en güzel şiirler

entry260 galeri1
    60.
  1. Bu günlerde herkes gitmek istiyor
    Küçük bir sahil kasabasina
    Bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...

    Hayatindan memnun olan yok.
    Kiminle konussam ayni sey...
    Herseyi, herkesi birakip gitme istegi.

    Öyle "yanina almak istedigi üç sey" falan yok.
    Bir kendisi
    Bu yeter zaten.
    Herseyi, herkesi götürdün demektir..
    Keske kendini birakip gidebilse insan.
    Ama olmuyor.

    Hani kendimizden raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
    Yani herseyi yüzüstü birakmak göze alinmiyor.

    Böyle gidiyoruz iste.
    Bir yanimiz "kalk gidelim",
    öbür yanimiz "otur" diyor.

    "Otur" diyen kazaniyor.
    O yan kalabalik zira...
    is, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
    Güvende olma dugusu...
    En kötüsü aliskanlik
    Aliskanligin verdigi rahatlik,
    Monotonlugun dogurdugu bikkinligi yeniyor.
    Kaliyoruz...
    Kus olup uçmak isterken, agaç olup kök saliyoruz.

    Evlenmeler...
    Bir çocuk daha dogurmalar...
    Borçlara girmeler...
    isi büyütmeler...
    Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.

    Misal ben...
    Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum.
    Degil busehirden gitmek,
    iki sokak öteye tasinamiyorum.
    Alip götürsem gelmez ki...
    Bütün sokagim köpegim oldugunun farkinda
    Herkes onu o herkesi seviyor.
    Hangi birimizle gitsin?

    "Sirtinda yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardir;
    Evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin
    Kendi imalatimiz küfeler.

    Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.
    Ölüm var zira.
    Ölüme inat tutunmak lazim.

    Barik ufak kaçislar yapabilsek.
    Var tabi yapanlar, ama az
    Sadece kaymak tabakasi
    Hepmiz kaçabilsek...
    Bütçe, zama, keyif... Denk olsa.
    Gün içinde mesela...
    Küçücük gitmeler yapabilsek.

    Ne mümkün
    Sabah 9, aksam 18
    Sonra baska mecburiyetler
    Sikisip kaldik.
    Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli
    Bu kadar agir olmamali.

    Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
    Bir ömür karsiligi, bir ömür yani.
    Ne saçma...
    Bahar midir bizi bu hale getiren?
    Galiba.

    Ben her bahar asik olmam ama
    Her bahar gitmek isterim.
    Gittigim olmadi hiç.
    Ama olsun... istemek de güzel.

    can yücel
    2 ...
  2. 59.
  3. gece bitkilerinden korkuyorum,
    hayır geceleri bitkilerden!
    gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
    bana açtığın her telefon.

    iki kalp arasındaki en kısa yol:
    birbirine uzanmış ve zaman zaman
    ancak parmak uçlarıyla değebilen
    iki kol.

    an ki fiskiyesi sonsuzluğun
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    Cemal Süreya
    1 ...
  4. 58.
  5. neyzen tevfik dir:

    ne ararsin Allah ile aramda!
    sen kimsin ki orucumu sorarsin?
    hakikaten gozun yoksa haramda,
    basi aciga niye turban sorarsin!

    raki, sarap iciyorsam sana ne.
    yoksa sana bir zararim, icerim.
    ikimiz de gelsek kildan kopruye
    ben durustsem sarhosken de gecerim.

    esir iken mumkun mudur ibadet?
    yatip kalkip ataturk e dua et.
    senin gibi durzulerin yuzunden,
    dininden de soguyacak bu millet.

    isgaldeki hali sakin unutma,
    ataturk e dil uzatma sebepsiz.
    sen anandan yine cikardin amma,
    baban kimdi bilemezdin serefsiz...
    2 ...
  6. 57.
  7. Aysel Git Başımdan
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim
    Ölümüm birden olacak seziyorum.
    Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
    Aysel git başımdan istemiyorum.

    Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
    Dağıtır gecelerim sarışınlığını
    Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
    hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Benim icin kirletme aydınlığını,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    Islığımı denesen hemen düşürürsün,
    gözlerim hızlandırır tenhalığını
    Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
    Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
    ya korku biriktirmek yetisini.
    Acılarım iyice bol gelir sana,
    sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
    Ümitsizliğimi olsun anlasana
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.

    Sevindiğim anda sen üzülürsün.
    Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
    uzak yalnızlık limanlarına.
    Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
    Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
    Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
    Sakın başka bir şey getirme aklına.
    Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
    ölümüm birden olacak seziyorum,
    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim.
    Aysel git başımdan seni seviyorum...
    `
    ATiLLA iLHAN`
    4 ...
  8. 56.
  9. Mesut sanmak için kendimi
    Ne kağıt isterim,ne kalem
    Parmaklarımda sigaram
    Dalar giderim mavisinden içeri
    Karşımda duran resmin..

    Giderim deniz çeker
    Deniz çeker,dünya tutar
    içkiye benzer birşey mi var
    Birşey mi var ki havada
    Deli eder insanı,sarhoş eder?

    Bilirim,yalan,hepsi yalan
    Taka olduğum,tekne olduğum yalan
    Suların kaburgalarımdaki serinliği
    iskotada uğuldayan rüzgar
    Haftalarca dinmeyen motor sesi
    Yalan....

    Ama gene de
    Gene de güzel günler geçirebilirim
    Geçirebilirim bu mavilikte
    Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
    Ağacın gökyüzüne vuran aksinden
    Her sabah erikleri saran buğudan
    Buğudan, sisten,ışıktan,kokudan...

    Ne kağıt yeter ne kalem
    Mesut sanmam için kendimi
    Bunların hepsi...hepsi fasafiso
    Ne takayım, ne tekneyim
    Öyle bir yerde olmalıyım
    Öyle bir yerde olmalıyım ki
    Ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
    insan gibi...

    orhan veli'nin bu şiirini bir de müşfik kenter'den dinlemek lazımdır.
    2 ...
  10. 55.
  11. Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
    Dünyanın en güzel sesinden
    En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
    Fakat artık ümit yetmiyor bana,
    Ben artık şarkı dinlemek değil,
    Şarkı söylemek istiyorum.

    Nazım Hikmet 'in güzel şiirlerinden sadece bir tanesidir. Etkileyicidir, büyüleyicidir. sevgiyi bilen her kalbin kendinden birşeyler bulacağını düşündüğüm bir şiirdir. (...)
    1 ...
  12. 54.
  13. Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
    Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları...
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    "O benim." diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden,
    Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
    Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın.
    Ucundan tutarak...

    CAN YÜCEL
    2 ...
  14. 53.
  15. üç beş güzel söze kapılma
    denize açıl
    açıklarda yüz
    vur kulaçlarını suya
    döv köpükleri
    topuklarınla uzat kendini ileri
    bırak denizin tuzu
    yaksın gözünü
    su seni sarsın
    sen baharsın
    gemiyle yarışan martı
    ve yunus gibi
    al başını git
    karardıkça derindeki sular

    bırak uzakta kalan karayı
    tat esrikliğini suyun
    dön yönünü uçsuz bucaksız ufka
    bırak kıyıda ağaçlar küçülsün küçülsün
    martılar kanatlarıyla yol göstersin
    ses kalmasın sudan başka
    sen denizsin
    bırak sevişsin
    küçük bedenin
    sen ve martılar
    ve bir de kocaman salkım saçaklarıyla
    deniz analarından başka
    kimse yok insansızlığında doğanın
    bak yalnızsın
    kendini suya bırak
    korkuyla şehveti
    damağında tat
    al ağzında ez
    denizin tuzlu suyunu
    tut bu anı
    kaçmasın

    küçük yüreğin korksa da boğulmaktan
    yok olmayı göze alman gerekse de
    erek yiğitlik olmalı
    tek başına yaşanan

    bırak kulaçların kanatların olsun
    korkusuz martılar gibi
    ufukta kaybolan
    vur topuğunu
    köpürt suyu
    al başını git
    güven denize

    bırak karayı
    bak portakal soyar gibi
    dağları söküp çöpe atmışlar
    kayaları ağaçsız bırakmışlar
    ne güzelim korular kalmış
    yaros zafanosta
    ne de köyleri süsleyen
    o güzelim eski rum evleri
    kara
    kaba kalabalıktan yorgun

    korkma durmaz
    ritmi bozuk yüreğin
    vur kulaçları
    parmaklarını aç
    ger kolunu
    ufka uzan
    ufku tut
    dokun batan güneşe
    bırak ellerin yansın
    sen güneşi yut

