"bir kişi bile değilim yalnızlıktan
gözlerim ormanlara asılı
ağaçlar, kırlar ve şehirler geçiyor kaputumdan
o kadar geçiyorlar ki, sadece duruyorum
bir an bir yerde ölümü tanımazlığımdan"
"kesiyorum durduğumuz yeri ortasından
ey görünüş
seni bir yerinden hiç anlamıyorum
gibimde değil ayaklarımın, damarlarında
derinliğini orada tutan, orada harcayan
uçsuz bucaksız bir uçurum"
Bilirim kötünün kötüsü bir oteldir burası
Odalarında hamam böcekleri, sinekler
Pis yataklar, lekeler, sararmış çatlak lavabolar
Peki bir insan nedir
Sorarım - ki otel katipleri sorar -
Bir gün gittikçe ufalıyordum
Düş müydü, gerçek miydi, iyi bilemem
Oturmuş bir küvete kuruyup kayboluyordum.
Ben şimdi oğlumun yanında kalırım
Onun kırmızı yapraklardan yapılmış
Bir zamandışılığı vardır
Beni anlamaz
Anlamaz, niye anlasın
Anlaşılmak -değil mi ama- sanki kimsenin olamaz .
şizofreni oldugunu düşündüğüm şair.kendini bi tek kendi anlayan anlaşılmadıgı için sanki güzel yazıyormuş gibi görünür.ben bi bok anlamıyorum anlayan varsa açıklasın.
"bir plak gibi dönüyor gökte mavilik
sesi aşağıda, çok aşağıda
üstünde bir duvarın
duvarsa dondurma yiyen bir çocuğun eli sanki
taşmış akıyor
öpüyor toprağı kanatan nar çiçeklerini
öpülüyorum bembeyaz çimlerinde yalnızlığımın
sonsuzluk yarın"
Bir hüzün kaç kişinin hüznü olurdu
Çıkarsak toplamak yerine
Her hüzün başka türlü olurdu
Ne yaparsan yap saati kurma
Öyle dağıldık ki hepimiz
Her günün geçmesi bir gerçek oluyor
Seninle her uzaklık gibi böyle..
"akşam, soyulmuş gün ışıkları
bölüşülmüş insan yüzü gar
sayısız beni toplar bakışlarım
dört güneşten biri o
kendimi tarif edemem
güneşler ıslak, soluğum kalın"
"siz yok mu, sizin her yeriniz şaşırıp kalmaya istekli
bir bakın, uyanıp kalkınca çocuk olmalarım var benim
şu da var, bir sokak en açılmış pencereler dalıyor
dalıyor da söz mü, yatağa uzatıyor otomobillerini
aşk duyan bir kadını
onun kişiliği olan memelerini
gözlerim
hey sokak
geri getiriyor gözlerimi
kimi zaman da bir cam kırılıyor şangur şungur
diyorum böylesi gürültüler şiir için gerekli
öyle mi değil mi"
"sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var
bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa
bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden
bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla
şimdi bir pembeyi kovuşturuyor
omzundan yukarıya üç polis
deli ediyor onları saçlarında
bir karanfil çok
bir karanfil azala azala"
"her sevda başlangıçtır bir yenisine
öyledir, her yoğun günün sonu
ezip geçer yalnızlığın burukluğunu
sen ki kendinden uzak binlerce tepedesin
bir kentin alınışını seyreden, onurlu
eski bir askerle içiçesin"