manic : abi arkadaşlarla falan valla manyağınız ya..
engin g. : sağolun teşekkür ederim.
manic : abi be bi foto çekinsek..
engin g. : tabi buyrun.
manic : akşam gösteride başarılar abi görüşürüz orda *
engin g. : eyvallah size de iyi eğlenceler.
şeklinde bir dialog yaşadığım gerçekten çok mütevazi iyi bir insan. zaten oyunculuğuna birşey söylememe gerek yok herhalde.. (bkz: burhan altıntop)
bu adama gülüyoruz ediyoruz, gerçekten başarılı, yetenekli bulduğum biri. ama asıl onda olan şey, kafa karışıklığı. yani ben herşeyi bilirim, komedyenim-hazır cevabım, gerekene koyarım lafı, çok zekiyim kimse benimle aşık atamaz havası yok. kafası karışık, her sorunun hep net bir cevabı olmadığının, olamayacağının farkında olanlardan. sanatçı olabilmenin en önemli şartını taşıyor.
uykusuz dergisindeki yazılarını cidden anlamak istediğim, bunla bütün hafta uğraşırken yeni yazısıyla allak bullak olduğum, galiba onun yapmak istediği de bu olduğu oyuncu...
kariyerini sadece oyunculuk ile sınırlandırması gereken kişi. stand-uplarına ve uykusuz'daki yazılarına biraz göz gezdirmek yeterli bunu söylemek için.
zeki demirkubuz 'un yazgı filminde ne zabıta irfan ne de burhan altıntop' a benzemeyen bıçkın ,pislik necati karakteriyle harikalar yaratan hakikaten iyi oyuncu.
avrupa yakasındaki oyunculuğu ve uykusuz'daki yazıları kendisinden soğumama sebep olmuş, çok daha başarılı olmasını beklerken her zaman beni hayal kırıklığına uğratmış büyük yetenek(!).
Engin Günaydın 29 Ocak 1979 Tokat doğumlu.
Lisede her sene yapılan okullar arası tiyatro yarışmasında aldığı ödül sonrası, jüri üyelerinin Günaydını konservatuara gitmesi yönündeki ısrarlarıyla oyunculuk hayatının ilk tohumları atılmış oldu.1990 yılında Hacettepe Üniversitesi Konservatuar bölümüne girdi.1992 yılında okulun 2.yılında istanbul Mimar Sinan Üniversitesine geçiş yaptı.
1997 yılında ''Otogargara''nın setinde komiklik yaparken şans eseri bir teklifle,
''Bir Demet Tiyatro''dizisinde rol alma şansı yakaladı. Uzunca bir süre Zabıta irfan karakterini canlandıran Günaydın bir çok eleştirmen ve seyircinin beğenisini kazandı.
yiğit özgür ve saz arkadaşlarının çıkardığı uykusuz adlı dergide de yazmaya başlamıştır ve çok iyi etmiştir. yazdıklarıyla yine güldürmüştür. bu adam hep hayatımızda olsun dediğimdir. çok seviyorum öyle böyle değil ve avrupa yakasından aklımda kalan bir diyalogla entarimi renklendirmek istiyorum.
tanrıverdi ye seslenir :
tanrıvirdi.. keşke virmeseydi. akrebi senin cebime koymadığın ne malum? sacit beyin aklına girip türlü katakulliyle evime giriyosun ve tesadüfe bak, tesadüfe bak, tesadüfe bak o gece beni akrep sokiii , tesadüfe bak!
şöhreti hazmedemeyen insan. ne zaman görsek bağırıp çağırıyor ve sarhoş. surat beş karış. avrupa yakası'nda pek rol yapmıyor. gerçek hayattaki tavrı da oradaki gibi.
Televizyon kumandasyla zamping yaptığım bir sıra onu sarhoşken kamareler karşısında bir an için gözümden düşmüş ancak sarhoş haliyle bile malzema vermeden, kimseye tek laf etmeden evine girmiş ve benim gözümde büyümüş bir insandır.
