en başta askerlik anılarım gelir aklıma. ciğeri de güzeldir köftesi de, insanı da güzeldir kızları da, rakısı da güzeldir şırası da edirne güzel şehir vesselam.
ilk önce, rahmetlinin toprağı bol olsun selim sesler gelir aklıma. (bkz: klarnet) ağır roman havasını kendi içimde çalarım ben de.
sonra, aslında ciğeriyle ünlü olan memleketin gizli kalmış tadı olan ve özellikle havsa'da yenilmesi tavsiye edilen uykuluk aklıma gelir. henüz gidip uykuluk yemek nasip olmadı fakat en yakın zamanda oradayım edine.
bu şehirde insanlar o kadar işsiz o kadar boş ki diğerleri ne yapmış, kim ne giymiş, kimin düğünü daha iyi olmuş gibi saçma sapan konuları saatlerce konuşabilirler. üstelik fazlasıyla yanar dönerdir insanları ve hatta tabiri caizse kan kırmızıdır hepsi.
bugün çok iyi anlaştığın bir insan iki gün sonra senin en büyük düşmanın olabilir, fazlasıyla mümkündür. ayrıca aşırı derecede saygısızlar (tanıdıklarına karşı).
edirne'nin insanından nefret etmek için çok fazla sebep var ama sevmek için de bir kaç sebep var demek isterdim ama yok. nerede bir edirneli görürseniz kaçarak uzaklaşabilirsiniz.
iyilik ve güzellikler de biriktirdim, güzel arkadaşlarım da oldu çok güzel vakitler de geçirdim. ama hepsi bir sabun köpüğü misali söndü gitti. böyle olunca da "boşa geçirilmiş zaman" algısı uyandırdı bende.
edirneli insanları artık kolay kolay sevemeyeceğim galiba, yıkamayacağım kadar yüksek duvarlar ördüm ve ağır derecede ön yargılıyım onlara karşı.