en yakın arkadaşın evlenmesi

entry111 galeri1
    84.
  1. şahit olunmazsa trip atılması gereken durumdur.

    en yakın arkadaş yani tabi şahit yapması lazım aksi halde düğüne ya da nikaha gitmek aptallıktır.
    4 ...
  2. 83.
  3. bir hafta sonra gerçekleşecek kız isteme olayıyla başıma gelecek olandır.

    eğer evliliğe uzaksanız arkadaşınızın yolladığı ilginç şekilli söz pastasına "ay ne güzel!" demek yerine "bunu nasıl kesicez?" demenize neden olan durumdur.

    söz tepsisi tutma sebebim olacaktır ayrıca. nays.
    3 ...
  4. 82.
  5. düğününe gitmeyeceğim için kızacak olan arkadaştır. hem düğünü hem de kalabalığı sevmem aklı varsa çağırmaz zaten.
    0 ...
  6. 81.
  7. Zaten gereksiz bir kurum olan evliliğe gereksiz bir şahitlik etme durumudur.
    1 ...
  8. 80.
  9. zaten evleneceği kişiyi bulduğunda 'en' i kalmamıştır, üzgünüm ama artık tamlamadan 'yakın' ı da çıkarmak zorunda kalacaksın.
    2 ...
  10. 79.
  11. 78.
  12. seneye yaşayacağım durum. bir alt levelini de iki hafta sonra yaşayacağım. takimdi takiydi kildi yundu derken masraf 1.5-2 bin lirayı bulacak amk. takida sevgimi mi taksam ne yapsam..
    0 ...
  13. 77.
  14. Benim de başıma gelmiş olay.
    Bin kere söyledim, bak o kadınla evlenme vs dedim dinletemedim. Aramızı bozuyorsun, yok mutluluğumuzu istemiyorsun dedi. Şimdi çok pişman. Bir kere de dinlese olmaz zaten...
    3 ...
  15. 76.
  16. hayırlısıyla bi görsek de mutluluk Paylaşsak azıcık. güzel güzel hediyeler alsak mutlu etmeye çalışsak. kaynanayı görümceyi eltiyi falan çekiştirsek...
    1 ...
  17. 75.
  18. akillara 97 yapimi eski julia roberts filmini getirir. izlenilesi hos bir filmdi o yillarda.

    http://www.beyazperde.com/filmler/film-10439/
    0 ...
  19. 74.
  20. çılgınlıkların sonuna gelinmiştir..
    0 ...
  21. 73.
  22. en son 20 sene önce yaşadığım olay .nasipse sıra çocuklara geldi . oğlanı ikna edemiyorum okul bitince evlenecek .3 sene ben seni bakarım sonra sen beni bakarsın diyorum ikna edemedim . şerefsizler tıbbı 7 sene yaptılar .bitmede bitmiyor .
    0 ...
  23. 72.
  24. 4 yıl önce, en yakın arkadaşım evlenme kararı aldı.
    istanbuldan uzaklaşmış, memlekete dönmüş, işe girip güzelce hayatını oturtup evleneceğim dediği kızı bulmuştu.

    yakın, hatta dost gördüğünüz insanın başka şehire gitmesi, uzaklaşması iletişim problemleri demek. belki her gün değil de 2 günde bir muhakkak sohbet ettiğiniz adam gidiyor.
    anlatılacak şeyler birikiyor.
    yanında olup elinizi omzuna koyacağınız adam gidiyor.
    az çok bilen bilir, duygusallı entry uzatmanın anlamı yok.

    en son 1 sene önce haber aldım. evliliği yalan olmuş, bir tatil beldesinde babasının ve biraz da kendi birikimiyle evdi, arabaydı alıp kadından kadına koşan bi adam olup çıkmıştı.

    daha da konuşamadım, ulaşamadım, yanında olamadım, elimi omzuna koyamadım, teselli veremedim.
    boktan bi hale dönüşebilen/dönüştürebilen durum.
    1 ...
  25. 71.
  26. En yakın 2-3 hatta 4-5 arkadasın evlenmesi durumunu yaşamiş biri olarak , gerçekten ağır travma , bi hava alalım çay içelim desem, çay içmeye adam yok.
    0 ...
  27. 70.
  28. 69.
  29. iki tanesi nişanlandı, insan bi garip hissediyo duygusala baglattılar resmen.
    Mutlu olsunlar, yakın olmayanlarım da olsun.

    En yakını hala duruyo ama hadi bakalım.
    3 ...
  30. 68.
  31. Kisa sure once yasadigim durumdur, arkadasin dugunune gittim, arkadasa para geline altin taktim. Ama hic mutlu degildim, icimi bi huzun kapladi. Daha universite 3.sinifa gectin lan, niye evleniyorsun olum. Neyse dugun boyunca yalandan guldum, halay cektim, iyi dileklerde bulundum. Sanirim bende evlenmek istiyordum.
    1 ...
  32. 67.
  33. Değişik bir duygudur.

