dün beyoğlu sanat performance'da canlı dinlediğim ses. iki saat süren konseri enfesti. bir yandan beni eski yıllarıma götürdü bu konser. Bir kıza platonik aşık olduğum bir periyot vardı hayatımda, sadece emre aydın dinlediğim. okula giderken, otobüsteyken, basketbol oynarken, öğrenci evinde yemek yapıp bulaşık yıkarken... kulaklığımdan çıkan ses hep emre aydın'dı.
eğer böyle karşılıksız bir sevda durumundaysanız bir süre emre aydın dinlemeyi kesin diye bir tavsiye vermek isterim. aslında derde deva gibi görünse de uzun vadede bildiğin depresif bir melankoliye bağlıyorsunuz. emre'nin şarkıları aşık adamı duvardan duvara vurup durur.
o eski halinden eser yok şimdi. 6.cadde ile ortak yaptığı albüm biraz iyi geldi, ihtiyacım vardı sesine. fakat kendi albümlerini de boy boy çıkartmasını bekliyorum heyecanla. diline kuvvet.
Rock müzikle giriş yapmış olmasına rağmen son yıllarda slowa dönüştü. Hala şarkılarında #türkçerock etiketi olsa da artık alternatif müzik ve slow müzik yapar oldu.
Yeni albümünü ağustosun başından beridir bekliyordum, çıkmış. Hangi tarzda yaparsa yapsın, Türkiye’nin en iyi modern müzisyenlerinden birisidir.
Ve bu albümde ‘rüyamdaki aptal kadın’ parçasını yeniden seslendirmesi mutlu etmiştir.
'dans ettik durmadan kırık camlar üstünde'
son yıllarda çıkarmış olduğu şarkılar eskilerine kıyasla baya potansiyelinin altında kalmış olan şarkıcı. Nedense hep eylül ayında dinliyorum.
son dönemde çıkardığı şarkılarda sanki hep bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğim şarkıcıdır. eskiden mi güzeldik yoksa eskiler mi güzeldi karar veremedim.
efsane bir şarkıcıdır. kendi halinde ve kendi tarzı var. bu, mabel matiz, göksel, birol namoğlu ve grubu türkiye'nin değerli ve önemli iş yapan sanatçılarındandır. insanları tribe sokmayı iyi bilirler. şarkı sözlerinde ise mana derindir.
Lisede hayranıydım. Hem beyefendi hem başarılı hem yakışıklı bir adam. Yalnız kafayı tüm şarkılarda bahsettiği şu evlenen kıza fazlasıyla takmıştır. Hangi kadın kendine bu kadar beste yapan adamı bırakıp evlenir, hadi evlendi nasıl olur da böyle şarkılar üstüne mutlu olur? Saçma sapan.neyse.
Eski şarkıları hala güzel. epeydir dinlemiyordum özlemişim kendisini.
Yaptığı müziği bir katagori ile sınırlandırmamış müzisyendir.
Kendisi de, şarkıları da çok özgündür.
Sözlerinin anlamları derindir. Özellikle eski şarkılarının üsten dinlenmemesi, anlamların irdelenmesi gerekmektedir.
ve benim de hala üzerinde takılı kaldığım ve hala beni düşündüren şu söze de imzasını atan sanatçımızdır :
Kaybettikçe bir çentik attı
Alnımın üstüne Tanrı
Büyüdün dedi
Bu yağmurlar bu yüzden
Büyüyünce ve kazanmaya yenildikçe tanrı bizden vazgeçer mi?
Ben büyüdükçe bu adamın üzerimde oluşturduğu etki mi azaldı, yoksa zamanla eski etkileyiciliğini mı kaybetti diye sorguladığım müzisyendir. Lise ve ilkokul yıllarımda yüklenen her yeni şarkısıyla yeniden mest olurken şimdi neler yaptığına dair bir fikrim yok. Belki benim ilgi alanımdan çıktı belki eskisi kadar müziği ile ilgi çekemiyor.
Emre Aydın ünlü olmadan önce, üniversitede bir kızla aşk yaşar. Emre Aydın'ın ilk sevdiği kadındır. Fakat her aşkta olduğu gibi, onların ilişkisinde de sorunlar vardır. Bir yandan şarkıcı olma hayali ve bu doğrultuda yaptığı çalışmalar, bir taraftan da aşk ve okul hayatı..Her üniversitelinin hemen hemen yaşadığı şeyler.Amacı üniversiteden sonra sevdiği kadınla evlenip yuva kurmak, sonra hayallerini kovalamak. Ama kadın onu bırakıp başkasıyla evlenir okul biter bitmez. Emre çok üzülür, günlerce üzüntüden dışarı bile çıkamaz. Sonra herkes gibi terkedilmenin acısını hafifletmek için, "zaten pek de mühim değildin benim için" gibisinden şu satırları besteler:
"Git gideceksen bekleme, farklı değilsin sende
Gideceksen bekleme.
Beş para eder mi varlığın?
Ki yokluğun beni acıtsın."
Ama içi içini yer Emre'nin. Her tartışmalarında Emre'ye, adam olmaz senden diyen sevgilisine yine besteyle cevap verir. "Adam olmaz , dedin senden 'Adam nedir?' dedim içimden. Fark etmezdi, değişseydim. Güvenseydim ya da salıverseydim."
Ve devam eder:
"Adam olmadı hala benden
Adam kölen olsun senin, ben olmam".
Aradan biraz zaman geçince ayrılığın ve
yalnızlığın acısı Emre'yi sarmalar. iyice sevdiği kadından umudunu yitirince bu sefer sevdiği kadına bir gün pişman olacağını hatırlatır.
"Belki bir gün özlersin
Başka adamlarla, başka şehirlerde."
Bu da Emre'nin acısını dindirmez. Her besteden sonra başka bir besteyle ona seslenir. içinde büyük bir yangın vardır, başka türlü dindiremiyordur bu yangını. içine düştüğü girdapta boğuldukça boğulur. Onu ne kadar çok
sevdiğini ve ne kadar çok özlediğini yazar bu sefer.
"Kapı çaldı, sen sandım, gördüm boşluğu aynada
Bir şehir düştü, tam içimde özlemişim, anladım.
Biliyor musun,
Evimdin sen benim, ailemdin, nefesim,
karanlıkta ellerimdin.
Mutlusun sen ben yokken, ben senin hiçbir
şeyin.
Düşe kalka tutunurken, artık özlemek
istemiyorum."
Sevdiği kadının evliliğinden 2 yıl sonra Emre bu sefer bunları yazar ona:
"Evlenmişsin, nasıl oldu?
Bulabildin mi sonunda,
Hep anlattığın o meşhur huzuru?"
Haberi yokmuş ve sonradan öğrenmiş gibi bir de bestesinde "mış" ekini kullanır. Burada da gururunu düşünüyor, oysa işin gerçeği tam tersidir. Emre sevdiği kadının evlendiğini ilk başından biliyordur. Ünlü olunca, hayatı değişir. Para, şöhret ve hayatına giren yeni kızlar ona her şeyi unutturur. Emre artık gününü gün ederken, her şeye sahipken, elini sallayıp ellisiyle birlikte olurken, bir gün huzurlu olmadığını fark eder. Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin üniversitede sevdiği o ilk aşkı kadar ona huzur vermediğini anlar. Ve bunu da besteler.
"Hiç kimse olmadı senin gibi, olmayacak
biliyorum."
"Olmaz, olamaz
Aşk karın doyurmaz belki, ama aşksız da huzur
olmaz."