cinayetleri üzerine yıkılarak hayatı kararanlar oldu.
bu ülkede işkenceler yüzünden akli sorunlar yaşayanlar oldu. ne yazık ki hepsi bu ülkenin ayıbıdır. Erdal Eren'i ölümünün 31. yılında sonsuz utançla ve saygıyla anıyoruz...
ne olursa olsun haksız yere,sorgulanmadan ve vahşice katledilen türk evladı gençtir..bu vatan uğruna ''doğru bildiği yolda'' ölmüştür..cem garipoğlu gibi bir adamın 16 sene ceza aldığı bir ülkede,karıncayı dahi incitmemiş bir ''çocuk'' sırf düşüncesinden ötürü öldürülmüştür..tarih bu barbarlığı asla affetmeyecektir..onunla aynı görüşü savunmayan biri olsam da,ona yapılan bu alçaklık ''bir insan olarak'' bana çok koymaktadır..
hakkında 'asmayalım da besleyelim mi' denilen ve hiç büyümeyen bir çocuk...
**büyü de baban sana
büyü de büyü
baskılar işkenceler
kelepçeler gözaltılar
zindanlar alacak
büyü de baban sana
büyü de büyü
büyüyüp de on yedine geldiğinde
baban sana idamlar alacak!...
ismi anılacağı zaman mutlaka er zekeriya önge ile anılması gerekir. kendi adına şarkılar yazıp ağıtlar düzenler, er zekeriya önge'yi es geçtikleri için şerefsizdir zannımca.
kasaba meydanında toplanan kalabalık halk toplulugu bir idamı izlemektedir. ve cellat sandalyeye tekmeyi vurarak işlemi bitirir. yakında bi yerlerde:
adam: duydunuz mu? gitti !
ken parker : tatmin olmuşsunuzdur şimdi...
adam: hak ettiği cezayı buldu.yoksa siz memnun olmadınız mı?
ken parker : adaletin intikamdan farklı bir şey olması gerekir!
adam: o cani, adil bir mahkemede yargılandı ve adil bir cezaya çarptırıldı!
ken parker : belki bugun kentin yarısı,elleri ve ayakları bağlı bir çocuğun öldürülmesini seyretmek için meydanda buluştu...böyle bir şeyi yapmaya midesi olan insanların, katil de olsa hiç kimseyi yargılamaya hakkı yoktur.
yine canımı yakmıştır. 17 yaşında. bir devlet 17 yaşındaki bir insanı neden asarki ışık hızıyla? korktuğundan, acizliğinden değil de neden?
düşünüyorum, darağacına giderken korkmuş mudur, ağlamak gelmiş midir içinden, çevresinde tanıdık bir yüz istemiş midir, korkusundan af dilemekistemiş midir, yapamadığı ne kalmıştır içinde, aşık olmuş mudur, söylemiş midir sevdiğine, sevdiği yemekten son bir kez yiyebilmiş midir? her ne kadar ülkesinin geleceğini, canıyla ödeyen bir insan olsa da 17 yaşında bir çocuktan bahsediyoruz. şimdiki 17 yaşındakilere bakıyorum da, annen senin hamuruna ne kattı çocuk?
"çocuk astı cunta aralık 13, 1980
darbeden akan en masum kan erdal eren
toplum aç açıkta kaldı sen seyrettin
gene bi günah keçisi buldun astığın şeyh bedrettin
memleket mi yıldızlar mı gençliğim mi daha uzak
nazım hikmet ran kanıyla beslenen aç kurtlar
kostümlerine bakmadan temaşa eden erkan
buhrana göz yuman kaçak vahdettin paşam
menemende kubilay bak sivasta aziz nesin
24 ocakta uğur mumcu bu ne imtihan
solingente yanan çıplak etler hepsi bizim
adına mumlar yaktığımız onursuz katliam "