en güzel şiirler

entry260 galeri1
    83.
  1. Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur
    Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur...

    Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır
    Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.

    Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder
    Sevişenler daima gözlerle yemin eder...


    Victor Hugo
    1 ...
  2. 84.
  3. 83.
  4. sevgiliye yazılmış şiirdir.
    0 ...
  5. 82.
  6. can yücel

    aslında hiç kimse sevmedi,
    bir ben sevdim seni...
    severmiş gibi değil,
    kana kana sevdim seni.
    tıka basa ......sevdim...
    dolu dolu sevdim...
    aslında kimse sevmedi seni,
    sevmekten çekindi
    oysa ben;yana yana sevdim seni...
    bile bile sevdim...
    aklımdan zorun var gibi,
    aklıma silah dayanmışcasına,
    mecburmuş gibi,
    ve başka çarem yokmuşcasına,
    bir ben sevdim seni...
    aslında bir sen sevmedin beni,
    herkesi sevdiğin gibi...
    5 ...
  7. 81.
  8. Davetiyeler, odalar
    Ve localar iki kişilik..
    Ya tek gidersin bi koltukta,
    Ya biletler iki kişilik..

    Ya tek kişiliktir bi yatak
    Ya yalnız yatılmaz; iki kişilik..
    Ya tek taraflıdır bi aşk,
    O da severse; iki kişilik..

    Başka kaç kişiyi seversen sev
    Bir sevda yalnız iki kişilik..
    Hele baş başa bi akşamda
    Masalar hep iki kişilik

    Peki sen kimsin dediler bana
    Dedim üçüncü tekil kişilik
    Peki dostluk var mı dünyada?
    Dedim dünya iki kişilik
    Çocuktuk çoktuk oysa
    Çok üzgünüm şimdilik..
    2 ...
  9. 80.
  10. Cahit Sıtkı Tarancı'nın tüm şiirleridir.
    0 ...
  11. 79.
  12. henüz yazılmamış olandır...
    0 ...
  13. 78.
  14. bekle dedi gitti
    ben beklemedim, o da gelmedi...
    ölüm gibi bir sey oldu
    ama kimse ölmedi...
    (bkz: özdemir asaf)
    3 ...
  15. 77.
  16. bağışla

    Ya zamanından çok erken gelirim...
    Dünya'ya geldiğim gibi,
    Ya zamanından çok geç,
    Seni bu yaşta sevdiğim gibi...

    Mutluluğa hep geç kalırım.
    Hep erken giderim mutsuzluğa...
    Ya herşey bitmiştir çoktan,
    Ya hiçbirşey başlamamış...

    Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
    Ölüme erken, sevgiye geç...
    Yine gecikmişim bağışla sevgilim
    Sevgiye on kala, ölüme beş...

    AZiZ NESiN
    4 ...
  17. 76.
  18. susuyorum...

    seni seviyorum demek...
    seni seviyorum diyebilmek...
    uğrunda adsız kahramanlar yaratmak...
    sen olmuş ruhumda beni değil seni yaşatmak,
    yürek çarpıntım en kızıl günde geleceğim.
    saçlarımı darmadağın eden rüzgârında
    özleminle kaynayan volkan yüreğim
    melekler var sokakta kedi yavruları var
    seninle birlikte beni sonsuzlukta bekleyenlerim var
    bir ışık doğduğunda betimlenmiş hayallerimin ardında
    uzattım iki dağ arasından hayallerimle başımı
    kalbine süzülüp anlattım közleşmiş özlemimi
    sana baktıkça bensiz bensiz beni düşündüğünü hissedeceğim
    geleceği rüyalarına bir bir bedel gibi sorgulu
    sokulacağım düşlerine yavaş yavaş
    bir beste takıldı dilime güftesi senden ibaret
    sözleri sensizlikten bahseden içimden melekler kanatlandı uçuyor
    bu meleklerin her biri başka manalar yüklü uzaklaşıyor
    meleklerin en hızlısı sana ulaşmadan yanında olmak tek isteğim
    her serin rüzgar estiğinde seni özlüyor seni düşünüyorum
    kendimle yenişememek çok acımasıca çok çaresizce geliyor
    tek yapabildiğim avazım çıktığı kadar susuyorum
    seni özlüyorum... üzülüyorum... bekliyorum...
    susuyorum.
    5 ...
  19. 75.
  20. biliyor musun az az yasiyorsun icimde
    oysa ki seninle guzel olmak var
    ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi
    bir agac isliyor tikir tikir yanimizda
    midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.
    sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum iste
    sen de bir baskasina veriyorsun daha guzel
    o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor
    derken karanfil elden ele.

    goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle
    sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil
    bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk
    birlesiyoruz sessizce.

    edip cansever
    2 ...
  21. 74.
  22. belki şiir değil ama şiir kadar güzel, şiir gibi güzel...