    17 yıllık çocukluk arkadaşım bugün evleniyor. 3 tane ayva aldım matkapla ince delikler açarak kalın sağlam iple birleştirdim akşama boynuna asıcam ibnenin. Gb
    1 ...
  34. 66.
  35. Bu olayı en iyi anlatan şey (bkz: how i met your mother) dizisinin 1. sezonudur.
    0 ...
  36. 65.
  37. düğüne annenizle gittiyseniz gece boyu maruz kalacağınız bakışların tek bir anlamı olur : '' bak sen okadar okudun,bu da okudu ama kariyer de yaptı çocuk da..okadar dedim dedim dinlemedin.''
    1 ...
  38. 64.
  39. 1 ay önce tanıştığın bir adamla 20 gün sonra evleniyorsun. endişeleniyorum senin için ama o kadar mutlusun ki şu an o kadar çok hak ediyorsun ki bu mutluluğu yaşadığın onca şeyden sonra. kıyamıyorum sana. düğün günü ağlayacağım dedim ama ağlama sakın dedin o gün benim doğumum dedin.

    şimdi sen gideceksin o evden. beraber içtiğimiz, ağladığımız, makyaj yaptığımız,dans ettiğimiz odandan. seninleyken kimseyle hissetmediğim kadar güvende hissederdim. sarıp sarmalardın beni. özgürdük seninle. aklımıza eseni yapardık. severdik deli dolu. sevgilerimizi anlatırdık, acılarımızı.

    dünyanın en güzel kısa saçlı kadınısın benim için. ben hep seninleyim.
    0 ...
  40. 63.
  41. şu an bu yazıyı kuaförden çıkmış tipik türk kızı edasıyla yazıyorum. saçlarım bozulmasın diye boyun fıtığı olmamın yanı sıra, suratımda taşıyamadığım kadar fazla makyaj olması da canımı sıkmıyor değil. bir de takma kirpik mevzusu var ki ilk ve son deneyimim oldu. neyse konu bu değil.

    henüz idrakine varamadım büyümüş olduğumuzun. muhtemelen o evlenene dek de farkına varamayacağım. ilk adım diye adlandırılan söz merasiminin hazırlıkları bunlar. hoş sadece ben değil, o da farkında değil ne yaptığının. kuafördeyken ara ara gözüm takıldı ya da bilerek izledim onu bilemiyorum. alık alık bakıyordu etrafına ve hiçbir zaman sahip olmadığı kapris huyuna bugün bile sahip değildi. aksine sanki gelin olan o değilmiş gibi ha bire çevresiyle ilgileniyordu. ben suratımdaki 3 kilo makyaja dehşet içinde bakarken, benimle ilgileniyor kuaföre komutlar veriyordu.

    -bu böyle olmadı. arkadaşımın istediği tam olarak bu değildi. şuradan ayırsanız daha iyi olacak. yok öyle değil şöyle. beğendin mi? beğenmediysen değiştirelim. bekleriz vaktimiz var daha.

    bunları benim söylemem gerekirdi zira gelin olan oydu. ancak fıtratında vardı ilgilenmek, yardımcı olmak. aksini yapamıyordu "gelin" dahi olsa...

    berbat bir gece geçirmiş ona anlatmamıştım. sevgiliden ayrıldım mı ayrılmaya mı karar verdim tam bilemiyorum şimdi. karışık her şey. bulanık ya da. anlatmadım ama o anladı. anlatmak zorunda kaldım ben de. o koşturmacanın arasında benimle ilgilenip dinlemek için ekstra çaba harcadı. dedim ya fıtratı...

    tam 21 yıl öncesinde tanıdım onu. ikimiz de mavi önlüklerin içinde kaybolmuş "la şimci bizi kim sikecek olummm" diye ürkek bakışlar fırlatırken okulda. 21 yıl sonra aynı bakışlara sahiptik bugün konumumuz farklı olsa da. ağlamayacağım lan niye ağlayayım ki. en azından bugün tutmam gerek kendimi. hem evlense de biz yine kopmayız değil mi?

    hayatımda çok az insanın kalbinin temizliğinden emin oldum. çok az insana tereddütsüz "iyi" sıfatını layık gördüm. değişmez, değişmeyiz değil mi?

    birbirimizin yüzüne bakıp söyleyemediğimiz o kadar çok şey var ki geçmişte kalan. o kadar çok çaba harcadık ki ayağa kalkabilmek için. birimiz sendelese diğeri dik durdu ki, aynı anda çökmeyelim. çökersek kaldıracak üçüncü bir kişi olmayacaktı zira. ben çok fazla dua etmem, kibirden midir utancımdan mı bilmem. ancak bugün saçımdaki o koca aletlerle savaşırken dua ettim en içten halimle. allah en az 21 yıl daha ayırmasın bizi. sendelersem tutarsın sen beni...
    3 ...
  42. 62.
  43. - darısı başına kanka..
    + sağol sağol. inş.
    1 ...
  44. 61.
  45. hem üzüntüden hem mutluluktan ağlanılacak olaydır.
    0 ...
  46. 60.
  47. telefonu açtığımda heyecandan ahizeden içeri girecekmiş gibiydi. "dur lan noluyo" dememe kalmadan "evleniyorum oğluuuumm" diye bağırdı. heh, yarrağı yedik! birimizi daha, bir kadının kafasını sime batırıp, kenarından tuttuğu kabarık gelinliğiyle pistte dans etme planlarına kurban vereceğiz.

    yüzyılın en istekli damadı olacak olan hüseyin'di. üniversiteden bu yana birlikte olduğu ayfer'le nihayet evlenme kararı almışlardı. aslına bakılırsa onlar çıkmaya başladıktan 4 ay sonra hüseyin "evleceğiz olm biz ciddi düşünüyoruz" demeye başlamıştı. ama bunu evvela hüseyin'in ayran gönüllülüğüne versem de, sonraları ilişkinin istikrarı, hüseyin'in niyetini açıkça göstermişti.

    hüseyin ve ayfer birbirine çok benzer karakterdiler. ve zaman geçtikçe tipleri bile benzeşerek, birbirlerinin aynısı olup çıktılar. ayfer, hüseyin'in biraz kısa boylusu ve kıvırcık saçlısı, öyle düşünün. ikisi de hayatlarında fazla birliktelik yaşamamış ve hatta diğer ilişkilerinde de belirli bir istikrarı yakalamış kişilerdi.

    -bu hafta sonu annemleri tanıştıracağız
    +peki ya babalar?
    -abi onlar daha sonra. şimdilik annem gitsin bi tanışsın, söz için ne düşünüyorlar öğrensin diyorum
    +e iyi madem

    1 hafta sonra...

    annemin yatağımın yerini değiştirirken kırdığı baza başlığıyla cebelleştiğim anda telefon çaldı. telefondaki ağlamaklı sesin sahibi hüseyindi:

    -abi nerdesin
    +evdeyim... noldu lan?
    -abi sen hazırlan, ben almaya geliyorum seni... can'ı da sen arasana, o da hazır olsun
    +tamam da oğlum nereye gidiyoruz, noluyo lan?
    -ya gelince anlatırım, bir şeyi de uzatma amınakoyim!
    +haydaaa!

    içi yarıya kadar su dolu karton bardakların küllük niyetine kullanıldığı, sonradan şarap evine dönüştürülmüş, eski bir istanbul evindeyim. içkiler söylenmiş, herkes olanca gerginlikle neler döndüğünün masaya yatırılmasını bekliyor. "noldu lan anlat" diyeceğim, ama bir önceki telefon görüşmesinde terslenmiş bir adamın gururuna sahip olduğum için, diğerlerinden bekliyorum ilk ateşi. ve ilk ateş ondan geldi: oğlum sakın ha evlenmeyin!

    önce, daha evlenmeden bize evlenmeyin nasihatını veren hüseyin'e, sonra tabağın köşesindeki mayoneze patates daldırıp çıkarmaktan büyük keyif alıyor gibi görünen can'a anlamsızca baktım.

    -abi bu haftasonu annemi ayfer'in annesiyle tanıştırmaya götürdüm
    +eee biliyorum
    -annem ayfer'in ailesini beğenmedi
    +nasıl lan, niye ki?
    -ayfer'in annesi gelenek göreneklerinden dem vurmuş. ayfer'in geçtiğimiz yaz evlenen amca kızının sözlenme merasiminde, erkek tarafının taktıklarını falan anlatmış. anneme göre, ayfer'in ailesi açgözlü ve soyguncuymuş.

    hüseyin'in annesi nurdan teyze'yi tanırım; dominant bir kadındır. o'nun onayı olmadan, o evde televizyonun ekranına yapışan toz zerresi bile yer değiştirmez. her ne kadar despot bir görüntüsü varsa da, nurdan teyze'yi severim. nurdan teyze bu olaya muhalif bir tavır sergilemişse, o ilişki için tehlike çanları çalmaya başlamıştır demektir. "nasıl lan, ne istiyorlarmış ki?" diye sormamla birlikte, hüseyin ağzındaki adana burmalarını masaya tek tek çıkardı. masaya akan ziynetten etkilenen ben; "oha lan, o fiyata kate hudson gelir!" dedim. hüseyin; "ya ne diyosun amına koyim" der gibi baktı. "hiiiç öyle bir an coştum" der gibi bakarak, onun içindeki zehiri masaya kusmasına şahitlik etmeye devam ettim.

    hüseyin'i anlıyordum, ama nurdan teyze'yi daha iyi anlıyordum. çünkü nurdan teyze de istenenleri duyunca, ayfer'in önce ince ayak bileklerine, sonra boynundaki et benine odaklanmıştır. ve eminim ki kate hudson, gelenekçi bir ailenin kızı ayfer'den daha ideal bir yatırım aracı olacaktır.

    +eee ayfer ne diyor?
    -o da trip atıp duruyor
    +o niye?
    -annem güya ayfer'in ayak bileklerine manidar manidar bakmış
    +yapma yaa, tuhaf tabi...
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük