bugün

severek okuduğum okulum. havaların ısınmasıyla birlikte edebiyat fakültesinin önünde sempatizanları tarafından biz masum öğrencilere kürtçe pop - arabesk- fantezi hatta ve hatta rap müzik bile dinlettirilen okuldur.

her şeye rağmen türkiyenin en güzel kampüslerinden birine sahiptir. ayrıca yeni açılan metro hattıyla da ulaşım problemini hemen hemen kökten çözmüştür.
küçük bir ilçe gibi kampüsü olan üniversite.
(bkz: ege üniversitesi nde başörtülüleri fişleyen prof)
bana "bilgi" vermeyi reddeden bir yer olduğunu öğrendim bugün.

ben ege üniversitesindeyim; ki kampüs ortamı olsun, rahatlık olsun, her isteyenin hakkını arayabilmesi, insan çeşitliliği ve bunların yadırganmaması açısından benim gözümde gerçek bir üniversitedir. ama bugün hiç tahmin etmediğim bir şey oldu. izninizle sizinle paylaşmak istiyorum.
peki öyleyse...

yazdığım bir entry'nin haftanın en iyilerine girmesi akabinde pek çok mesaj aldım. bunların hemen hepsi benim hissettiklerimi hisseden insanların attığı ve ya yazdıklarım için bana teşekkür eden yada ellerine sağlık diyen mesajlardı. hepsine geri döndüm ve teşekkür ettim hisleri için. bakın hisleri için diyorum, iltifatları için değil. o göreceli bir kavramdır.

işte tüm bu mesajlar içinde dün bir sözlük yazarı tarafından bana bir link yollandı ve gayet medeni bir şekilde o linkteki şeyi izlememi rica etti. hatta kendisi tüm videoyu izlemek zorunda olmadığımı; aynı zamanda bana izlememi istediği dakikaları da yazdı; ancak ben fikirlere saygımdan dolayı tamamını izleme kararı almıştım kendi kendime. kendisine bilgisayarımın sorun çıkardığını ertesi gün (bugün) izleyebileceğimi söyledim. fakat gece bir şekilde bilgisayarım toparlandı ve ben de videoyu izlemeye muvaffak oldum.

şimdi, video ve içeriği hakkında bilgi vermeyeceğim. sözlükte bile aradığımda çok az entry yazıldığını gördüm konuyla ilgili. bu kadar hassa bir konuda yeterli bilgiye kavuşamadan yazılacak entry'lerden bilgi kirliliği yaratmak istemiyorum. bana mesaj atan yazarın da kimliğini açıklamayacağım; ancak benimle aynı görüşte olmayan biri olduğunu anlamışsınızdır yazının bu ana kadar geldiği yerden. olsun varsın; aynı fikri savunmadığımız için onu dinlememezlik edemezdim değil mi? zaten ülkemizin en büyük sorunlarından biri dinlememek. sadece bu konularda değil, en baştan küçüklükten gelen bir refleksle dinlemiyoruz biz. bizi uyaranları, iyiliğimizi isteyenleri, ailemizi, öğretmenlerimizi, büyüklerimizi, arkadaşlarımızı... anladınız sanırım.

videoyu izledim. normalde en ufak bir ilgi göstermeyeceğim, kabul etmeyeceğim ve "zırva"lıklarla dolu diyeceğim bir şeydi. kendi propagandasını yapan bir başka videoydu işte. bunun gibi binler çekildi ve yine bunun gibi binler çekilecekti. fakat o da ne? bir belge vardı bu videoda. evet dönem ve kişi adı vererek, tarih ve imza gösterrek açıklanan bir belge vardı. daha dikkatli izlemem gerektiğini düşündüm. başa sardım ve başladım izlemeye. videoda anlatılanlar boyunca bir kaç belge daha gösterildi izleyiciye. belgeler basit şeyler değildi, resmi organların, makamların imzasını taşıyan belgelerdi. vdeonun çok büyük kısmı kişilerin anlattıklarına dayandığı için ve görsel kaynak (olayın fotoğrafları, videolar vs) olmadığı için anlatılanların ne derece doğru olduğunu tartışmadım bile kendi içimde. oraya çıkıp her şeyi söyleyebilirlerdi çünkü. ancak ben bu belge kısmına kafayı taktım. eğer o belgeler varsa bunların karşıt belgeleri de olmalıydı. benim öğrendiğim gerçekleri, benim milletimin değerlerini doğrulayan belgeler olmalıydı. işte ben de bu belgeleri öğrenmek adına üniversitemdeki tarihçilere gitme kadarı aldım.

