parti liderlerinin halka verdiği ile kalktan aldığı arasında bir orantı yapıldığında hiç şüphesiz ortaya çıkacak olan yorum.
türkiye'nin gelmiş geçmiş en statükocu, halktan en kopuk, demokrasiden bir nebze olsun nasibini almamış bir partiye yaklaşık yüzde yirmi oy aldıran bir adam kim ne derse desin başarılıdır. kişinin başarısı burada elbette aldığı oy yani temsil edebilme niteliğiyle açıklana bir başarıdır.
etyen mahçupyan zaman yorum sayfasında bu başarıyla ilgilli şöyle diyor: "bugün kendisini sosyal demokrat veta laik olarak adlandıran bir çokları deniz baykal'ın istifasını istiyor; bu istifayla vicdanlarını rahatlatacaklarını sanıyorlar. oysa baykal'ın istifa etmesi için hiç bir neden yok! çünkü meseleye daha sosyolojik ve derinlemesine bakıldığında söylenebilecek tek şer baykal'ın bu seçimlerden başarıyla çıktığıdır. düşünün ki karşınızda sosyaldenokrasiden söz ederken bu ideolojinin hiç bir ilkesin itibar etmeyen, ahlaki tutarlılığı önemsemeyen, askeri vesayeti ve darbeyi dolaylı olarak destekleyen, muhtemel bir darbenin altyapısına yönelik kışkırtıcılık yapan, azınlıkların ve farklı kültürlerin haklarını hiçe sayan bir parti var... deniz baykal işte bu partiye %21 oy aldırdı. bundan büyük başarı olabilir mi? bu kadar faşizan ve fırsatçı bir pozisyon, böylesine utanç verici bir siyaset anlayışı ile daha ne kadar oy alınabilirdi?
sizce kim kime kızmalı? halka hiçbir olumlu şey vaad edemeyen baykal'a mı yoksa onu hala ayakta tutan destekçilerine mi?
demirel tarzı oportünist ve halkı mal yerine koyan siyaset anlayısında baykal demirel in siyasete mecburen aravermesi ile 1 numaraya yükseldi, ne 1 numara dedim degil mi, 1 numara o muymuş yoksa..