5 sene olmuş. şu gün şu saatte tam 5 sene olmuş. keşke seni bırakmasaydım o gece melis. lan insan 16 yaşında ölür mü allahsız? neden bana sensiz yaşayacak bu kadar sene bıraktın? o meret uğruna öldün. ne kadar ağlasam da atamayacağım bir düğüm var boğazımda. hiç duygusal şeyler de yazamam. yeni aldığın samsung telefonun kamerasıyla yatarken çektiğimiz video var, izleyip duruyorum. kim der o videoyu çektikten 1 gün sonra öleceksin? hayat çok garip, allahım bu üzüntüleri nasıl ödeyeceksin?
Ben seni geri istiyorum kardesim,
o gün seni nasil ugurladiysam, simdi öyle geri istiyorum.
Cocuklugum, gencligim, yaptiklarim, yapacaklarim nasil yarim kaldiysa,
iste simdi diger yarisini istiyorum.
ilk sigarami seninle icecektim ulan,
ilk sarhoslugumda yüzümü sen yikayacaktin,
ilk kiz arkadasimi önce seninle tanistiracaktim.
Seninle ne aptalliklar yapacaktik, ne günahlar isleyecektik. Sensiz günahlarin bile tadi yok.
Simdi cok sey mi istiyorum? Bir daha olmayacagini bilsem de, biraktigimiz yerden devam edelim istiyorum. Nasil yarim kaldiysam, simdi tamamlanmak istiyorum.
Isyan en büyük günahsa eger, en büyük günahim sen ol dostum...
mavi önlüklü zamandan beri para biriktirirdi, motorsiklet almak için. ayrı kalmıştık, ben bursaya taşındım, o bandırmaya gitti. sonra haber geldi arkadaşlardan, "mehmetcan öldü" dediler. ana avrat küfür ettim, ölümle şaka olmaz dedim, inanmadım. telefonla aradılar, salya sümük haber verdi sözüne güvendiğim yakın bir arkadaşım, "nasıl oldu" dedim, motorsiklet kazası dediler. 2 arkadaş bayır aşağı hız denemesi, aniden çıkan viraj, motordan devrilme, kafayı kaldırıma çarpma, en yakın arkadaşımın anında vefat etmesi ve diğerinin yatalak kalması...
Eh be kardeşim bok mu vardı motorsiklette demişimdir hep. tek çocuktun bir de.( vefattan yıllar sonra bir oğulları daha olmuş diye duydum )
görüşememiştik uzun zamandır, o zamanlarda kameralı telefon falan yok elimizde tek resmimiz okulda çekildiğimiz toplu resim.
bir de kıraç kan ve gül'ü çok severdi o şarkıyı ne zaman duysam içim yanar...
ayrıca ergenlik zamanında bulvar gazetesinden porno alıp izlemiştik ilk porno izleyişimizdi...
ah beee bok mu vardı da düştün motor sevdasına....
acısı kolay kolay atlatılamıyacak olaydır. üstünden yıllar bile geçse acısı ilk günkü tazeliğini koruyacak bir acıdır. her hatırlandığında ağlamaktan gözleri kurutabilecek olaydır. bugüne kadar başıma gelmedi ama gelirse benim intiharıma yada ömür boyu pesimist durumda kalmama sebep vereceği kesin *
yaşadığım olaydır. hiç kimsenin başına gelmesini istemediğim olaydır aynı zamanda. o olaydan sonra her şey, herkes boş gelir insana. artık karşındakilere daha bir sert davranmaya başlarsın. senin yanında sessizce konuşur insanlar sanki sen onları duymuyormuşsun gibi ama aslında önemli değildir onların dedikleri senin için. yalnızsındır artık! güldüğünde bir sinir kaplar içini sinirlenirsin kendine. eskisinden daha az gülersin ama daha çabuk sinirlenirsin insanlara. bu böyle sürüp gidecektir ama sen alışmak zorundasındır. hayatın yarım kalmıştır ama olsundur onunla yaşadığın yıllar yetmiştir sana.
yalnız kalmak o kadar fazla yalnızlıktır ki bu kalabalıkta yer edinmeye kalkışır insan ama hiçbir kalabalık tek bir arkadaşın ''dostun'' yerini dolduramaz.
düşünmesi bile korkunç olan hadise. yakın arkadaş dediğin senin bir organın olmuştur artık. senin her bir bokunu bilen senin de onunkileri bildiğin, aynı evde yaşamasan bile hayatını paylaştığın kişidir. öyle bir kişinin yok olması evlerden ırak. allah korusun. allah onunla sınamasın kimseyi.
mesela şu sol yarının eksilmesi gibidir... kalbin, miden ve bir çok yerinin hissizleşmesi... gülememek, ağlayamamak ve hatta çığlık atmak isteyip de sessiz kalmaktır... kabullenememektir hiçbir şekilde yokluğunu... yani yaşıyorken ölmektir en çok da..
"evet onu siz öldürdünüz. hepiniz katilsiniz!" diye bağırdım arsızca arkadaşlarıma.
mahvetmişlerdi onu. ruh sağlığını çökertmişlerdi. intihar ettiğinde devrik bir sandalye, urgan ve bilinmezlikleri bıraktı gerisinde. bitti hümanizm. her şey bitti!
hümanist olmamam gerektiğini işte o an öğrendim bende. eğer birini incitmezsen biri seni çoktan incitmiş oluyordu. tepkisiz kalmak olaylar karşısında yetersiz olmaktı. sevgi hiç bir şeyi çözmüyordu.
ölümünden yıllar geçmesine rağmen hala ne zaman komik bir şey olsa ona anlatmak istersin,
telefon rehberinden ismini hala silemezsin,
arada içindeki dökersin bir maila uzun uzun anlatırsın ve o mailın sana failure olarak geri döneceğini bile bile gönderirsin dostuna,
birlikte yaşadığın anılar gelir aklına biri bir şey söyler çok anlamsızdır belki ama gözlerin dolar çünkü o konuda vardır bir hatıran,
hiç bir doğum günü güzel gelmez artık sana çünkü o doğum günü gecesinde veda etmiştir sana,
yıllar geçse de gidemezsin mezarlığına, çünkü hiç inanmazsın burada olmadığına,
sanki o hala buradadır, ama başka şehirdedir.
göreceksindir kısa bir süre sonra, bir telefon uzağındaymışçasına...
öyle avutursun kendini,
belki beynini inandırırsın gittiğine, ama kalbini asla inandıramazsın.
senin için hala o ordadır,
baş köşede,
en güzel yerindedir.
birken yarım kalırsın, toprağa gömdüğün başkası değildir, üzerine toprak atılan sensindir, kolun kopmuş gibi hissedersin ama kopan şey kolun değildir, göğüs kafesinin içindeki bir şeydir seni terk eden.
gerçekliği anlayamazsın başta sanki yarın arayıp sesini duyacakmışsın gibi gelir önce. olmaz.
sonra göğsündeki boşluğun asla dolmayacağını anlarsın, diğer şeyleri anladığın gibi. devam edersin onun sevgiye dönüştüğünü bilerek, gülümsersin, eğlenirsin. o kadar çok eğlenirsin ki diğerlerine anlatmak, açıklamak zorunda olmadan "deli" derler. oysa sen tek kişilik yaşamıyorsundur artık. sözler vardır özlediğin gözlere verdiğin.