Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın!
Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla!
Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünlerde!
Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum!
Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda!
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında!
Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor!
ben oysa
herkes gibi
herkesin ortasında
burada, bu istasyonda, bu siyah
paltolu casusun eşliğinde
en okunaklı çehremle bekliyorum
oyundan çıkmıyorum
korkuyorum sıram geçer
biletim yanar diye
önümde bir yığın açalya
bir sürü çarkıfelek
gergin çenekli cesetleriyle
önümde binlerce çiçek
korkuyorum sıra sende
sen de başla ve bitir diyecek.
Yo, hayır
yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
söyleyin
aynada iskeletini
görmeye kadar varan kaç
kaç kişi var şunun şurasında?
Bana yar olmayan karının izzeti itibarını sikeyim...
Yansın karıların alayı, su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim...
Düşmüşüz bir orospunun belasına, koymadık diye taaaa amının ortasına...
Kader böyle yazmış hatırasına ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim!..
Kerem dağları deler bir amcık uğruna, aslı gitsinde ona buna vurdura...
Değer mi ? bir amcık için bütün bunlara, her taraf amcık dolu mala iyi vurana.
Fuzuli bir am peşine düştün gurbete, am serindir am derindir şifa verir millete,
Ye kebabı iç şarabı vur karpuz göte, bu gidişle yarrrrrrrrrrrrağımı gidersin cennete...
Bana artık büyü diyorlar Füsun
Artık büyüyüm, bilmiyorlar.
Ülkemin yürüyen caddelerinde acılarımızın kaynağını araştırıyorum
Kelimeler dişliyor kollarımı
Diş izlerinden bir saatle takip ediyorum zamanı
isminden ismimle doğduğuma inanıyorum Füsun
Bu inanç hiç bitmiyor
Bazı yarım işleri artık tamamlıyorum.
Bazı yarım şiirleri…
Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
yari ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine
Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka
sana gül bahçesini kim açar benden başka?
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Sesleri liman sislerinde boğulur.
Gemiler yorgun ve uykuludur.
Sabahtır, saat beş buçuktur,
sen kollarımın arasındasın.
Bu senin gözlerin gibisi yoktur.
...
Emperyal otelinde 3 gece kaldık
sonrasına paramız yetmiyordu
gözlerin aklımdan gitmiyordu.
...
Ben hiç böylesini görmedim.
Vurdun, kanıma girdin, itirazım var.
En sevdiğim şiir çok büyük bir iddia ama tur şiirinin yeri ayrıdır. bu kadar güzel bir şiirin sadece bir bölümünü koymak ayıp olur diye hepsini yapıştırıyorum.
Görmüyorsan yürek yangınımı
Sinaya git
Musa şahit
Tur'a sor
Tecellisi aşkın ne imiş gör
Nedir sevda?
Ne süveyda?
Nur'a sor
Öptüğüm ölümümdü gözlerinde
Azrail'e
israfil'e
Sur'a sor
Yeter kanıt değilse şayet sana
Mahşeri bekle
Bir melekle,
Huzur'a sor
(Ahmet TEZCAN)
öyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum