bu paşalık ünvanı kesinlike isminde söylenmemesi gereken insandır. bence bu tip vatan hainlerinin kesinlikle paşalık sıfatı geri alınmalıdır. allah'ın kıytırık enver'ine paşa demekten nefret ediyorum ve bunu böyle görmekten de.ayrıca aynı şey damat ferit şerefsizi içinde geçerlidir.
-size bolşevik müslümanlardan kurulu bir ordu için talepte bulunmuştum. hala bir yanıt alamadım.
+ya abicim, biz kuralım da. öyle adam yok memlekette, nerden bulcaz bolşevik müslüman.
-harbi lan. sosyalist hristiyan var mıydı?
+...
-anarşist aborjin de olabilir aslında.
+siktirip olup gitmezseniz, komserliği aramak zorunda kalacağım.
-tamam gittim ben. .mına kodumunun komunistleri.
+la bak hala.
osmanlı devletinin 1909 dan 1918'e kadar olan yönetim serüveninde modern anlamda ilk Türk gizli servisini kuranlardan biridir. 22 Kasım 1881 de istanbul'da doğan ve 1922 de Türkistan'da Sovyet Kızılordusu'na karşı savaşarak ölen Enver Paşa, yaşamı boyunca örgütçü kimliğini hep korumuştur. Her bulunduğu yerde kendisini de içine alan bir örgütlenmenin önderi olmuştur. işte bu örgütlerden biri bugünkü Türk istihbarat örgütü MiT'in de köklerinin bulunduğu teşkilat-ı mahsusadır. Amaç dağılan, kum gibi parmakların arasından akıp giden Osmanlı toprağına ve devletine sahip çıkabilmektir.
sarıkamış faciasının baş sorumlusu. savaşmadan 90 bin askerini öldüren tek kumandan. teçhizat ve yeterlilik bakımından büyük eksikleri bulunan bir orduyu hangi akıl bile bile ölüme götürebilir ki? enver paşa yapmıştır bunu. zamanında aldığı bedavadan rütbelerle genç yaşında -otuzlu yaşlar olması muhtemel- paşalığa terfi etmiş ve osmanlı'nın başına büyük gaileler açmıştır. kiliseler yasasını düzelterek, rum ve bulgarların arasındaki çatışmayı sona erdirerek büyük bir hezimetin baş mimarı olmuştur. ikinci abdülhamid'i tahttan indirmek için gecesini gündüzüne katmış ve her girişiminde rezil olmasından sonra pişman olmuştur. davası uğruna gözü kara kararlar alması ve uygulamaya geçmesi takdir edilse de bunların fizibiletesini yapmadan, önünü, sonunu düşünmeden hareket etmesi bir paşaya yakışmamıştır ama takdir ettiğimiz özellikleri de vardır.
bursa nilüfer milli piyango anadolu lisesinde uzun yıllar matematik öğretmenliği yaptıktan sonra bursa anadolu lisesine geçen koyu fenerli, galatasaraylı arkadaşlarla baklavasına maç iddalarına giren, cimbomlulardan hiç hoşlanmayan efsane bir hoca.
"mustafa kemal'in bildiğimiz ilk muhalifi enver'dir. hırslı kişiliğine rağmen II. meşrutiyet'in önderliğini enver'e kaptıran mustafa kemal, 31 mart olayı'ndan sonra askerlerin siyasete karışmaması yolundaki tavsiyesi ile enver'i kızdırınca, kendisine trablusgarp yolu görünmüştü.
balkan savaşları sırasında düşman, edirne önlerinde boy gösterince, mustafa kemal istanbul'a döndü ama edirne'nin düşmana bırakılmasını önlemek için mustafa kemal'in itirazına rağmen babıali baskını'nı yapan ve bir süre sonra edirne'nin geri alınmasıyla stratejisinin doğru olduğu anlaşılan enver'in yıldızı tekrar parlayıp harbiye nazırı olduğunda, ilk işi, edirne'ye ilk giren birliklerin başında bulunduğu için kıskandığı mustafa kemal'i pasif sofya askeri ataşeliği'ne göndermek oldu.
bir süre sonra genelkurmay başkanlığı'na talip olan mustafa kemal'e itiraz yine enver'den geldi. mustafa kemal'in şansı ancak sarıkamış faciasından sonra döndü, fakat enver, çanakkale ziyaretinde, anafartalar'daki başarısından sonra bile mustafa kemal'in grubuna uğramadı.
bu çekişmeye bir de, mustafa kemal'in enver paşa gibi padişah damadı olmak için vahidettin'in kızı sabiha sultan'a talip olması, ancak reddedilmesinin yarattığı burukluğu eklersek, ikili arasındaki çekişmenin hiç de sıradan olmadığını tahmin edebiliriz."
turanci oldugu dogrudur. lakin makalelerinden ve bazi sahislarla irtibatlarindan anlasilan o'dur ki kalbinin derinliklerinde ittihad i islam daima var olmustur.
bazi konularda kendimi benzetigim zeki hirsli ve maceraperst bir turk subayi. yabanci kaynaklar onu basarili bulurken bizde tam bir hata oldugu soylenir.
Feryadım boğsun dünyanın bütün varlığını;
Ümidim son ipini de koparıp atsın!
Gazaptan titreyen genç yiğidin
Dolmuş mermiler sinesine taş gibi,
Dağlarda özgürlük diye gezen bir geyiğin
Matemler inmiş kara gözlerine,
Deryalar, dalgalar titreten bir yiğit,
Yediği darbelerin kahrından yıkılıp kalmış,
Kurtuluş yıldızı sanki hiçliğe karışmış
Senin son canını da düşmanlar almış.
Marmara boyları, Edirne yolu...
Çatalca ovası, Boğaz geçidi,
Karpat dağları, Trablus çölleri
Güzel Selanik’in şirin bahçeleri.
Şehitlerin yüzüne damlayan nurlar,
Bizi kan ağlattı bu kara haber.
Berlin sokakları yiğidin birini
Dopdolu koynuna alıp sardı,
Tiflis’in havaları da bir kurtarıcı yiğidi
Kara kanlara boyayıp toprağa saldı.
Tarihin rengini kanlarla karartıp dolduran
En son ümidinizi de kana boyadı o Belçivan
Ah nasıl uğursuz zamanlar gelmiş,
Feryadım dünyanın varlığını boğup öldürsün,
Kapkara bahtına şeytanlar gülsün!
turancı görüşleriyle aslında büyük bir emperyalist devletin başında olsaydı çok daha büyük emperyal fikirlere sahip olacak biriydi. hatta hitler mein kampf* kitabında bir paragrafta onu şöyle açıklar: "eğer başımızda enver paşa gibi hırslı biri olsaydı kesinlikle balkan savaşlarında savaşa girer ve 1.dünya savaşındaki hezimeti yaşamazdık." görüldüğü gibi bu paragrafta bile fikirleri anlaşılabilecek bir insandır enver paşa. fakat onun ve çevresindekilerin türk halkına çektirdikleri acıları affetmemiştir halk ve bu yüzden cezalandırılmışlardır.
1917-1918 osmanlı devletine "enverland" enver'in ülkesi denilmekteydi. ülke de istediği gibi at oynatıyordu. 36 yaşındaki amcası halil paşa 6. ordu komutanı ve ırak genel valisi, kardeşi nuri, 27 yaşında korgeneral rütbesi taşıyordu. memleket inim inim inleyip halk açlıktan insan eti yiyecek seviye'ye gelmişken ülke'nin en büyük vatanseveri geçinen enver'in, saray-ı humayunları için yıllık on altı bin kilo yağ alınmaktaydı..
allahu ekber dağlarında ölen sayısı hiç bir zaman tam olarak tesbit edilememiştir. çok güvenilir kaynak denebilecek eserlerde bile farklı sayılar ifade edilmektedir. örneğin genelkurmay arşivlerinde 65 bin iken dönemin önemli kurmaylarından olan, sarıkamışta kurmay başkanlığı yapmış köprülü şerif ilden 90 bin diye ifade eder kayıp sayısını...sonuçta vatan evlatları öyle bedava'ya ölmüştür ki , şehit sayımız ne olursa olsun her açıdan trajikomiktir..dönem incelenirse 1915-1917 yılları arasında yanlış stratejilerle, gereksiz ve çok kolay kayıplar verilmiştir.hatta bu ulusun bir gün kurtuluş savaşı vereceğine inananlar vatanı savunacak kimsenin kalmayacağından korkmuşlardır..
dönemin önemli askerlerinden olmayıp sadece ihtiraslarıyla, saraya damat olmasıyla, hiç bir kurmay subaylık vasfı olmadan, basamakları hızla çıkmış, düşerken koca imparatorluğu peşinde getirmiş, erken ölmese vatana çok daha fazla zararları olabilecek kişidir. kendi çapında mutlaka vatanserverdir, ama en büyük zararı vermiştir sevdiği vatanına...
sarıkamış'ta çok sayıda kayıp verildiği bir sırada yanındaki deneyimli subayların ilerlemeyi durdurmak istemesi üzerine atına binerek cepheye doğru sürmeye başlamış, atının ayağına ateş edilerek durdurulabilmiştir.
ne olursa olsun büyük bir vatansever ve iyi bir komutandır. mustafa kemal atatürk ile arasındaki sürtüşme bir çok açıdan kişiseldir (her ikisi de birbirini çekemez durumda idi) ve bu sebepten resmi tarihçiler tarafından saptırılarak anlatılmış bir yaşamı vardır.
teşkilat ı mahsusa'nın muaazam bir istihbarat kuruluşu olması, telgrafın anadolu'da yayılması (ki mustafa kemal paşa anılarında kurtuluş savaşı'nın cephede yaşanılan çatışmalar kadar telgraf sayesinde kazanıldığından bahseder), hava kuvvetlerinin gerçekten çok güçlü bir duruma getirilmesi hep o'nun sayesinde olmuştur. çok tartışılan doğu cephesi savaşları (hani şu sarıkamış'ın da olduğu) iyi bir strateji ile hazırlanmış saldırı planlarıdır ve büyük ölçüde ilerleme sağlandıktan sonra yapılan taktiksel hatalarla kaybedilmiştir. orta asya'da toparladığı ordu ise kesinlikle genç türkiye cumhuriyeti'ne saldırı amaçlı değil, s.s.c.b'nin esiri olan türki topluluklara özgürlük kazandırma amaçlıdır.
(...) dogal olarak merak eder insan. bu kadar askerin sehit oldugu ve ustelikte goruluyor ki tarihin baska akisindan, savas tarihinden hic ders alinmadan yapilan harekatin sonucu, daha isin basinda belli burada buyuk kayiplar olacagi. acaba bunun basinda ki kumandan hic olumden korktu mu? o kumandan, o muharebe alaninda o olumu hisseti mi? hissetmis efendim, sevket sureyya aydemirin bu abide eseri enver pasanin ucuncu cildinde vasiyeti var. diyor ki;
hukumete hitaben yaziliyor. ve planindan da soz ediyor. ruslara karsi burada muvaffak olacagini soyluyor. gorevinden, vazifenin basariyla ifa edildiginide soz etmekte. diyor ki;
dusmana sonuna kadara karsi koyunuz. herhalde sonunda muvaffak olacagiz. ben hareketime nedamet etmeden, kalben musterih olarak oluyorum.(!)yasasin, dinim, vatanim, padisahim...
eger geride kalanlarima yardim etmek isterseniz, refikam sultan hazretlerinin muhassasati kafi degildir. kendisinin mureffehen yasamasi icin hic olmazsa baskumandanlik muhassasatimin kendi muhassastina zammi ve ebeveynimin temini refahi ile rahmet i ilahiyye mazhariyetim icin bir kac hayir yapilmasini rica eder ve tealisinden calismaktan baska din ve milletimin tealisine dua eder, taniyanlara selam ederim...
yasasin muslumanlik, ve osmanlilik ve osmanlinin padisahi sultan mehmet han...
servet namina hic bir seyim yoktur ne varsa refikam sultan efendi hazretlerine birakiyorum...
ve daha sonra cok dile dolanmistir bu vasiyette yazilan mektupta kopegiyle ilgili yazdigi satirlar vardir. ki dmin ozhan erenin daha konusmanin basinda soyledigi, cizdigi bir enver pasa portresi vardir;
duygusal, romantik, aslinda utangac, aslinda ice donuk ama disa donukmus izlemini vermeye calisan, hayatinda tek bir kadinin askiyla yasayan...
bir enver pasadan soz ediyoruz. cok genc yasta, damat olmus olmasi nedeniyle saraya, padisah ki baskumandandir baskumandan vekalet eder bugun ku deyimiyle soyleyeyim terminoloji boyle degil ama yardimcisi diye dusunelim, genel kurmay baskanidir. boyle bir portredir ve bu vasiyeti bu mektubuna baktigimiz zaman ozhan beyin isin basinda cizdigi portreyi burada daha ciplak bir vaziyette gormekteyiz. bana sunu gosterdi, o vasiyeti bu kadar yildir zaman zaman okurum, hani arastirmalar nedeniyle. geri donup baktigimizda soyle dusunurum: baskumandanda olsaniz savasin sasmaz kurali vardir herkes korkar. korkmamak bir ruh hastaligidir. belki, bagislayin ifadem icin, ancak deliler korkmaz. belki bir tek sarhoslar korkmaz, belki bir tek baliciler kormaz... akil sagligi yerinde olan herkes korkar. mustafa kemalde korkmustur, canakkale cephesinde de korkmustur, kurtulus savasinda da korkmustur. bu insan olmaktan kaynaklanan bir sey. kumandan korkacak ki otekilerinde korkularini anlaybilsin.
yalniz burada onemli bir mesele var bunu soyleyerek, bu karsilastirmayi yaparak programi kapatmak istiyorum.
mustafa kemal ve enver pasa ayni yastadir ve ikiside 1881 dogumludur. enver pasa daha one cikmis, yildiz subay olmustur. deha dedigimiz kisiler bu tur alanlarda ortaya cikar. bakin enver pasada demin okunan emirde, o mektupta kaldirmak icin verdigi bir emir vardir...
simdi dikkat buyurunuz canakkale cephesinde gazi mustafa kemalin yine o genc adamin bir emri vardir, ne demistir; su olaydan uc ay sonra alt tarafi soyledigi emir sudur:
ben size taaruzu degil olmeyi emrediyorum. biz olunceye kadar gececek sure icersinde, arkadan yetisecek olanlar bu muharebeleri zaferle taclandiracaktir...
buradan benim cikardigim sonuc sudur: bu kusak son derece gozu karadir, bu kusak cesurdur, bu kusagin dusundugu bir tek sey vardir; bu topraklar nasil korunacak...
ve bunun icin hayatlarinin hic bir onemi yoktur... ne diyor vasiyetin sonunda: bir kurus mal varligim yoktur... bir kurus mal varligi olmadan da olmustur...
o gunden bugune bir projeksiyon yaptigimizda soyle bir sey dusunulmeli: bugunkulere bakarak, acaba bu insanlar yer degistirseydi ne olurdu dersiniz?
ilk önce isyancı,daha sonra vatan haini ve cumhuriyetin ilanından sonra vatan kahramanı ilan edilmiş badireli kişilik.ilk fenerbahce baskanı doktor nazım cok samimi silah ve ideoloji arkadasıdır,ittihatt-i terakki cemiyetnin en büyük destekcilerindendir.
bize yıllarca hırslarının kurbanı olarak, yanlış kararlar veren, yanlış kararlarının faturası çok ağır olan bu anlamda belkide vatan haini olarak gördüğümüz, fakat bize öğretilen tarihin ne kadarı doğru, türk filmlerindeki gibi gerçek hayatta da iyiler ve kötüler bu kadar belirgin, birileri mutlak iyiyken, birileri mutlak kötü müdür diye düşünmememe sebep olan insanlardan biri.