(konu henüz ege üniversitesine gelmedi farkındayım; ancak birazdan yazacaklarımın anlamını pekiştirebilmeniz için bu uzun girizgahı yazmak zorundaydım.)

bu sabah bir sınava girdim ve hemen ardından fakültemize gelen edebiyat hocasına gittim. bayanın müthiş bir birikimi ve bilgisi vardı. kendisine kısaca olayı anlattım ve savunma yapmak için bilgiye ihtiyacım olduğunu söyledim. ilk başta bana kendisi anlatacaktı; lakin olayın ehemmiyetini kavradıktan sonra beni tarihçilere yönlendirmeyi teklif etti. seve seve kabul ettim.

edebiyat fakültesine gittik beraber ve bana tarih bölümü koridoruna kadar eşlik etti. ondan sonra bölüm sekreterine gitmemi ve onun adını vererek yardım istememi söyledi. teşekkür ederek ve minnettar oladak uzaklaştım oradan. işte aradığım bilgiyi bulamayışım bundan sonra başlıyor.

bölüm sekreterine gidip bir tarih hocası, asistanı, prıfesörü, her neyse onunla görüşmek istediğimi söyledim. bana bakıp bölümümü sordu. cevap verdim. hafifçe sırıttı; sanki t cetveli taşıyan biri tarihle ilgili olamazmış gibi. koridorun sonuna gitmemi, orada bulunan araştırma görevlileriyle görüşmem söyledi. benim ciddi bir şekilde bu bilgiye ihtiyacım olduğunu mümkünse bölüm başkanıyla görüşmek istediğimi söyledim. koridorun sonundaki araştırma görevlilerinin odalarını söyledi tekrar. arkamı dönüp çıktım soğuk bir teşekkürle.

araştırma görevlilerinin ikisinin bir arada olduğu odanın kapısını tıklayıp içeri girdim. içeride bir bayan araştırma görevlisi vardı ve bana soğukça baktı. sanki benim orada bulunmam yanlış bir şeymiş gibi.
çok kibar konuştum, zaten hep böyleyim ne yazık ki, çoğu zaman bunu sustimal ederler, merhaba dedim. konu başlığını söyledim ve mümkünse bana konuyla ilgili bilgi vermesini istedim. yüz ifadesi yumuşadı; ancak sebebi bunu sorarak ona hevesli bir öğrenci olduğumu göstermem değildi; bana cevap veremeyecekti.

"ben osmanlı tarihinde çalışıyorum, cumhuriyet tarihi için bir başkasına gitmelisin," dedi. ve o arada başıyla benim durduğum masanın üstünü işaret etti. orada a4 kağıtlara yazılmış ve kocaman puntoyla başlık atılmış benim öğrenmek istediğim konuyla ilgili yazılar duruyordu. hevesle "bu kağıtların sahibiyle görüşebilir miyim?" dedim. "yan odaya olmadı karşı odaya bak. eğer yoksa arama boşuna," tarzı cümle kurdu. teşekkür edip çıktım odadan. yan odanın kapısı kapalıydı ve tıklayınca ses gelmediğinden açmak istediğimde kilitli olduğunu fark ettim. karşı oda da kilitliydi. tekrar geri döndüm ve başını tekrar bana kaldırdığı için pek mutlu olmadığını fark ettiğim araştırma görevlisine danışabileceğim başka birini sordum. iki yan odadaki hocaya gitmemi salık verdi. nitekim oradaki bir hcoaydı, araştırma görevlileri henüz pişmemiş olabilirlerdi ancak bir hoca bana istediğim bilgiyi verirdi. ah bu iyimserliğim!

kapısı açıktı ve içeride bir öğrenci vardı hali hazırda. sen nerden çıktın dercesine baktı bana, (sanırım mühendislik fakültelerinden farklı olarak buradakiler birbirlerini daha iyi tanıyor, yüzleri hatırlıyor. esktradan bir yüz gördüklerinde farkı ayırt edebiliryorlar.)

merhaba dedim ve kendisine konuyla ilgili bilgi almak istediğimi söyledim. bölümümü sordu, cevap verdim. duraksadı neden sonra cevap verdi.

