ey meryem oğlu isa! sen mi insanlara, allahı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?
isa da şöyle diyecek: seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. hakkım olmayan bir şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz. eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin"
ve devamında 117. ayet:
Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allaha kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve örnek) idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeye hakkıyla şahitsin.
mü'minler ancak kardeştir. öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. ve allah'a karşı takva sahibi olun. umulur ki, böylece siz rahmet olunursunuz.
hucurât 10
ek olarak bu ayetleri ters düşürmek için tevbe suresini bölüp parçalayıp istenilen anlam sökülüp alınmaktadır. ancak Kur'an bir bütündür. eğer hepsi tam olarak anlaşılırsa zihinde kombine edilir. ilk kur'an okumak isteyeceklere nacizane önerim şudur ki inanmamak için değil inanmak için temiz bir kalple okuyun.
rabbi tarafından apaçık bir delile tâbi olan kimse hiç, yaptığı işler kendisine süslenen ve hevâ ve heveslerinin peşinden giden kimse gibi olur mu? [13,19; 59,20]
ezekiel 25/17
-the path of the righteous man is beset on all sides with the iniquities of the selfish and the tyranny of evil men. blessed is he who in the name of charity and good will shepherds the weak through the valley of darkness, for he is truly his brother's keeper and the finder of lost children. and i will strike down upon those with great vengeance and with furious anger those who attempt to poison and destroy my brothers. and you will know that my name is the lord when i lay my vengeance upon thee
şimdi kâfirlerle savaşta karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. nihayet onları iyice mağlub edince, bağı sıkı tutun, onları esir alın. savaş bitince onları ister lütfen karşılıksız salıverir, ister fidye alarak bırakırsınız.
durum şu ki: allah dileseydi, onlardan intikamlarınızı alır, onları cezalandırırdı. fakat o, sizi birbirinizle denemek için savaşı emrediyor.
allah yolunda öldürülenler var ya, allah onların yaptıklarını asla zayi etmeyecek, boşa çıkarmayacaktır.
şimdi düşünelim ki savaş neden mevcut olmalıydı? bunu soran şöyle bir soru da sorabilirdi ki müslüman olmayan ülkelerdeki insanların suçu nedir? aileleri tanrıya inanmayanların suçu nedir? işte islam da bu noktada bir şekilde kendini yaymayı gözetmektedir. ancak bu yayma asla bozgunculuk şeklinde değildir. bozgunculuk islama yakışmaz.
bu yorum benim fikrimdir. doğrudur ya da değildir. isteyen inanır,isteyen inanmaz.
femen ya'mel miskàle zerretin hayran yerah. ve men ya'mel miskàle zerretin şerran yerah.
kim zerre miktarı hayır yaparsa karşılığını ve kim zerre miktarı kötülük yaparsa da onun karşılığını görür.
(bkz: ayetel kürsi)
allah, ondan başka tanrı yok, ancak o daima yaşayandır, daima duran, tutandır: hayy ve kayyûmdur o ne gaflet basar onu, ne uyku göklerde ve yerde ne varsa, hep onun kimin haddine ki, onun izni olmaksızın katında şefâat edecek? onların önlerinde ne var, arkalarında ne var hepsini bilir. onlar ise, onun dilediği kadarından başka, ilahi ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. onun kürsîsi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır, her ikisini görüp gözetmek ona bir ağırlık da vermez. o öyle uludur, öyle büyük azamet sahibidir. (bakara, 255)
"ey îmân edenler! allâh'ın size helâl kıldığı temiz şeyleri (kendinize) harâm kılmayın ve haddi aşmayın. doğrusu allâh, haddi aşanları sevmez. allâh'ın size verdiği rızkın temiz ve helâl olanından yiyin. inandığınız allâh'tan sakının!(mâide/87-88
"nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. halbuki varılacak güzel yer, allah'ın katındadır."
"bir kısım insanlar, müminlere: "düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "allah bize yeter. o ne güzel vekîldir!" dediler."
erdemli adamın yolu bencillerin insanfsızlıkları ve kötü insanların zulmü ile sarmalanmıştır.
ancak merhamet ve iyi niyet adına karanlıklar vadisinde zayıf olana rehberlik eden kişi kutsanmıştır
çünkü kardeşlerinin gerçek hamisi ve kayıp çocukların kurtarıcısıdır o
kardeşlerimi zehirlemeye ve yok etmeye kalkışanlardan intikamımı mutlaka alacak ve onları büyük bir öfke ve güçle vuracağım
ve senden intikam almaya geldiğimde adımın tanrı olduğunu anlayacaksın...
(suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.
(fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
o halde, rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Aydınlık sabahı düşün ve durgun karanlık geceyi. Rabb'in seni ne unuttu ne de darıldı. Öteki dünya senin için (hayatının) bu ilk bölümünden mutlaka daha iyi olacak! Ve zamanı geldiğinde Rabb'in sana (kalbinden geçeni) bağışlayacak ve seni hoşnut kılacak. O seni yetim olarak bulup bir sığınak vermedi mi? Ve yolunu kaybetmiş görüp seni doğru yola ulaştırmadı mı? ihtiyaç içinde bulup seni tatmin etmedi mi? Öyleyse yetime haksızlık yapma, Yardım isteyeni asla geri çevirme, Ve (her zaman) Rabb'ini(n) nimetlerini an.