    0 ...
  23. 73.
  24. nazım hikmet'in bildiğim tüm şiirleri. ona ek olarak

    Temiz kalan tek yerdir devrim
    bütün bir yıl
    kirlenen duvarda
    ama görebilmek için
    asıldığı çividen indirilmelidir
    yaprakları biten takvim

    Zorbalara direnmektir devrim
    bir çocuğun
    annesinin çantasından aldığı paraları
    altına gizlediğini
    söylememiştir dövülen
    hiçbir halı

    içinde yaşamaktır devrim
    dikiş kutusunun
    ve topluiğneler gibi
    bir arada olmayı gerektirir
    karşı koyabilmek için zulmüne
    makas denilen patronun

    Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
    ateş böceklerini
    yakalamak isteyen çocukların
    peşine takılır gün gelir
    yanıp sönen mavi ışıkları
    polis arabalarının

    Kağıt bir gemidir devrim
    bütün gemiler
    hurdaya çıksa da sonunda
    taşıdığı özgürlük şiiriyle
    batmadan yüzer nicedir
    dünya sularında

    Kim bilir kaç yunus görmüş
    kaç deniz gezmiş...

    sunay akın
    0 ...
  25. 72.
  26. en güzel deniz;
    henüz gidilmemiş olanıdır
    en güzel çocuk;
    henüz büyümedi
    en güzel günlerimiz;
    henüz yaşamadıklarımız
    ve sana söylemek istediğim güzel söz
    henüz söylememiş olduğum sözdür...
    1 ...
  27. 71.
  28. en güzel şiir henüz yazılmamış olandır..
    4 ...
  29. 70.
  30. GÜNEŞi iÇENLERiN TÜRKÜSÜ

    Bu bir türkü:-
    toprak çanaklarda
    güneşi içenlerin türküsü!
    Bu bir örgü:-
    alev bir saç örgüsü!
    kıvranıyor;
    kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
    esmer alınlarında
    bakır ayakları çıplak kahramanların!
    Ben de gördüm o kahramanları,
    ben de sardım o örgüyü,
    ben de onlarla
    güneşe giden
    köprüden
    geçtim!
    Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
    Ben de söyledim o türküyü!

    Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
    altın yeleli aslanların ağzını
    yırtarak
    gerindik!
    Sıçradık;
    şimşekli rüzgâra bindik!.
    Kayalardan
    kayalarla kopan kartallar
    çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
    Alev bilekli süvariler kamçılıyor
    şaha kalkan atlarını!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!


    Düşmesin bizimle yola:
    evinde ağlayanların
    göz yaşlarını
    boynunda ağır bir
    zincir
    gibi taşıyanlar!
    Bıraksın peşimizi
    kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

    işte:
    şu güneşten
    düşen
    ateşte
    milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

    Sen de çıkar
    göğsünün kafesinden yüreğini;
    şu güneşten
    düşen
    ateşe fırlat;
    yüreğini yüreklerimizin yanına at!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!


    Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
    Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
    toprak kokuyor bakır sakallarımız!
    Neş'emiz sıcak!
    kan kadar sıcak,
    delikanlıların rüyalarında yanan
    o «an»
    kadar sıcak!
    Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
    ölülerimizin başlarına basarak
    yükseliyoruz
    güneşe doğru!

    Ölenler
    döğüşerek öldüler;
    güneşe gömüldüler.
    Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaaaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!


    Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
    Kalın tuğla bacalar
    kıvranarak
    ötüyor!
    Haykırdı en önde giden,
    emreden!
    Bu ses!
    Bu sesin kuvveti,
    bu kuvvet
    yaralı aç kurtların gözlerine perde
    vuran,
    onları oldukları yerde
    durduran
    kuvvet!
    Emret ki ölelim
    emret!
    Güneşi içiyoruz sesinde!
    Coşuyoruz,
    coşuyor!..
    Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
    mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!


    Akın var
    güneşe akın!
    Güneşi zaaaaptedeceğiz
    güneşin zaptı yakın!



    Toprak bakır
    gök bakır.
    Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
    Hay-kır
    Haykıralım!