"bunu niye öğrenmek istiyorsun?" ona sebebini açıkladım hızlıca. hızlıca açıkladım çünkü dinlerken sabırsızca sallandığını fark ettim.
"senin tarih hocan kim?" ismini bilmediğimi, anlattıklarıyla ilgilendiğimi söyledim. ismini bilmem gerektiğini aksi halde yardımcı olamayacağını ima etti. ben de soruyu ona sorduğumu ima ettim.

o rada başka bir kız öğrenci girdi odaya. sıcak bir şekilde merhaba dedi ve bir şey söyleyeceğini ekledi. kızın anlık duraklamasından benim orada bulunmamın rahatsızlık yarattığını anladım. ben çıkmaya davranınca hoca beni durdurdu ve konuyla ilgili tam sekiz cümle söyleyip aydınlatttı beni. sekiz cümle diyorum; çünkü o an için bile dediklerini bir sünger gibi emmiştim. sonda sınav notlarıyla boğuştuğunu ve kendi hocama gitmemi söyledi. tarif ettim hocamı, isim verdi bana; şansını dene dercesine. teşekkür edip çıktım odadan. giderken bana başka bir saat hatta başka bir gün için randevu vermediğini fark ettim. sırıttım. sırıtma sırası bendeydi artık; ama ne yazık ki acı doluydu sırıtışım.

yılmadım, başka kapıları denedim. hepsi kapalıydı, birini açabildim içerideki kişi telefonla konuşuyordu ve büyük suç işlemişim gibi baktı bana. terk ettim orayı; amacım bölüm başkanının odasıydı. bulamadım odayı; zaten hevesim de kalmamıştı bulmaya. ilim irfan yuvası buyerde açık kapı bulamıyordum; bulduklarım da bilginin kapılarını bir bir kapatıyorlardı suratıma.
ege üniversitesinde 'türk dünyası dili ve edebiyatı' yada o tarz bir isme sahip, yabancı uyruklu öğrencilerin edebiyat tarih gördükleri bir yer vardır. ege öğrencileri bilir. edebiyat fakültesiyle arası yürüyerek on beş dakikada alınır ancak. oraya gitmeye, belki birini bulabileceğime karar verdim. (hala iyimserim?)

yürüdüm o yolu, sonra türk dünyasına girdim. girişteki danışmaya uğrayıp bir tarihçiyle görüşmek istediğimi söyledim. çok kibar ve ilgililerdi; zaten ege üniversitesindeki tüm danışma ve güvenlikler öyleydi benim rastgeldiğim. bana isim verdi ve kapıları gösterdi. sıcak bir şekilde teşekkür ettim; gördüğüm ilgi ümitlendimişti beni. bana gösterilen kapılara yürüdüm; yıkladım ve bekledim. bekledim, bekledim... kapıyı açmaya çalışmak istemiyordum. çünkü kilitli olmasından korkuyordum. hevesim krırlıyordu. denedim ve kilitli olduğunu fark ettim. bana gösterilen ikinci kapı, son şansımı da denedim. o da kilitliydi. küfür edip geri döndüm. tam kapıdan çıkacaktım ki danışmadaki üç kişiden bana yardımcı olanı sordu niçin aradığımı. buraya yazdıklarımı bir dakika içinde özetledim ona. yanındaki bir başka abi bana bir isim önerdi. gittiğimi söyledim. kendi edebiyat hocamı tarif ettim; ismini söylediler bana. yarım saate gelir dediler. teşekür ettim tekrar. dışarı çıkıp yarım saat beklemeye karar verdim.

şimdi hakkını yemeyeyim; benim tarih hocam gerek bilgi gerekse ilgi olarak müthiş bir tarihçidir. videodan sonra aklıma gelen ilk isimdi. ancak gelmedi o yarım saatte. beklemekten yoruldum, hayal kırıklığı içinde ayrıldım oradan...

bakın size aynen yazdım her şeyi. şimdi ben o konuyu hala savunamıyorum. savunamıyorum; çünkü bilmiyorum doğru dürüst bir şey. daha önce bu konuda iki karşıt görüşün kitabını okumuştum; lakin ikisi de konuyla ilgili belge göstermiyordu.
ben şimdi kulaktan dolma bilgilerle, imzasız hikayelerle bir konuya inanamam da savunamam da.

ben o belgeleri çürütecek aksi belgeler olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. bana bu inancımda yol gösterip gerçeği gösterecek kişilerin ise kapıları kilitli. ondan sonra niye ilk beş yüzde hiç türk üniversitesi yok deriz. bu konuda yalnız olduğuma inanmıyorum; çoğu kişi farklı konularda yaşamıştır aynı şeyi.

birazdan bana o linki yollayana mesaj atacağım ve ekleyebileceğim bir şey olmadığını, biraz zaman verirse konuyu iyice araştırmak istediğimi söyleyeceğim.

kendim araştıracağım yada başka üniveristelere gideceğim. bugün kapısı kilitli olan her kapıya açık bulana kadar gideceğim. bulacak ve öğreneceğim. "bileceğim." bilmek; işte en müthiş erdem.

bir üniversite öğrencisi olarak bana gelmesi gereken bilgiyi bu kadar aradığım halde bulamadığım için derin bir hayal kırklığı içindeyim. bırakın lisede orta okulda öğrenmem gerektiğini, üniversitede de öğrenemiyorum.

bilemiyorum, belki de çok şey umut ettim.

