o sessiz ve ulaşılmaz adama bir keresinde şişmiş eklemlerinin acıyıp acımadığını sorduğunu hatırlıyordu, babası ardından gelebilecek soruların önünü kesecek bir tonla ''yaşlılık işte.. yapacak bir şey yok'' diye yanıtlamıştı.
o sıralar dine olan ilgim nedeniyle çeşitli inançlara mensup inananlarla
-katolikler,protestanlar,raskolnikler, molokanlar ve
diğerleriyle - temasım oluyordu.
Marksizm'i yıkmak için, Marksizm'e, büyük feodal işletmeden büyük kapitalist işletmeye aralıksız ve doğrudan doğruya geçilir şeklinde basit ve karikatür haline getirilmiş bir görüş yüklüyorsunuz!
derken küçük araba, yüksek volümlü bir arabesk müzik konserine dönüşüverdi. kıvrak kemanlar inliyor, darbuka ve tef yanık arap kavallarina eşlik ediyor ve insanın sinir uçlarına baskı yapan ısrarcı bir müzik, profesör'de dinginlik ve huzur namına ne kalmışsa alıp götürüyordu. dünyada hiçbir normal insanın böyle bir müzikten zevk alamayacağını düşündü. çünkü bu müzik türünde bir uyum aranmıyor, güzel tınılar yerine dinleyenin kulağına tornavida sokar gibi tiz bir sesle avaz avaz bağırılıyordu.