    Nâzım HiKMET
    0 ...
  31. 69.
  32. En uzak mesafe
    ne Afrika'dır,
    ne Çin,
    ne Hindistan,
    ne seyyareler,
    ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
    En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir birbirini anlamayan.....

    can yücel
    4 ...
  33. 68.
  34. --spoiler--
    en ağır işçi benim;
    gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.
    --spoiler--

    demiş ümit yaşar oğuzcan. ne güzel de söylemiş.
    0 ...
  35. 67.
  36. Ben Sana Mecburum



    ben sana mecburum bilemezsin
    adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    büyüdükçe büyüyor gözlerin
    ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum

    ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    bu şehir o eski istanbul mudur?
    karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    sokak lambaları birden yanıyor
    kaldırımlarda yağmur kokusu
    ben sana mecburum sen yoksun

    sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    birkaç hayat çıkarır yaşamasından
    hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor
    eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    durup köşe başında deliksiz dinlesem
    sana kullanılmamış bir gök getirsem
    haftalar ellerimde ufalanıyor
    ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    ben sana mecburum sen yoksun

    belki haziranda mavi benekli çocuksun
    ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
    belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
    kötü rüzgâr saçlarını götürüyor

    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    bu kurtlar sofrasında belki zor
    ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    ne vakit bir yaşamak düşünsem
    sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    hayır başka türlü olmayacak
    ben sana mecburum bilemezsin..
    .

    Attila ilhan
    1 ...
  37. 66.
  38. gitmek hayat getirecek, babür pınar

    --spoiler--
    Gitmek hayat getirecek
    yenik düşerek kalmak ölüm
    Her geri döndüğünde avluda
    öylesine sevişmek zulüm

    Kutsal ilişki var oluşuna yoldaş arar
    yanıtı geciktirilmiş sorularda
    Hüküm dinlemez kayıp giden yıldızlar
    aşk sorgulanmamalıdır asla
    --spoiler--
    0 ...
  39. 65.
  40. Sevgilim

    Ey sevgilim, nerelerde dolaşıyorsun böyle?
    Geliyor seni candan seven aşığın dur onu dinle.
    Elemi de, neşeyi de beste yapmış diline.
    Uzaklaşma şirin yarim.
    Yolculuklar, aşıkların buluşmasıyla nihayetlenir.
    Her tanrı kulu bunu bilir.

    Aşk nedir? Ahret demek değildir her halde.
    Çınlamalıdır neşesi bu anın gene bu anın kahkahalarıyla
    Çünkü ne olacağı yarının meçhulümüzdür hala,
    Boş yere vakit geçirmekten artık yoktur bir salah:
    Öyle ise gel öp beni, genç ve tatlı sevgilim,
    Ömrü pek azdır gençliğin.

    William Shakespeare
    0 ...
  41. 64.
  42. Benim Günahım Aşktır

    Benim günahım aşktır, senin erdemin nefret:
    Sevgi günahtır diye günahımdan nefret bu.
    Gel, kendi durumunu benimkine kıyas et,
    Görürsün siteminin ne haksız olduğunu.
    Haklıysa da, o sözler kızıl süsünü bozan
    Ve benimkiler kadar bol sahte aşk senedi
    Düzüp başkalarının yataklarını talan
    Eden dudaklarından işitilmemeliydi.
    Seni sevmem yasaldır; bak, seviyorsun sen de:
    Gözüm sırf sana düşkün, senin gözün onlara;
    Merhamet yüreğinde kök salıp boy versin de
    Acımanla hak kazan sana acınanlara.
    Aramağa kalkarsan kendi gizlediğini
    Senin kendi örneğin yoksun bırakır seni.

    1564

    William Shakespeare
    2 ...
  43. 63.
  44. 62.
  45. olaki yürürüm bir başka aşka
    ya da yürürüm mavi olmayan bir gülüşe
    unutma ki tek aşk olduğum sensin
    aşık olduğum değil.

    karanlıkla süzülüyor içime yıkım
    dur diyorum yıkılıyorum
    uçurumları başucuma koyuyorum sonra
    okşuyorum saçlarını rüzgarda
    sıcak ılık bir koku siniyor yüreğime
    gitme diyorum gitme düşüyorum
    sonra beni soroyorlar bana
    tanımıyorum diyorum daha hiç karşılaşmadık
    aynı çizgide bilge susu mu dinliyorlar ben sustukça
    yazık bir çığlığın doğuşu gibi ölüyorlar
    önce bir bir sonra hepsi
    sonra mı bir ben kalıyorum bir de yalnızlık
    uçurumlar yıkımlar ben ve yalnızlık

    zorlu bir savaşın unutulmuş cesetleri gibi yatıyoruz yanyana
    öpüşüyoruz sevişiyoruz da hatta
    herşey oyunun yasaklarına uygun bir yasak oluyor sonra
    tek umudumuzu göğe gelin ediyoruz telli kanlı düğün işte

