geminin bir köşesinde Necmeddin, uluç ali'ye apaydın denizi göstererek "işte oğlum, bunun için araplar bu denize bahri sefid, yani türkçede akdeniz dediler." dedi.
türkiye'nin avrupa arzusu ve adaylığına karşı daha kaygı verici bir gelişme de atlantik'in öteki ucundan gelen kınamanın özü ve tonu idi. tam türkiye ''üyeliğe'' doğru uzun ve güçlü bir yola başlamayı ümit ederken, bazı eski dostlar tehlike çanlarını çalmaya başladılar. abd'de liberal basın türkiye'yi her zaman topuğundan vurmuştur.
-sizi it dölleri sizi! korkak freston sizi göndereceğine, cesareti varsa kendisi gelip benimle kozunu paylaşsın. Tez, şu ipleri çözün! yoksa, hepinizi ananızdan doğduğunuza pişman ederim.
( Don kişot)
"Sürekli bir önemsenmeme korkusu eşitlerinden kaçmasına, astları söz konusu olunca da rütbesi konusunda tedirgin olmasına yol açıyordu."
Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley.
merhametli bir ses tonu ve belirgin bir anlayışlılık ifadesiyle. ' peki ama yavrucuğum, elden ne gelir ki?' dedi babası. kız kardeşi, ağlamaya başlamadan önceki kendinden eminliğinin yerini alan ve ağladığı sırada onu ele geçiren çaresizlik duygusunun bir işareti olarak, sadece omuz silkti.
'bari bizi anlayabilseydi' dedi babası biraz da soru sorarcasına. kız kardeşi gözyaşları arasında, böyle bir şeyin söz konusu bile olmayacağını belirten hızlı bir el işareti yaptı.
Yine de son anda bir duygusallik yapip ona kiyamayabilirdim, burincisi sahiden cok guzeldi, etrafina yarali bir kurt gibi bakiuordu, tipki bortecine. Emrah serbes-erken kaybedenler