2009 yılında olan şey zannedilir değildir. Gezegenimiz tarihinde ilk defa böyle bir refah periyodunun içinde. 4. sanayi devrimi, fizyon santralleri ve 5G ile birlikte bu daha da fazla hissedilecek.
Kriz denilen şey kifayetsiz türdeşlerimizin iş bulamamasından ve bu kifayetsiz türdeşlerimizin yoğun olduğu ülkelerin de üretimsizlikten küresel yapıya eklemlenememesinden kaynaklı bir tükenme hali var.
General Elecktrics adlı şirket kendi hisselerini açıktan satın almaya başlamıştı bir ara. Bu ne demektir? Bakın bizim şu kadar paramız var fakat bu parayla ne yapacağımızı bilmiyoruz yatırımcılarımız, alın şu paranızı geri, verin benim hissemi ne yaparsanız yapın bu parayla demektir. Keza Apple'ın nakit kaynağı 200 milyar doların üstünde. Niye bu kadar para biriktirsinler, salaklar mı bu adamlar? Çünkü ar-ge yapacak, kafasını çalıştıracak adam bulamıyorlar. Keza microsoft da aynı sebepten yerinde sayıyor. insan kaynağı bulamıyorlar.
Onlar insan kaynağı bulamazken gezegenimizde işsizlik oranları da giderek artmakta, özellikle gençlerde. Biri adam bulamıyor öbürü iş bulamıyor? Bu işte bir terslik var gibi görünebilir fakat yok. O işsiz denen kişiler bu kifayetsiz insanlardır. Bu insanlar özellikle makineleşmede ilerlemiş avrupa ve amerika ülkelerinden artık iş bulamıyorlar. Kendisiyle birlikte ilk okula başlamış komşusu milyoner olurken kendisinin yemek fişi bekleyen bir işsiz olduğunu görmesi onu depresyona sürüklüyor. Hayatın bu acı cilvesi pek yakında orta ve düşük gelir grubunda olan ülkeleri de vuracak.
Yunanistan'da sözde kurtulma planları yapılmıştı. Hiç aldırış etmeyin. Yunanistan'ın silinen onlarca milyar euro borcu bir işe yaramayacak. Çünkü dediğim gibi sorun kaynak ve refah sorunu değil. Artık makineleşme ve bilişsel ilerlemeyle birlikte kifayetsiz insana ihtiyaç kalmadığı bir dönemde yaşıyoruz.
Bir diğer ekonomik kriz gibi görünüp aslında hiç öyle olmayan şey türkiye gibi orta gelir ülkelerindeki hızlı borçlanma ki türkiye'nin durumu aslında nispeten iyidir çünkü borcun ülke gsyh'ye oranı hala kritik %50 sınırının altında ve türkiye genç bir nüfusa sahip. Neyse konuya dönelim, deniliyor ki bu ülkelerin tasarruf oranı çok düşük ve hızla borçlanan kesimleri var. Amerikan banliyölerini, amerikan tüketim kültürünü izleyerek büyümüş bir nesilden başka ne beklenirdi ki? Biraz psikoloji bilen biri türkiye'de 30 yıl amerikan filmleri izleyen neslin tasarrufunun çok düşük olacağını, kredi borçlarından batarken bile takı alacağını, bankada 10 bin doları dahi yokken son model spor arabalardan konuşacağını ve bunların sonucunda da toprakları dahil herşeyini satan nesiller geleceğini bu nesillerin hızla borçlanacağını bilirdi.
Türkiye'de asgari ücret 1300 lira, işverene kişinin maliyeti 2000 lira, eline net 1300 lira geçen ortalama asgari ücretlinin aylık masrafı 1400 lira. 2000 lira 700 dolar demektir ki bu bazı ab ülkelerindeki asgari işçi maliyetinden bile fazla. Türkiye böyle büyüyebilir mi? Tabii ki zor, ekonomi pek iyi durumda değil ama ben şimdilik mikroya odaklanacağım. 1300 lira alan adam 1400 lira harcıyorsa, her ay 100 lira borçlanıyor demektir bu.
Ekonomik kriz artık dünyanın tüm ülkelerinin ekonomileri entegre hale geldiği için imkânsızdır Çin batacak olsa türkiyedeki amerika batacak olsa almanyadaki tasarruflar bir biçimde seferber ediliyor.en canlı örneği batmaktan kurtarılan yunanistan.
Günümüz ekonomik sisteminde kaçınılmaz olandır. Bağımsız merkez bankalarının ve diğer bankaların akla aykırı bir şekilde yoktan ürettiği paralar ve bu aslında olmayan gelirden ortaya çıkardıkları kazançların birilerinin sırtından çıkması için çıktığından dolayı aslında bile bile lades demek gibi bir şeydir.
3 yıl içinde yeni ekonomik kriz beklemekteyim. Tıpkı 2009'daki gibi olmaz diyenleri susturacak bir kriz.
Şuan ülkemizin içinde bulunduğu durumdur. Yaz aylarında kendini daha fazla hissettirecektir. Kısacası Türkiye'deki mevcut işsizler ordusuna binlercesi dahil olacaktır..
(bkz: kiriz teğet geçti) aradan yıllar geçmesine rağmen halen gözlerimizi dolduran açıklamadır. yıl olmuş 2016 bu kriz bizi niye vurmuyor efendiler, yoksa biz süper güç müyüz, en güçlü ülke miyiz acabada krize girmiyoruz.
hayır efenim, her yıl krize girmemek için türkiyenin bi parçası koparılıp satılmakta ve piyasaya sıcak para olarak sürülüp ekonomi canlandırılmaya çalışılmakta. tabiri cayizse ekonomi bir inek memesi gibi şişirilmekte
e ne olacak bu işin sonu satacak bir sey kalmadığında ne yapacağız. filistinden hiçbir farkımız kalmayacak tüm ülke hep beraber başka ülkelere çalışıyor olacağız başka devletlerin kölesi olacağız. birileride geçip karşımıza 'oh ne iyi oldu şeriat geldi' diye avuçlarını sıvazlayacak.
insanların ciddi yaklaşmaları gerektiğine inandığım, toplumun bir kesimini değil her kesimini alakadar eden önemli bir konu.
onun dışında evlenecektim bu sene. ev de dahil her türlü masrafımı da kredilendirip gelirim doğrultusunda rahatlıkla ödeyebilecek durumdaydım.
fakat her şeyi ortak bir kararla erteledik. çünkü işler hiç iç açıcı görünmüyor.
hiç aklınıza gelmeyecek sektörlerde işten çıkarmalar olabilir 6 ay içinde. bence siz de bu sıralar büyük harcamalar veya maddi yükler altına girmeden biraz düşünün.
Dün akşam beş kişilik bir arkadaş grubuyla uzunca bir süre konuştuktan sonra ülkemizde ekonomik kriz olduğuna karar verdik.
Bunlar şu kadar çaldı, onlar da zamanında şunları çalmıştı gibi basit siyasi klişelerin hepsini es geçiyorum.
Masada üç öğretmen, bir özel sektör çalışanı mühendis ve babasının yanında işletme müdürlüğü yapan biri var.
yaş ortalaması 27. Maaş ortalaması 2,600 TL Ki bulunduğumuz şehrin istanbul ya da ankara olmadığını düşünürsek iyi bir maaş ortalaması. Masanın üstünde beş tane araba anahtarı. En düşüğü de 2008 model. içtiğimiz çayın fincanı 3,50 tl, kahvenin karton bardağı 8-14 tl. Konuşulanlara göre cüzdanların içi boş ama en kötü cüzdan tergan marka*.
Lacoste'da indirimden 80 tl'ye alınılan tişörte seviniliyor. Kız arkadaşına aldığı tek taşa 2,400 tl veren arkadaşla dalga geçiliyor. bir diğeri de eşiyle gideceği 3 gece 4 gündüzlük tatil için 3,100 tl'ye anlaştığını çok karlı bir iş yapmışçasıoa anlatıyor.
Tüm bunlar dışında, kredi kartına yüklü borçların olduğu, bankaya kredi borcu olduğu, maaşın yetmediği ve çok düşük olduğu, yunanasitan'da bile maaşların bilmem kaç euro seviyesinden olduğu konuşularak ülkede ekonomik kriz olduğuna karar veriliyor.
Evet, bu ülkede bir kriz var ama bu ekonomik kriz değil, tüketim krizi.
2015'te olması beklenen fakat, salazar'ın 3f'si ile geçiştirilecek olan, "teğet geçti" gürültüsü ile zamlara razı olunacak olan durum. 15 kasım'dayız, ekim'de bir geldi, 1.5 ay sonra da zam geliyor haliyle. kimse 2001'deki gibi bağırıyor mu?
erdoğan'ı tahttan indirebilecek tek güç. erdoğan'ı tahta çıkaran güç de buydu. millet hep cebine bakıyor. yarın ekonomik kriz olsun, akp'yi sandığa gömer millet.
Bugün gerçekleştirilen oldukça sert faiz artırımı ile merkez bankası' nın da kabul ettiği, aslında uzun süredir yaşamakta olduğumuz krizdir. Hükümetin Günü kurtarmaya yönelik önlemlere dayalı ekonomi balonu patlamıştır. Merkez bankası' nın faiz artırımı hamlesi seçimlere kadar piyasalarda gevşemeye neden olacaktır. Ancak seçimlerden sonra üretime dayalı olmayan balon ekonomimiz sebebiyle ekonomik daralma, enflasyon patlaması, vatandaşın alım gücünde azalma, batan şirketler ve işsizlik sarmalında dolanıp duracağız.
Takibe düşen tüketici kredileri:
9 milyar 54 milyon TL
Takibe düşen KOBi kredileri:
7 milyar 140 milyon TL
Yarım milyon çiftçinin borcu:
4 milyar 259 milyon TL
Buzdağının ucu ...
Sıcak para girişine bel bağlayan iktidarın uyguladığı ithalat ve tüketime dayalı ekonomik model duvara dayandı. Protestolu senet, batak kredi, ödenmeyen senet miktarı her geçen gün artıyor. Vatandaş, bankaların kredi kartlarından harcadığı parayı ödeyemiyor.
KOBiler çöküyor
Esnaf, tüccar, sanayici, çiftçi, işçi, köylü ve şirketler banka kredilerini kapatamıyor. Binlerce köylünün tarlası, arazisi, borçları yüzünden bankalar tarafından hacz edildi. Banka kredileri dolayısıyla icra takibine düşen küçük ve orta boy işletme (KOBi) sayısı da giderek artıyor.
Kara liste kabardı
BDDK verilerine göre takibe alınan bireysel kredi müşteri sayısının, Nisan 2013 itibarıyla 1 milyon 139 bin 604 olduğu açıklandı. 1 milyon 976 bin 617 vatandaş ise kredi kartı borcunu düzenli ödeyemediği için bankalar tarafından takibe alındı.
8 milyar dolar kaçtı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Mayıs ayının başından itibaren 12 Hazirana kadar olan sürede, Türkiyeden 8 milyar dolar tutarında bir meblâğın yurt dışına gittiğini açıkladı. Başçı, Bunun önemli bir kısmı para piyasasından dedi ...
Buz dağının ucu göründü ekonomi alarm veriyor
* Mayıs başından itibaren 12 Hazirana kadar olan sürede, Türkiyeden 8 milyar dolar tutarında
döviz yurt dışına kaçtı.
* Protestolu senet sayısı 2013ün ilk 5 ayında 441 bin 931 adete, senet tutarı yüzde
3 milyar 10 milyon TLye çıktı.
* Bankaların Ocak-Mart dönemi için bildirdiği karşılıksız çek sayısı geçen yıla oranla yüzde 14.7lik artışla 228 bin 517ye ulaştı.
* Takipteki tüketici kredileri toplamı Nisan 2013 itibariyle 9 milyar 54 milyon TLye yükseldi
* Yarım milyon çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine toplam 4 milyar 259 milyon lira borcu var.
* Takipteki KOBi kredileri, Ocak-Nisan döneminde 749 milyon lira büyüyerek 7 milyar 140 milyon
lirayı buldu.
Protestolu senet, batak kredi, ödenmeyen senet miktarı her geçen gün artıyor. Vatandaş, bankaların kredi kartlarından harcağı parayı ödeyemiyor. Esnaf, tüccar, sanayici, çiftçi, işçi, köylü ve dev şirketler bankalardan aldıkları kredileri kapatamıyor. Binlerce köylünün tarlası, arazisi, borçları yüzünden bankalar tarafından hacz edildi, ellerinden alındı. Vadesinde ödeyemediği banka kredileri dolayısıyla icra takibine düşen küçük ve orta boy işletme (KOBi) sayısı da giderek artıyor.
Protestolu senet: 3 milyar TL
Türkiyede protestolu senet sayısı 2013 yılının ilk 5 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10.1 oranında artışla 441 bin 931 adete, protestolu senet tutarı yüzde 30 artışla 3 milyar 10 milyon TLye ulaştı.
Merkez Bankasının verilerine göre protestolu senet sayısı ve tutarındaki artış Mayıs ayında da devam etti. 2012 yılı Mayıs ayında 86 bin 768 adet düzeyinde olan protestolu senet sayısı bu yıl Mayıs ayında yüzde 5.6 oranında artışla 91 bin 658 adete ulaştı. Geçen yıl 510.6 milyon TL düzeyinde seyreden protestolu senet tutarı ise yüzde 24.6 oranında artışla 636.2 milyon TL oldu.
Protestolu senetler büyük kentlerde yoğunlaştı. istanbulda protestolu senet sayısı Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11 artışla 12 bin 496 adete, yılın ilk 5 ayında yüzde 14.9 artışla 59 bin 394 adete yükseldi. Mayıs ayında protestolu senet sayısı açısından istanbulu 6 bin 19 adetle Ankara, 3 bin 628 adetle izmir, 2 bin 826 adetle Konya, 2 bin 528 adetle Bursa, 2 bin 502 adetle Antalya, bin 194 adetle Kayseri, bin 184 adetle Mersin, bin 166 adetle Adana izledi.
Protestolu senet tutarının en yüksek olduğu il istanbul oldu. istanbulda protestolu senet sayısı Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 21.4 artışla 169.1 milyon TLye, yılın ilk 5 ayında yüzde 18.6 artışla 815 milyon 266 bin TLle yükseldi. Mayıs ayında protestolu senet tutarı açısından istanbulu 71.5 milyon TL ile Ankara, 42.7 milyon TL ile izmir, 30.8 milyon TL ile Bursa, 23.3 milyon TL ile Antalya, 19.2 milyon TL ile Konya, 13.6 milyon TL ile Kayseri, 12.2 milyon TL ile Adana, 11 milyon TL ile Kocaeli, 10.3 milyon TL ile Mersin takip etti.
Takipteki kredi: 9 milyar TL
Öte yandan; takipteki tüketici kredileri toplamı Nisan 2013 itibariyle 9 milyar 54 milyon TLye çıktı. istanbul Boğazında inşaa ettirilecek 3. köprünün toplam yatırım tutarının 4.5 milyar TL olacağı dikkate alınırsa, tüketicilerin takipteki toplam kredi tutarı, iki boğaz köprüsü maliyetine eşit görülüyor.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, BDDK verileriyle bankalardan çektiği krediyi ödeyemeyerek takibe alınan bireysel kredi müşteri sayısının, Nisan 2013 itibarıyla 1 milyon 139 bin 604 olduğunu açıkladı.