    üşüyor saçlar biliyorum dargın mısın
    bu baharda mayısa bıraktığım gibi misin hala
    vurulmuş çocuk gibi büyümemiş yüreğinde hüzün
    hala kaçıyor musun gözlerini bırakarak birilerinde
    hala ellerinden tutup sevgileri dipsiz kuyuya salıyor musun ağlayarak
    küçücük bir dokunuşla son sevilen olabiliyor musun
    kendin kadar aklımdasın
    hala öyle savruk bir gök
    hala öyle yerini yurdunu bulamamış bir mavi
    ve aşkını şaşırmış bir tanrı
    çoğalan sızısıyla mutlu bir yara

    öyle misin mavi gözlü sarı saçlı yoldaşım
    öyle bıraktığım gibi misin
    gerçeği yakmada hala usta mısın
    yoksa çırak mı yanarken yalanda
    saçlarıma dolanan aydınlığımsın
    somutlaştıramadığım tek imgemsin şiirede
    anlattıkça eksilen tek anlam
    anlattıkça eksilen tek anlam
    hala bıraktığım gibi misin
    yoksa beni bıraktığın gibi mi
    kaç mevsimsiz kar düştü toprağıma
    kaç mevsimsiz kar düştü benim toprağıma
    hala bıraktığım gibi misin ?

    (bkz: yitirilen)
    3 ...
  46. 61.
  47. sizi bekliyorduk mektubunuz geldi
    bir arkadaşının evlendiği gün
    karısından ayrılabilir insan
    iki gündür yatağımı düzeltmiyorum
    düzeltiyorum gene bozuluyor
    düzeltmezsem bozulmuş oluyor
    dalmışım gece bitmiş gün doğuyor
    aklıma geldiniz gittim aklımı yıkadım
    sıcak güneş altında usumu yitirmişim
    sövgücüyüm bugün ben
    cıgaramı ters yaktım
    yalnızlığımı yüzüme vurmayın iskele babaları
    bu martılar ne taşırlar
    deniz çalkalanıp karardımı
    karamsarlıklar öldürür boyveremememiş sevgimi
    karamsarlığı öldürür içimin alman polisleri
    gün batar kızıllık sürer dağların ardında
    ne konuşuyor bu köpekler gece boyu
    güvenilir ellerde midir gece
    geceler ne sandığınızca iyidirler
    ne de kötü ve ürkünç sandığınızca
    aldanmayın horozlara
    köpeklerin üvey kızıdır hece
    nil nehri çavlanlarla ağlar akar
    nâsır'ın nasırına basmadan
    sizin için yucular tuttum
    saçlarını başlarını tuttular
    ağladık ağladık
    pireleri bitleri
    tilki uykulardan uyarmaksızın
    sesin yitip gittiği yerlerde başka sesler üremekte
    imgesel bir ezgi gezinmekte
    dumanların raksederek yükseldiği erekte
    kendi kendimiz birbiriyle kavgalı
    birbirimize küsüz ben
    mutsuzluğa gebeyimdir biz
    sizi bekliyorduk mektubunuz geldi
    arızası bulunmamış şaşkın bilgisayardır kadın
    yitmiş sevgileri
    bencil ve cimri yeniden yaşıyorum
    bu odanın deniz
    bu piponun kayık
    bu kalemin kürek
    olduğunu kimseye söylemiyorum
    gene başladı ellerim söylenmeye
    bırakın ucumu bıldırcın yağmurları
    denizin kıyısında itler çiftleşiyorken
    çay demlerim sabahlarım
    hem okurum hem yazarım
    sabah olur ben yatarım
    eğilmez demir midir gurur
    sizi bekliyorduk mektubunuz geldi
    bacalerın şapkası leylekler
    bir sevgili var elimde hem yok
    onu elektrikli trenime bindiriyorum
    ceryan kesiliyor
    yarım kalıyor oyun
    tren
    sevgilim
    şiir
    yarım
    ufacık ve konuşkandı elleri
    bir tren vagonunda uzamadayım
    doğan güneşe karşı
    bağırarak ölmek var ya
    fanilası yokmuş demesinler
    sizi bekliyorduk postacı geldi
    `
    Gundeste,Ferhan Şensoy,` sf 347-348-349
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük