azalmakta olan ve zaman geçtikçe daha da azalacak olan farklardır.
fakat bunu uludağ sözlük'ün direkt ek$i sözlük'e, ya da ek$i sözlük'ün direkt uludağ sözlük'e benzeşmesi, öykünmesi olarak algılamak yerine, ortak bir paydada kesiştirilmesi olarak düşünülmesi ve bu doğrultuda bu iki oluşumun ilgililerince belki bir kısım istişareler neticesinde nihayetlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
bittabi, böyle bir varsayımın; büyük çoğunlukla uludağ sözlük'e fayda sağlayacağı ve ek$i sözlük'ün neden böyle bir diyalogu kabul edeceği hususundaki fosforlu sual işretleri, internetteki "sözlük" kavramı ile biraz bile iştigal olan kişilerce hemececik cevaplanarak: ek$i sözlük'ün aklından bile geçmediği ve geçmeyeceği (çünkü kendilerini zor idare ediyorlar, kendi deyimleri ile), bu önerinin tam anlamı ile uludağ sözlük'e çıkar sağlayacağı şeklinde yanıt bulacaktır.
ama bakınız, çıkış noktamın, özellikle de son dönemlerde daha da bir beliren, okan bayülgen'in üstü kapalı bu çağırısı, tavsiyesi, yine okan bayülge'nin aynı konuşmasında kendisi tarafından yanıt buluyor: güç, belki de nâmümkün.
finalde; tam olarak veri tabanlarının birleştirilmesi gerekliliğini değil de, en azından ortak kaideler çerçevesinde, yine belki ortak alınan bir takım kararlarla "sözlük"lerin idame ettirilebileceğini düşünmek mümkün.
ipin ucunun çoktan kaçtığını düşünenler varsa, zaten ben onların başındayım.
fakat nasrettin hoca'nın "ya tutarsa"sını da unutmamalı, en az iki haftada bir sayısal loto ya da muadili şans oyunlarına vakit ayırmalıyız.
birinde ben varım digerinde ise yokum. ahaha. çok subjektif oldu değil mi? silinir bak bu.
o zaman tanım yapalım.
tanım: olmayan farklardır. tastamam aynı işte, onların temaları falan daha güzel sadece. bir de yazarlar farklı. degil mi? farklı farklı insanlar. evet.
ekşi sözlükte başlığa "eksi sozluk ile uludag sozluk arasindaki farklar" yazıp getir butonuna basıldığında "yok boyle bi$ii???" çıkması, uludağ sözlükte ise 385 adet entry çıkması gibi zamanla daha da artacak farklardır.
mantık olarak bir fark olmamalıdır. zira aynı amaca hizmet eder tüm sözlükler.
ancak ekşi sözlük, kurumsal bir şirket izlenimi verir. diğer sözlüklere oranla sözlükte yazmanın bir prestij kaynağı olduğunu düşünen çok sayıda yazarı sayesinde "işleyen" bir yapısı vardır.
hatta artık özgeçmişlerine ekşi sözlük yazarıyım yazanlar da mevcuttur *.
uludağ sözlük ile de ilgili ahkam kesemem zira henüz yeniyim, şit!
ekşisözlük ilktir, dolayısıyla halk arasında daha çok bilinir. ekşi dışındaki sözlükler ise "diğerleri" olarak anılır. markalaşma açısından iki sözlük arasında dağlar kadar fark vardır. ekşi'de yazar alımlarının uzun süredir yapılmıyor oluşu da markalaşmaya, ulaşılması güç izlenimi vermeye yöneliktir. Fakat içerik olarak aralarında bariz farklar yoktur kanımca.
pek dikkat etmedim, ya da gözümden kaçmış veya sözlüğe girme alışkanlığımın şu sıralar seyrek olması nedeniyle başlığa/konuya denk gelmemiş olabilirim.Şu sıralar öğrendiğim şey ise 7 temmuz 2007 tarihinde hem uludağ hem de ekşi sözlük okan bayülgen'in makina programına zirve düzenlemişler.
Buraya kadar her şey normal...
geliyoruz detaylara;
geçen haftanın en beğenilen entrylerinde 7 temmuz uludag sozluk makina ya gidiyoruz zirvesi başlığına yazılmış yazarı önemli olmayan bir entry ile dikkatimi çeken konuyu biraz irdeliyorum.youtube'daki videoyu seyrediyorum, sizinde bildiğiniz gibi Programın sonuna doğru hem uludağ sözlük'ten hem de ekşi sözlük'ten bir kaç yazar masaya konuk edilmiş ve sözlük ile ilgili kısa bir sohbet ediliyor.
Yorumlara bakıyorum,
uludağ sözlük inanılmaz rahatsız, neden?
Okudukça daha çok dehşete düşüyorum.Zannediyorum nicki kaytan bıyıklı dilber olan bir yazar konuşurken kekelemiş, "aman Allahım!!!! nasıl olur", "oraya iki tane konuşabilecek adam gönderemediniz mi?" den başlıyor, ta ki Ekşi sözlüğe rezil olduk yarın sokağa çıkamam tribinde komplekslere kadar uzanan bir dolu yorum okuyorum.içimden "be hey dümbelek sen o platformda o canlı yayın heyecanında bence altına sıçardın, oradaki bir kaç kişi medeni cesareti gösterip gayette düzgün bir şekilde konuşmalarını sergilemişler" demek istiyorum ama diyemiyorum.
peki ekşi sözlük ne düşünüyor?
hiç bir şey hemde hiç bir şey.Öylesine bir zirve ve öylesine durum.Yargılamak yok, ezmeye çalışmakta yok.sadece sıradan ve olağan bir durum.
işte durum budur.Bizim içim hayatın anlamı olan bir durum, onlar tarafından sadece ufak bir detaydır.*
gelen sorulara yönelik edit: ekşi sözlük yalakası değilim.bu sorulaı sormadan öne biraz girdiğim entrylere bakın.mesala (#533508) gibi.Yaptığım şey sadece objektif bir değerlendirmedir.
zerre umrumda olmayan ve neden gözümüze sokulduğunu anlayamadığım farktır.. aslında nedenlerini anlayabiliyorum ama çok saçma buluyorum.. ekşi sözlükte bir yazar " uludağ sözlükle aramızdaki on fark" dese bunu da anlamam.. çocukluğunu özlemiş insanlar geliyor gözümün önüne bu tarz başlıkları okuyunca.. hem güldürüp hem düşündüren levent kırca tadı alıyorum bu farkların imalı anlatılışlarında..