(bu uzun entry'de anlattığım her şey aynen yaşadığım gibidir. kimse için isim vermeyişimi anlamanızı umuyorum.)
izmir'in en güzel üniversitesidir. kampüste yaşamak bambaşka bir güzellik. kampüs bornovaya yapılabilecek en uygun yere yapılmış gerçekten. her türlü imkana sahipsin. eğlence yerlerine, otogara, yerleşim yerlerine yakın olması sebebiyle insanı mutlu etmiyor değil.
yana yakıla edebiyat bölümü özellikle de bu yıl mezun olacak bir kişi aradığım üniversitedir. lütfen söylediğim fakülte veya bölümde okuyan herhangi bir kişi bana özelden ulaşabilir mi. çok ihtiyacım var sözlük
http://www.facebook.com/p...66&type=1&theater
güzel üniversite olduğu iddaa edilen, kazanırsam gideceğim üniversitem ?!
BÖTE yi kazandığım üniversitedir kısmetse gidicez orada okuyanlar ulaşırsa memnun olacağım yerdir.
ege üniversitesi akademik takvim 12/13 sayfasında bulunan ilgili açıklamalar kısmından alıntı:

5- Hazırlık Sınıfları Muafiyet Sınavı: Yeni Kayıt 11 Eylül 2012 / Eski Hazırlık Sınıfı 04 Eylül 2012 / (Eski Dil Grupları Hariç) Alman Dili ve Edeb.,Amerikan Kültürü ve Edeb.,ingiliz Dili ve Edeb.ve Mütercim Tercümanlık Bölümleri

Hazırlık Sınıfı Olmayan Okulların Yabancı Dil I-II Muafiyet Sınavı 20 Eylül 2012 yapılacaktır. 14 Eylül 2012 Alman Dili ve Edeb.,Amerikan Kültürü ve Edeb.,ingiliz Dili ve Edeb.ve Mütercim Tercümanlık Bölümleri

(ingilize-Almanca) Hazırlık Öğrencileri Speaking Exam (Sözlü Sınavı)

link isteyen yeniler için* ahanda link:
http://oidb.ege.edu.tr/De...ERS%C4%B0TES%C4%B0_2012_1
kayıt günü merkez kütüphanenin önünü gördüğümde 80 yılında rusya'da bir üniversiteye mi kaydoluyorum dedim... heryer kızıl...

edit : kızıl'ı saç sananlar olmuş... komünistler lan komünistler...
en büyük rakibi 9 eylül üniversitesi olan güzide izmir üniversitesidir. kızları da güzel gibiydi. hatta ortalamanın üstündeler yani...
dün gece dikeygeçiş sınavının açıklanmasıyla, kazandığımı öğrendiğim üniversitedir. *
13.00'da ders kayıtlarının başlayacağını açıklayan şu zamana kadar sistemin hala düzelmediği üniversitemdir.
ders seçiminde seçilecek derslerin görünmediği bir internet sistemine sahip okul. aynı zamanda kampüsüne aşık ettirip, sisteminden nefret ettirir insanı.
yabancı diller fakültesinin önünde çalan kürtçe şarkılar gına getirmiştir... hayır çalma demiyorum ders yokken yine çal.
uzayın birincisi ege üniversitesi diye fıratlı bir afişini gördüğüm güzide eğitim yuvam.
hazırlık kısmından arkama bakmadan kaçma hissi yaşatan fakat kampüsünde huzur bulduğum, 15 bölüm değiştirsem bile yine seçeceğim biricik okulum.
2 gün önce konservatuarının önünde davullu zurnalı lokma dağıtılan, acayip renkli okul.
bomba paniği yaşamıştır.

http://www.hurriyet.com.tr/ege/21664588.asp
bomba vakasından önceki iki gün boyunca ydyo önünde bağırdı genç teröristler. ama tabi dil o kadar yabancı ki anlayamadık.

ayrıca 3 blok dersimiz bu şerefsizler yüzünden heba oldu.
olaylara doyamayan üniversite. son 2 günde 3 tane olay çıktı, dünkü olayda 6 kişi tutuklandı.
türkiye'de üniversite kelimesinin hakkını veren sayılı kurumlardan biridir.
6 kasım yök'ün kuruluşunu protesto edecek öğrencilere plastik mermi ve biber gazının sıkıldığı üniversitedir. http://www.caylakhaber.co...de-polis-muedahalesi.html
bugün yine savaş alanına dönen okul. limon getirin ve koluma cop yedim günün en çok duyulan sözleri oldu.