lise sona kadar bu kişiydim, üniversitemdeki 2. yılımda calculus adlı belayı alıp kaldıktan sonra saf değiştirdim, kendimi okumaya verdim, kelime haznem genişledikçe daha da pis sövdüm, hocama sövdüm, thomas' calculus adlı kitapta emeği geçen her bireye sövdüm, sövüyorum da hala. eski sevgililerimden bazıları gibiydi yani matematik, tatlı beraberliğimizdeki hatalarından dolayı sövmekten kendimi alamıyorum. benim de hatalarım olmuştur elbet, ama bu kadar ağır olmamalıydı matematik, sayılar bu kadar dallanıp budaklanmamalıydı. sevgili gibi tripler yaptın bana, şaklabanlıklar bekledin, kısa yoldan çözümlere karşıydın. illa senin dediğin yoldan olacaktı her şey, nazlı bir yar gibisin matematik. siktir git çık hayatımdan artık, siktir git.
sanırım benden bahsediyoruz. en sevdiğim ders istisnasız matematik oldu. geometriyi ise canım sıkıldığında bulmaca niyetine çözerdim. sanırım genlerden olsa gerek. baba da matematik öğretmeni. düşündüm de benim bütün derslerim iyiydi. asosyal olmamı bekleyen ailemde şaşkın bu duruma. ev nedir bilmeyen ayık kafayla gezmeyen bir insan nasıl dersleri sevebilir bilmiyorum ama sanırım genler. teşekkürler babacık.
sözelcidir. şöyle ki matematik derslerinde tarih çözer. geyik yapılan ders matematiktir. çözeceği en zor konu köklü sayılardır. tarihi ,edebiyatı yapayım; üç beş matematik yeter diye düşünürken bir hobi haline gelmiştir matematik.
bir gün mühendis olması muhtemeldir. tabi bu öğrenci srf matematiği seviyor diye bu mühendislik fakültesine girerse ilerleyen yıllarda " ulan sözelci olsaydım da iletişim okusaydım" diyebilir. uyarmadı demeyin.
erkekse zekidir, mühendis olur, kızların aradığının zeka olduğunu bilir, onları elde eder, bir baltaya sap olamamış beceriksiz kopuk tayfa tarafından da "inek", "abazan" ve benzeri tabirlere maruz kalır. kucağına alır o güruhu. sever, okşar.
Matematiktan sonra anlayamadığım ikinci olgudur. bir de bunlar sayısal bulmacalarla eğlenir, matematiksel hatalar eşliğinde gülüşürler. Bir kibrit çöpünü kırmadan 30 ev nasıl oluştururum, diye düşünen adamlardır. Ben hiçbir şey anlamaz halde, sessizce sınıfta otururken, bir sıralarında bir tahtada vuku bulan, elleri sürekli havada, koşturup, garip sesler çıkaran insanlardır. Onlar bilenlerdir, diğerlerine seçme seçeneği bile sunulmamışken kırmızı hapı yutmuş olanlardır.