    Yahya Sezai Tezel
    0 ...
  16. 52.
  17. içim yağmalanan bir samanyolu
    göç hazırlığında bütün hücrelerim,
    bıraksam yüreğimi büsbütün,
    çıkıp kurtulacak yörüngesinden
    ve aşabilse önü kesilmiş caddeleri
    gözlerim de kopacak yüzümden

    sen mi ayrılıyorsun benden?
    yoksa ben mi açığa alıyorum kendimi?
    her yanım bir buluşma yerine akacak biliyorum
    ve "it gibi" ağladığım günden başka;
    hiçbirşey kalmayacak, ne bana
    ne de bu rezil kente benden geriye

    göçebelerin yok değil çoktur adresi
    ve hiçbir adresten taşınılmamıştır
    fakat bilinemez hangi ayrılıkta
    hangi aşkın yatısına gidilir
    elbet üstünde durulmaz bunun da
    "aşk da biter"denir, geçilir

    içim yağmalanan bir samanyolu
    yırtılmış yüreklerle dolu yörüngem
    kaç yıldız yitirdim kim bilebilir
    ve kim bilebilir açığa alınmış bir göçebenin
    bütünüyle boşalırsa bedenindeki nehir
    hangi parçan hangi kenttedir

    Devrim Dirlikyapan
    0 ...
  18. 51.
  19. Bayılırım şu düzenli dünyaya
    Kışı yazı
    Baharı güzü
    Gecesi gündüzü sırayla.
    Ağaçların kökü içerde
    Bütün ağaçların kökü içerde
    Dalların başı yukarda
    insanların aklı başında
    Bütün insanların aklı başında
    Beş parmak yerli yerinde
    Baş işaret orta yüzük serçe.
    Diyelim kalksa da serçe
    Orta parmağa doğru yürüse
    Ne haddine!
    Yahut akasyanın biri
    Başını toprağa daldırdığı gibi
    Bir gezintiye çıksa
    Merhaba kestane, merhaba çam
    Selâmün aleyküm, aleyküm selâm
    Kimsin nesin nerelisin derken
    Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden
    Bir uğultudur başlar rüzgârda
    Kökü dışarda, kökü dışarda...
    Yahut ne olur koca bir dağ
    Baş aşağı gelsin...
    Aman Allah göstermesin.
    Bayılırım şu düzenli dünyaya
    Altta ölüler
    Üstte diriler
    Gel keyfim gel!

    MELiH CEVDET ANDAY
    0 ...
  20. 50.
  21. "Ah! artık benim de benzim sarı,
    Damar kanımı dolaştırmıyor,
    Hiçbir kıyıya ulaştırmıyor,
    Beni Sehrazad'ın masalları.

    Anlamıyorum dilinden artık
    Geceyi saran güzelliğin.
    içim, kor bir kuyu gibi derin,
    Ve sonsuz rüyasında yalnızlık.

    Susmak istiyorum, susmak bugün.
    Susmak, hiçbir üzüntü duymadan,
    Büyük bir kuş iniyor semadan.
    Sükût, bu indiğini gördüğün.

    Artık tırtılları beslemiyor
    Bahçemin orta yerindeki dut.
    Başıma kondu ebedî sükût.
    Gün yeniden doğmak istemiyor.

    Kuşla oldumsa da senli-benli,
    Beynimi kurcalıyan bir kurt var:
    Anlamak istiyorum, ne yapar
    Rüzgârı boşalınca yelkenli?"

    Orhan Veli
    1 ...
  22. 49.
  23. söyle ben saçlarımı kestirsem ne olur
    bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur
    herkes annesi sanır bir kısır yalnızlığı
    oysa herkesin annesi aslında bir baruttur
    eylülden ürken temmuz şafaktan korkan gece
    dağları bölümleyen o babadan kaçan sudur
    hatırla her gün bir çalar saatle oynadığını
    çalar saatler bir çocuğun uyanılacak uykusudur
    soğuk iklimler, kırımlar akar gider derisinden
    çalıp söylediği öğrenip oynadığı bir tabuttur
    anne saklanır, baba koşar, günleri münleri bölerler
    anne de baba da parça parça bir geyik yavrusudur
    birinin sırtı ince, birinin elleri kalın
    ikisi de bir gölün saygıdeğer komşusudur
    ey hayalin sonsuz çalıştığı gölleri bölmek dönemi
    o zaman artık bir yerlerde hazin mevlutlar okunur
    dersin ki ayışığı kimin babası kimin oğlu o zaman
    sanki herkesin işi bir bölmedir, uzun uzun solunur
    senin şarkın bir avcı borusudur ormanları tutar
    büyür, yankılanır, bir kale yıkıntısında saygıyla durur
    ey en bilge sesi gelip duran sonra akan suların
    bilirsin her akşam nasıl öksüz, nasıl güçlükle olur
    her akşam nerden baksan yine de bir eksiği doldurur
    babalar geri çekilir, anneler onlara teslim olur
    saçlarımı hep kestim tutacak kadar kalmasın dedim
    çünkü bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur
    günleri bölümlediler ve sonra suya gittiler çoğu
    babalar hep perşembe, anneler hep cuma olur

