selimiye camii, ulu camii, üç minareli camii, meriç nehri, tunca nehri, kırkpınar, Ali paşa kapalı çarşısı, beyazıt külliyesi (osmanlı döneminde delilerin şifa bulduğu=Şifahane) ve eklentileri ve külliyenin yanında yeni restorasyonuna başlanılan Beyazıt Camiisi, Meriç ve Tunca üzerinde kurulmuş Mimar Sinan'a atfedilen tarihi köprüler ile dikkatimi celbeden Eski Osmanlı Başkenti, Fatih Sultan Mehmet'in yetiştiği önemli bir şehir. Halen bakıma ve tamire ihtiyacı olan, tarihi eserlerin bolluğuyla tam bir osmanlı şehri görüntüsüne sahip güzel bir ilimiz.
Kazara düştüğüm ancak çıkmak istemediğim şehir, yeni yurdum. ilk bakışta soğuk bir şehir gibi görünür ancak birkaç gün yaşadıktan sonra bile kapılıp gidilebilir. Cami ve yeraltı çarşılarının yanı sıra rektörlük binasının bulunduğu Karaağaç tarafı, arnavut kaldırımlı eski yolları, fen lisesinin karşısında yer alan ve Türkiye'de belki de yiyebileceğiniz en lezzetli su böreğini pişiren börekçisi, barları, gerçekten huzurlu çalışma ortamıyla üniversitesi, yardımsever ve iyi niyetli halkı (ki esnafı ayrı tutmak gerekiyor bu değerlendirmeden)ile yaşanası bir şehir gerçekten. Ankara'nın trafik çilesi, yol sorduğunuzda cevap vermeyen halkı, hayatn koşullarından sonra kızgın kumlardan serin sulara atlamak gibi Edirne'de yaşamak.
otobüsle ulaşım ücretleri dov cons piyasalarındaki dalgalanmalardan daha alacalı bulacalı olan şehir. söz temsil gün itibariyle, edirne'den istanbul'a gidiş 16 ytl iken dönüş 20 ytl'dir. sanırım birileri gidişiniz olur da dönüşünüz olmaz demek istiyor.
1365-1453 arası osmanlı'nın başkentliğini yapmış, 1829 ve 1878'de rus, 1913'te bulgar ve 1920-1922 arası yunan işgaline uğramış ve sırpların jedrene dediği serhat şehri.
ayağınının tozuyla edirneden gelen bir yazar olarak söylemeyi borç bilirim.
tarihin izlerini gururla taşıyan, sokaklarında birbirine saygı duyan medeni insanları barındıran, türkiyenin en güzel ve en yaşanılası şehirlerden biridir... *
kimilerinin adımını atmayacağı, kimilerinin kendi dillerine bakmadan diliyle dalga geçtiği, kimilerinin alkolik diye yaftaladığı belki de türkiyedeki en medeni şehir.
serhadler sehri denilen yer. minicik bi yer bi de 100 yil baskentlik yapmis koca osmanli devletine. utanin lan utanin. sevgili olaylari olmasa hayatta adimimi atmam.
müthiş birşeyyy var bu şehirde.müthişş.o kadar ki toplamda 400km yapıp sırf o güzelliği yemek için.edirne tava ciğerrrrr.ffffffff kokusu gelir gibi oldu burnuma.yenmeden gelinmemeli.o kadar yani.
sağnak yağmur altında bile en merkezi yerdeki kafesinin* havuzu foşur foşur çalışmaktadır. yanına otursan hem yağmurdan hem havuzdan ıslanırsın, o derece.
güleryüzlü, yardımsever, sadece kendileri ile ilgilenen insanlar,sonbaharın en güzel yaprakları, biraz hüzün, biraz yalnızlık, biraz da hayat.. hepsi burada; edirne'de...
her gittiğimde tavus kuşulu cafesine uğradığım * ama cafe'nin adını hiç öğrenemediğim, turistik açıdan çok zengin ama asla tanıtılmamış öksüz bırakılmış eski başkentlerimizden biri.
ekleme: cafe sera imiş cemsbg ye teşekkürler.
ulan fabrika yok, inşaat yok, başka hiçbir türlü iş yok. niye geliyor bu herifler? belli oldu, ebesiyle cinsi münasebette bulunacaklar şirin şehrimin. ah ulan.