hastalıktan ölmektir. bu hastalıkların en kötüsü içinse; (bkz: cüzzam) zira bu hastalığa yakalanan insanın öteki tarafa günahsız gideceği bile rivayet edilmektedir. çünkü günahlarının bedelini bu dünyada fazlasıyla ödemi$tir.
doktor bir arkadaşın deyimine göre en kötü ölüm yanmanın aksine boğulmakmış;yanma sırasında birkaç saniyeden sonra tüm sinir uçları öldüğü için acıyı hissetmezmişiz,lakin boğulma esnasında vücut son ana kadar herşeyi hissettirirmiş bize.
birçoğunun aklına boğularak ölmek bu çeşitlerden biri gibi gelse de, çoğu araştırmaya göre öyle değildir. akciğerlerin suyla dolmaya başladığı anlar biraz, hatta epeyi bir acı verici olsa da tüm oksijen dolaşımını tamamiyle kaybedene ve beynin oksijensiz kalışına kadar deyim yerindeyse uçma evresi yaşanmaktadır.
bissürü bissürü nedenleri de vardı bunun da unuttum.
şerefsiz, haysiyetsiz, kişiliksiz, kimliksiz, aidiyet duygusu olmadan, hiçbirşeyin ve hiçkimsenin sorumluluğunu taşımadan, hissizce yaşayıp, kimseye ve hiçbir değere sevdalanmadan, yüreği aşkla çarpmadan, özünü yaşamadığından, hiçkimsenin özünde yaşayamadan ölmek.
bu tür bir ölüm, yaşamın anlamı ve derinliği olmadığından, tam bir dipsiz kuyu, sonsuz bir acı olsa gerek.