    TURGUT UYAR
    0 ...
  24. 48.
  25. senin bardağına koyduğum su
    o suyun rengi başkadır
    tut ki Iğdır düzlerinde bir çadır
    Sivas yöresinden bir ölüm
    ya da kaçak bir Bitlis cigarası
    çünkü o göğün ve bulutun
    birlikte uykusudur

    seni ilk haziranda görmüştüm
    şapka giymemiştin çünkü yazdı
    zaten hiç giymezdin belki de
    kimin dünyayı görecek hali vardı oysa
    sokaklar mavilik demetleri şunlar bunlar
    şunlar bunlar diyorsam unutulmaz şeylerdi ha
    örneğin çiçekti herşeyin ilk
    yarısı
    ellerim ceplerime gitti durup dururken
    yani herkesin aşk aşk dediği buysa

    şarkı bile söyleyebilirdim bir
    tavanarasında
    çocuk gözlerindeki
    şaşkınlığı tadarak
    yani ancak günlerce koşarsam duyabilirdim
    aramızda ne varsa
    kıyıya bile inerdim anlıyor musun bir
    cuma günü
    kıyıya inmeye hiç alışkın
    olmadan
    bütün kurda kuşa börtü böceğe bir bir
    bakarak

    şimdi senin bardağına koyduğum su
    var ya
    bu suyun rengi başkadır
    ben ne soğuk demirciyim ne terzi kalfası
    ne marangoz ne bir gemi tayfası
    istedim olamadım o başka
    yani ne bulut ne gök ne çadır ve ölüm
    ellerimin rengi biraz kırmızı da
    galiba ondan

    TURGUT UYAR
    0 ...
  26. 47.
  27. Ona bir kolye vermiştim kendi sözlerinden
    Sürekli bir gülümseyişle yüzümdeki
    Görülmemiş bir ustalıkla acıyı ters yüz eden.

    Elbette bir ustalıktır bizim sevgimiz
    Mutlu bir yolcu gibi yol kenarlarındakilere el eden.

    Bu kentin her yanını unuttuk
    Kim bilir nerde daha bir postacı olurken.

    Edip Cansever
    0 ...
  28. 46.
  29. Türkiye'de Istanbul ne ise,
    Istanbul'da gece ne ise,
    Gecede yürümek ne ise,
    Yürürken düşünmek ne ise,
    Seni unutamamacasina düşünmek ne ise,
    Unutamamanın anlamı ne ise,
    Seni sevmek ne ise,
    Saklayayım, yok söyleyeyim derken
    Birden aşka düşmek ne ise.
    Her neyse.

    özdemir asaf
    1 ...
  30. 45.
  31. bir adım attığım yerde
    ne vardı ki
    gitmemle kayboldu

    her adımımda
    sonsuz ben'leri koyuyorum
    boşluğa
    ve yine ben dolmuyorum

    geçip gittiğim yerlerden
    iç içe
    öne
    ve arkaya bakan
    bir sürü
    ben
    ler
    koymuşumdur
    eskileri çocuk
    şimdikiler ihtiyar

    Asaf Halet Çelebi
    0 ...
  32. 44.
  33. histeri / kanlı basur makinesi

    beni bir tesadüfe bağla
    yokum ki
    aslım yok benim
    fuzuli işgal ya da yanlış park durumundayım
    elbetteki şehrin çıkışından arıyorum seni
    hiçbir şey almadım yanıma
    ellerimi masanın üzerine bıraktım
    işine yararsa kullan, atabilirsin de...

    Sevişebileceğin, hükmedebileceğin birini bul hemen
    onu da tesadüfe bağla
    yok ki
    aslı yok onun da...

    nereye mi gidiyorum?!
    tabi ya... güzel soru.
    güzel sorulara çirkin cevaplar vermeli
    güzel hüzünlere çirkin sevişmeler eklenmemeli...

    gideceğim yeri de tesadüfe bağla
    o da yok
    yolu yok
    onun da...

    seni sevebilmeyi öğrenmiştim bir nebze
    kendini salgılarından koru çocuk!

    tanrıya kadar elveda...

    küçük iskender
    1 ...
  34. 43.
  35. sus pus olmuş, puslu bir istanbul'muydu yüzün, yoksa
    çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
    dolmabahçe da çay tadında....
    divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
    tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
    ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
    yüreği takvim yokuşlarında..
    (bkz: yılmaz erdoğan)
    1 ...
  36. 42.
  37. Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda
    anladım.

    Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
    Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

    Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..
    Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.

    Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
    Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

    Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
    Neden hiç ağlamadığını anladım..

    Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
    Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..

    Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği
    acıtabilirmiş,
    Çok acıttığında anladım..

    Fakat,hakkedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
    Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

    Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
    Yüreğini avucuma koyduğunda anladım..

    ''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
    Sana ''git'' dediğimde anladım..

    Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş
    sevmek,
    Git dediklerinde gittiğimde anladım..

    Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl
    ağlayan,
    Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..

    Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş
    pişman olmak,
    Gerçekten pişman olduğumda anladım..

    Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,
    Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
    Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

    Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün
    affedilmeyi,
    Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..

    Sevgi emekmiş,
    Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
    sevmekmiş...

    CAN YÜCEL
    3 ...
  38. 41.
  39. Birisi biri için,
    Bilerek,bilmeyerek,
    Her biçimden bir anlam,
    Her anlamdan bir biçim
    Beklemiştir giderek,
    Bekledi,bekleyecek,
    Birisi biri için.
    O belki de gelecek,
    Belki de gelmeyecek.
    Birisi biri için
    Gelecek,gelmeyecek,
    Sürecek için-için,
    Ama hiç gitmeyecek.
    Hep başlayıp yeniden
    Ve de hiç bitmeyecek.

    özdemir asaf
    1 ...
  40. 40.
  41. mutsuzluk gülümseyerek gelir,
    adıyla süslenmiştir;
    banliyo treninde rastladığımız
    sınav saatini kaçırmış liseli kız,
    hep kazanırsın ey çözümsüzlük!
    ey otobüssever ey troya yolcusu!
    anımsarsın günlerce konuşup durmuştuk
    o ipekböceği sesli kadını;
    birinin grönland'ı olmaya hazırlanıyordu
    iki çay söylemiştik orda, biri açık,
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

    cemal süreya
    1 ...
  42. 39.
  43. Şimdi sen gidiyorsun ya
    Herkes sana benzeyecek...

    Yılmaz erdoğan
    3 ...
  44. 38.
  45. hava puslu
    yürek paslı
    usum ile doğruları
    buluyorum usul usul
    yüreğimi dinlemeyip
    doğrulara eriyorum uslu uslu
    otel odama hoşgeldin mayıs ayı
    bugün ayın üçü
    çok önemli kararlar alıyorum sabaha karşı

    ferhan şensoy gundeste sf 290
    1 ...
  46. 37.
  47. ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
    ellerini bir tutsam ölsem
    böyle uzak uzak seslenmese
    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    otelleri bomboş bulmasam
    içlenip buzlu bir kadeh gibi
    buğulanıp buğulanıp durmasam
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    çocuklar pia'yı görseler
    bana haber salsalar bilsem
    içimi büsbütün yıldız basar
    bir hançer gibi çıkıp giderdim

    ben bir şehre geldiğim vakit
    o başka bir şehre gitmese
    singapur yolunda demeseler
    bana bunu yapmasalar yorgunum
    üstelik parasızım pasaportsuzum
    ne olur sabaha karşı rıhtımda
    seslendiğini duysam pia'nın
    sırtında yoksul bir yağmurluk
    çocuk gözleri büyük büyük
    üşümüş ürpermiş soluk
    ellerini tutabilsem pia'nın
    ölsem eksiksiz ölürdüm

    atilla ilhan
    1 ...
  48. 36.
  49. Sizin alınız al inandım
    Morunuz mor inandım
    Tanrınız büyük amenna
    Şiiriniz adamakıllı şiir
    Dumanı da caba
    Ama sizin adınız ne
    Benim dengemi bozmayınız
    Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
    Kalabalık ha olmuş ha olmamış
    Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
    Ama ağaçlar şöyleymiş
    Ama sokaklar böyleymiş
    Ama sizin adınız ne
    Benim dengemi bozmayınız
    Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
    Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
    Yan gelmişim diz boyu sulara
    Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
    Hiçbirinizle dövüşemem
    Siz ne derseniz deyiniz
    Benim bir gizli bildiğim var
    Sizin alınız al inandım
    Sizin morunuz mor inandım
    Ben tam dünyaya göre
    Ben tam kendime göre
    Ama sizin adınız ne
    Benim dengemi bozmayınız.

    turgut uyar
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük