bazılarının zoruna gitse de süreyya ayhan'dan on milyon kat daha profesyonel olan ve ondan daha başarısız olmayan milli atletimiz. kazım kanat gibi lavukların sırf devşirme diye başarısından övünç duyamadıkları, onların başarısındansa kendi evladımızın(!) sonuncu olmasını yeğlediklerini beyan etmelerine inat "kendini türk hisseden herkes türktür" diyorum, mimar sinan da devşirmeydi bre densizler diyorum, hatta ve hatta bu gümüş madalya da sizin gibilere kapak olsun diyor, entryimi burada sonlandırıyorum...
insan, o konuşurken canım benim demekten alamaz kendini. çok şeker, sempatik ve alçak gönüllüdür. ben türküm diyendir. türktür.
(bkz: ne mutlu türküm diyene)
tebrik edilesi bir başarı almış sporcumuz, atletizm tarihimizdeki ilk gümüş madalyamız ayrıca kimse bu kızı süreyya ayhan'la kıyaslamasın, madem süreyya muhteşem o zaman adam gibi çalışsın evde kocasına hizmet edeceğine ülkesine hizmet etsin.
iki tarafta da keşke bırakan başarının insanıdır.
kendisi "keşke kendi ülkem adına yarışabilseydim."
70 milyon "keşke bizim aayşe fatmalardan biri bu kız gibi koşabilseydi."
iyi ki turkiye de dogup buyumemis basarılı kızımız. yoksa camiye-kuran kursuna kapatılacagından olimpiyatlarda madalya kazanma sansı olmazdı. bu islerin egitimi cocukluktan baslar, bir sporcu kolay mı yetisiyor?
not. vay vay vay, kotuleyen kotuleyene. camilerde atletizm dersi veriyorsunuz da
bizim mi haberimiz yok?
etıyopya'nın kendısını geri istemesine karşılık trt'nin verdiği cevap şudur.
başarıyı görünce gelen etiyopya onun zor günlerinde neredeydiniz. o artık bir türk.
kara tren kaçtı.*
çok seviyorum ben bu kızı. işini ciddiyetle yaptığı için. destek yeterli değil, estekti köstekti diyerek mazeret üretmediği için. taa etiyopyalardan küçücük yaşında geldiği bir ülkede sıla hasretine, dil, adet, kültür farkına, ten renginden ötürü kem gözle bakabilenlere rağmen ve inat olimpiyatlarda madalya alacak kadar azimli olduğu için, son deparda kaybettiği rakibini güler yüzle, içtenlikle tebrik edebilmeyi nefes alır gibi sıradanlıkla başarabildiği için, ufacık bedeninde koskoca bir yürek taşıyabildiği için, o kocaman yüreğini alçak gönüllülük ve şirinlikle dışa vurduğu için. tanımlamak gerekirse, türkiye'ye olmpiyatlarda ilk atletizm gümüşünü kazandıran atletimiz. evet, atletimiz, baklavayı çok seven çikolata kızımız.
süper atlet, ilk kez olimpiyatlarda iki madalya almamızı sağlamıştır. bu kızı izleyip de hala devşirme sporcu muhabbeti yapanları eşekle arkadaşlığa davet ediyorum. türk dediğin nedir ki, saf ırkmı var ulan söyletmeyin kötü kötü adamı, hitlerin torunu musunun aq.
gümüş madalya kazanarak bizleri bir kez daha gururlandıran ateletimiz. bir de dibaba olmasa daha bir güzel olacaktı. kadın her yerde karşısına çıkıyor.
ne salak memleketiz ki bir adet bayrak bile götürememişiz yanımızda. kız kendi ülkesini ( hem de söylediğine göre birçok baskı ve kınamaya rağmen ) terk ederek başka bir ülke adına yarışmış, yarıştan sonra doğduğu toprakların bayrağını sırtına geçirmeyi etik bulmamış ve minnet duyduğu ülkenin bayrağını aramıştır. ama biz öyle öküzüz ki kanımca madalya kazanacağını dahi düşünmeden onu aşağılamışız. neyse zaten olimpiyat takımımızın bu üstün başarısı ortada. taktiğimiz, tekniğimiz, hazırlanışımız ortada. 1-2 başarılı kişiyi utandırmışız çok mu...