1 milyon 976 bin 617 vatandaş hakkında ise kredi kartı borcunu düzenli ödeyemediği için bankaları tarafından takibe alındı.
Nisan 2013te, toplam tüketici kredisi tutarı 295 milyar 190 milyon lira iken, takip hesaplarında izlenen tüketici kredilerinin tutarı 9 milyar 54 milyon lira olarak ortaya çıktı. BDDK, bu hesaplamada, tüketici kredilerine bireysel kredi kartı tutarlarını, takip hesaplarında izlenen tüketici kredilerine ise takip hesaplarında izlenen bireysel kredi kartı tutarlarını dahil etti.
Karşılıksız çek: 904 bin
2012de bankaların Merkez bankasına bildirdiği karşılıksız çek sayısı; bir yılda yüzde 52 artış göstererek, 904 bin 750e çıktı. Karşılıksız kaldıktan sonra ödenen çek sayısı ise 378 bin 984 oldu. Karşılıksız çek sayısındaki artış; 2013te de hız kesmedi. 2012nin aynı dönemine oranla Merkez Bankasına bankalardan bildirilen karşılıksız çek sayısı ve artış oranları; Ocak 2013te yüzde 30.66 artışla 82.029, Şubat 2013te yüzde 6.6lık artışla 81 bin 998, Mart ayında ise yüzde 8.3lük artıyla 64 bin 490 olarak sıralandı. Bu rakamlar doğrultusunda, 2013ün ilk üç ayında bankaların bildirdiği karşılıksız çek sayısı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 14.7lik artışla 228 bin 517ye ulaştı. 2013ün ilk üç ayında karşılıksız kaldıktan sonra ödenen çek sayıları ise Ocakta 35 bin 148, Şubatta 38 bin 697, Martta ise 37 bin 835 olarak sıralandı.
8 milyar dolar kaçtı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı (TCMB) Erdem Başçı, Mayıs ayının başından itibaren 12 Hazirana kadar olan sürede, Türkiyeden 8 milyar dolar tutarında bir meblâğın yurt dışına gittiğini açıkladı. Erdem Başçı, 12 Haziran 2013 tarihinde, Giresun Ticaret ve Sanayi Odasınca (GTSO) düzenlenen para politikaları konulu konferansın ardından soruları cevaplandırırken, 7,9-8 milyar dolar toplam çıkış var. Bunun önemli bir kısmı para piyasasından... Son günlerde de tahvil piyasasından çıkış var ama çok öyle tedirginlik verici rakamlar değil daha ziyade fiyat etkisi görüyoruz. demişti.
Yabancı bankalar
Özellikle özel bankalardan kredi çeken çiftçiler, tarlalarını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Haczedilen arazilerin ise büyüklüğü bilinmiyor.
Elinde para olmadığı için borcunu ödeyemeyen çiftçilerin yanı sıra borcunu ödemek için bankalar arası mekik dokuyan çiftçiler de var. Tarımda dönen para artınca, daha önce çiftçiyle ilgilenmeyen bankaların tutumu değişti. Son senelere kadar çiftçi daha çok Ziraat Bankası ve Türkiye Tarım Kredi Kooperatifinden kredi alma imkânı bulurken devreye özel bankalar da girdi. Yabancı menşeli özel bankaların ağına düşen çiftçiler, borçlarını ödeyemiyor ve tarlaları haciz ediliyor. Çiftçilere kredi vermek için bankalarda tarım bankacılığı birimleri kuruldu. Televizyon reklamlarında ünlü sanatçılar kredi ve kredi kartı mucizesinibile anlatıyor.
KOBiler borç batağında
Borcunu ödeyemeyen bireysel kredi ve kredi kartı müşterisi yurttaşların yanı sıra, vadesinde ödeyemediği banka kredileri dolayısıyla icra takibine düşen küçük ve orta boy işletme (KOBi) sayısı da giderek artıyor.
BDDK verilerinden çıkartılan hesaba göre; bankalara olan kredi borcunu ödeyemeyerek icra takibine düşen KOBi sayısı, 2013ün Ocak-Nisan döneminde 21 bin 471 artarak, Nisan sonu itibariyle 190 bin 202ye yükseldi. Kredi borcu yüzünden takibe düşen KOBilerin 156 bin 39unu mikro, 28 bin 224ünü küçük, 5 bin 939unu ise orta ölçekliler oluşturuyor.
Takipteki KOBi kredileri de Ocak-Nisan döneminde yüzde 11.7 oranında net 749 milyon lira büyüyerek 7 milyar 140 milyon liraya ulaştı. Nisan sonu itibariyle mikro işletmelerin takibe düşmüş 2 milyar 813.2 milyon, küçük işletmelerin 2 milyar 68.5 milyon, orta işletmelerin de 2 milyar 258.2 milyon TL borcu bulunuyor.
Bankalara çiftçinin borcu: 10 milyar lira
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun yayımladığı Türkiyenin Finansal Haritası verilerine göre; Ziraat Bankası bütün bankaların toplamının 10 milyar lirayı bulduğu tarım kredilerinde açık ara diğer bankaları geçti. Ziraatin kullandırdığı kredi miktarı 6 milyar 406 milyon 769 bin YTL oldu. Özel bankalar arasında ise ilk sıraya iş Bankası yerleşti. iş Bankasının sektöre kullandırdığı kredi 698 milyon 3 bin YTL olurken, Şeker Bank 344 milyon 180 bin Ytl, Denizbank 319 milyon 573 bin YTL, Yapı Kredi 308 milyon 733 bin YTL, Vakıfbank 276 milyon 900 bin YTL, Garanti 260 milyon 974 bin YTL, Finansbank 187 milyon 294 bin YTL, Akbank 185 milyon 545 bin YTL kredi verdi. Ziraat kredilerinde bu kez iller arasında liderlik koltuğuna istanbul değil, Ankara oturdu. ilk 5 il arasına sırasıyla izmir, istanbul, Adana ve Antalya girdi. En az kredi kullanan iller de yine Doğu illeri oldu.
Bu arada; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye genelinde 403 bin 870 çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine toplam 4 milyar 259 milyon lira borcu olduğunu açıkladı. CHP PM Üyesi ve Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin sorusunu cevaplandıran Mehdi Eker, Tekirdağ ilindeki borçlu çiftçi sayısının 12 bin, borç miktarının ise 187 milyon 322 bin olduğunu bildirdi.
Borcunu defaten ödeme imkanı olmayan ortakların, borçlarının en az yüzde 25ini peşin ödemeleri halinde, gelecek ürün hasat dönemine kadar 1 yılı geçmeyecek şekilde taksitle ödeyebildiklerini belirten Eker, Vadesi geçen borçların asgari yüzde 60ını ödemeleri kaydıyla kalan kısmı için yeni kredi kullandırılarak, borçlarına mahsup edilmektedir dedi.
genellikle yoksul ve işçi kesimlerinin etkilendiği ekonomik kırılma dönemleridir. işsizliğin tavan yaptığı bu dönemlerde krizin faturası ve riskleri çalışan kesime yüklenir. 1929 dünya ekonomik buhranından sonra ortaya çıkan milyonlarca işsize karşın sayısız fabrikanın kapısına kilit vurulmuş olması krizin en büyük çelişkilerinden birini ortaya koymuştur. Bununla birlikte eğer krizler yeterinde büyük olursa küresel çapta bir yönetim şekli değişikliğine yol açabilir. 1929 büyük ekonomik buhranından sonra gelişme imkanı bulan marjinal siyasi akımlar 2. dünya savaşına zemin hazırlamıştır.