okulun en güzel kızına asılan sıradan erkek, olacaktı.
sığar mı sığmaz mı denemedim ama muhtemelen sığmazdı.
valla kendime güvenin tavan olduğu üniversite 2. sınıfta falan bu erkek bendim.
dersler berbat atıldım atılıcam. para pul yok. tip ortalama lakin o anlarda bana haller geldi. derslere bir konsantrasyon, ne bileyim böyle bir ezerim sizi havası falan. anaa baktım. sınavlar düzelmeye başladı.
sınıfta iki kişi yüz üzerinden elli alıyor, biri benim. diğerleri berbat.
sınıftakilerde hayret ediyor. ne oldu bu herife diye.
aga o güvenle okulun yürürken kraliçe edalarındaki pırıl pırıl bi kızına kancayı taktım.
rutin girişimler, kesişmeler falan.
kız o kadar yukarılardaki değil beni en afilli erkekleri bile takmıyor. yanına yaklaşabilen yok. 3-4 kız takılıyorlar bi de yanlarında surekli dolanan bi tıfıl erkek var. ondan bi halt olmaz diye itelemiyorlar belliki.
dvm edecez.
sözlük uzun entryi kaldırmıyor takılıyor sayfa.
neyse ben sürekli bakıyorum falan. o da bakar oldu iyi mi.
kantinde falan beni göremezse sağı solu tariyor. bi kaç kere uzaktan gördüm bunu.
ben tabi bunları gördükçe daha rahat hareketler, neşeli tavirlar falan. uçuyorum valla.
bi gün yanındaki kzılardan biri geldi dedi ki, xxxx ders notlarını istiyor. tabi dedim verdim. bak bak kendi gelmiyor görüyor musun.
benden isteme sebepleri de o derste iyi not alan iki kişiden biri olmam.
2-3 gün sonra notlar döndü.
ben not tutarken, hocanın söylediklerinden ayrıca kendi firkirlerimide yazardım. bu nasıl olmuş, bu x nerden geldi, neden 3 katı ya da buraya dikkat şeklinde.
o da benim yazdıklarımın yanına komik notlar eklemiş. izmir den gelmiştir ya da evet dikkat çukur var gibisinden.
aga var ya ben bunları herhalde bir hafta tekrar tekrar okudum. uçuyorum uçuyorum.
ben yolun açık olduğunu görünce 3 e taktım biraz hızlandım.
bende not istedim işte çay ısmarladım falan.
lan yeminle kendime inanamıyorum. o kız ve ben.
dedim devam pilot. tak 4 e.
bi gun boş bi sınıfta çalışıyorum. taaaak kapı açıldı o gelmez mi, şansa bak ben de nasıl yalnız yakalasamda açılsam diyorum çünkü hiç yalnız kalmıyor hep o kız grubu ve tıfılla oluyorlar.
aga ben taktım 5 e.
dedim senle bi şey konuşmak istiyorum.
söyledim senden hoşlaşıyorum, felan feşmekan.
yok olmaz dedi.
ben tabi lök gibi çöktüm çöktüm ama beni bırakıpta gitmiyor. gel çay içelim gel diyor. yok diyorum gel diyor.
ben kestim aga muhabbeti. bir ay falan ilgilenmedim ama aklım hala onda.
erkektir.
ya beyler. ben gerçek bir olayı anlatıyorum. çok acaip bir hikaye, helecanlı bi şey diye anlatmıyorum ki.
yaratıcı değil diyenler, sonunun nasıl bittiğini söylesin bakalım. madem sıradan ve heyecansız sonunda ne olmuştur, sizce.
sıradan diyenler savuştu *
sonuna dair hiç bir şey tahmin edemediler ama sıradan yaftasını yapıştırdılar.
uygun zamanda devam edicem.
belki yarın belki yarından da yakın.
yakışıklı, uzun boylu, fırlama, ağzı laf yapan, dövmeci, motorcu, sporcu, müzisyen olmadığı için reddedilmesi kesin kişidir. bu saydıklarımsa ancak kendileri istediği için tek başına kalır !
ben konuşmuyorum ya o da konuşmuyor.
ben böylece, acep beni arkadaş olarak mı görüyor endişemi de atmış bulunuyorum çünkü neşesi kayboldu fıstığın. daha durgun daha bi değişik.
naparım naparım derken, aynı bölümde başka bi kıza yürümeye başladım. bi kaç haftada baya ilerlettim, kızla muhabbeti.
anaaa bi de ne göreyim bi gün.
o kızı almışlar ortalarına bişeyler anlatıp duruyorlar ki bizim prenses asla başka sınıftakilerle muhatap olmaz.
sonraki gün yeni kızın yanına gittiğim de kız ters kepçeyi çevirmesin mi?
işim var cart curt. kaçıyor yanımdan falan.
dedim aga kesin bunlar fiştekledi kızı bi şekilde.
lan oğlum o kız tarafından siktiredilmeye cesaret edebilen başka erkek yok diyorum. kızın yanına yaklaşılmıyor oğlum.
benim onu başarmam bile büyük bir iş. zaten hikaye daha bitmedi.
adamın dibidir dibi.
yeni kızı benden uzaklaştırdıklarından sonra dedim, ulan pilot hakkat kızın ilgisini çekmişin helal sana.
ama nasıl üzülüyorum. bi taraftanda bu durum bana büyük bir güven verdi.
3-4 ay içinde teşviki mesaide bulunmadığım güzel kız kalmadı, bölümde desem yalan olmaz. hatta diğer bölümlere de açıldım..
fen edebiyat olsun, ingiliççe bölümleri olsun.
hayli popüler oldum.
işe bak sıradan pilot, ortalığı kasıp kavuruyor ama aklım hala ondaaaaaa.
en güzel kızın asla umursamayacağı erkektir. bu yüzden anlatılanların gerçek olduğunu pek düşünmüyorum. ya da ben yanlış gezegende yaşıyorum. kim bilir ?
bak beyler.
olay yukarıdaki entry de yatıyor.
ben de aynı sanıdaydım ve öyle olmayabileceğini gördüğüm için çok şaşırmıştım.
şaşkınlığımı en baştaki entrylerde görebilirsiniz.
kadın çok farklı düşünce yapısı olan bir cinsiyet. biz bakıyoruz olmaz diyoruz ama onlar bakıyor olur diyor ve biz buna şaşırıyoruz.
olayın ilginçliği burada zaten. yoksa ne pilot un acaip bi erkek olması ne de başka bi şey anlatmak istediğim yukarıda özetlenmiş.
ya olay gerçek diyorum. hayatımdan 3 dakika çaldın diyorlar.
ya böyle bi hikayeyi anıyı kaç yerde okudunuz. bi söyleyin.
hangi filmde ya da dizide ya da romanda var, gerçekten prenses gibi bi kızın sıradan birine ilgisi.
anıdır.
valla hepsini okumadım ama ilk entryden yola çıkarak söylemeden edemeyeceğim o güzel kızlar çalışkan tipsiz erkekleri sadece kullanır. Yaz tatili geldiğinde o kızın yakışıklı 1.80 oğlanlarla storylerini izlerken kendini ağız tatlansın diye ısırılıp bırakılan bisküvi parçası gibi hissedersin canın sıkılır.
tabi ben o zamanki toy halimle düşünüyorum ki diğer kızlarla sık sık ortalıkta göründüğüm için kıskanacak ne bileyim gelip konuşacak falan ama nerde.
tabi daha sonra öğrendim. hiç bi kız bunu asla yapmaz.
bu, diğer kızlarla takılma sürecinin sonunda pes eden ben oldum. dedim gidip yeniden konuşacağım.
gene bi gün yalnız gördüm kalorifere dayanmış bişeyler okuyor.
gittim yanına, girdim bi yerden konuya, neden kabul etmedin, ben ciddiyim, gerekirse ailemi göndereyim, evlilik düşünüyorum, minvalinde bir sürü şey anlattım tabiki hepsi gerçekti.
prenses gene hayır dedi. tabi ben kızgın ve hayli de sinirli konuşuyorum. o gayet sakin.
lan dedim yok bu iş olmayacak, istemiyor.
peki o zaman dedim. bitsin bu iş. bir daha gelmeyeceğim sana.
dvm..
tanım: anılardaki adamdır. adamdır.
muhakkak ki, sıradan bir erkek evladı olmadığımdan ötürü bu başlık beni aşırı fransızca kıldı. bu konuya çok fransızcasızım ve aslında en zor dil japonca mıydı?
işin çarpıcı yani bana verdiği cevapta.
bunu diyeceğini asla beklemiyordum çünkü istemediğine inanmıştım o an.
dedi ki, "sen istiyorsan öyle olsun"
lan ben bitsin istermiyim, sen kabul etmiyorsun sonra da bana, sen istiyorsan bitsin diyorsun. tabi ona böyle söylemedim.
yeminle üzgün bir yüz ifadesiyle uzaklaştı çıktı okuldan. gitti.
ya şimdi olaya bak. ben çırpınıyorum olsun diye. o hem kabul etmiyor hem de bitirmek istemiyor.
sonuca geliyoruz.
bu iş öyle böyle aralıklarla 2 sene sürdü. kimi zaman barıştık, kimi zaman küstük ama hiç bir zaman. beni kabul ettiğini söylemedi.
okul bitince de herkes evine döndü. başka yollar çizdi kendine.
bunları yazmamın sebebi akşam üzerime çöken can sıkıntısıydı. yapacak hiç bir aktivite bulamadım lan.
dışarı çıksam yağmur yağıyor. hava buz gibi. yaz falan yok bu sene.
e internete bakıyorum her şey aynı. ev ahalisi desen onlar kendi havalarında.
dedem babama kızıyor sen adam olamazsın diye, babam da büyük dedeme şikayet ediyor, bana çok bağırıyor babam, diye.
ninem kuaförden gelmiş, kuaföre küfür ediyor sacımı nasıl kesmiş ırıspı diye.
dedim ulan ben eskiden daha çok şeyle ilgiliydim. ne yapıyrdum diye düşünürken bu olay geldi aklıma.
güzel fikirlerde aldım yazılanlardan, misal derdim var demiş ki o durum kadınların ilgisi olan erkeği çevrede tutma isteğinden kaynaklanmıştır. gayet mantıklı.
ben de yeni bir yargıya daha vardım.
şimdi ki aklım olsaydı. kabul edip bana tamam demesi konusunda ısrar etmeme gerek yokmuş çünkü zaten benim yanımda olmaya başlamıştı.
bazı kadınlar sevdigini söylemeyi kendilerine yediremiyorlar. bunu hareket ve tavırları ile anlatmayı seçiyorlar.
güldük eglendik.
bir entrynin daha sonuna geldik.
lan bu amg borsası niye zırt pırt kapanıyor. bütün bunlar can sıkıntısından oluyor. uganda borsasına diyorum çok sık kapanıyorda.