edip cansever

entry920 galeri57
    497.
  1. Edip Cansever ne güzelde söylemiş , bana kalbimdesin deme. Bilirsin kalabalık yerleri sevmem!
    1 ...
  2. 498.
  3. "Şiirler yazdım, kitaplar okudum
    Elimde bir bardak aldım, onu yeniden oydum
    Derinlerde kaldım böyle bir zaman
    Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan
    ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları,
    söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum."
    0 ...
  4. 499.
  5. Günlerden

    Evet evet
    Doğrusu bilmiyorum
    Dalıp dalıp gidiyorum böyle
    Dalıp dalıp gidiyorum ve dalgınlığımda bir kent
    Bir duvar, birde sen,duruşunda güz özellikleri
    Dostlar,bütün dostlar içeride.

    Bir kentmi,bir yüzmü,binlerce yüzmü,bir kentmi
    Beyazmı,dahamı beyaz,okadar çokmu beyaz
    Bütün bunları kendime bir adres gibi sorup
    Hüznüme,kalbime,soğuğuma
    Gelecekten arta kalan bir mutluyum

    Ben gelecekten korka korka dönen bir mutluyum
    Dünyanın bu küçük sesini işit
    Bak,bir dalı,bir örtüyü,bir denizi tutan ellerime
    Nanelerden,ıtırlardan,ıhlamurdan gelen
    Anlayamadığım sevgililik
    Var ya
    Yani uzaktan yüzünü bile seçemediğin birinin
    Adı en sevdiğin şairin adıyken

    Soruyorsun birde
    Gülüyorsun,gül ya,neden gülmeyeceksin
    Ağlayacaksan ağla işte
    Bir gülüp bir ağlayacakken böyle sen
    Soyulmuş bir dilim ayva yetişiyor gözlerime
    Kaynamış suda pembeleşirken
    Kederlerde bütün yüzler birleşir
    Ve unutma gereklidir
    Bir başka bakışında da gökyüzleri vardır,düz
    Kuş sürüleri vardır eğri
    Bir sana bir ayak bileklerine bakanların dünyasıda vardır ki
    ister kıyıları çekine çekine döven sulara benzet
    ister ağır ağır yanan yaprak kümelerine
    Anlıyormusun
    Anlıyorsun elbette
    Ne yaparsan yap yürürlüktedir yetinmezlik.

    Maviyi soruyordun,gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi
    Bir renk değildir mavi huydur bende
    Ve benim yetinmezliğimdir
    Ve herkesin yetinmezliğidir belki
    Denecektir ki bir süre
    Ve denecektir
    Bir akşam üstünü düşünmek bir akşam üstünü düşünmekten
    Başka nedir ki

    Gelecekten utanarak dönen bir sevinçliğim
    Ya sizler
    Ey sırasını beklemeden gelen Akşam üstleri!

    Cogu insanin tek basina 'mavi huydur bende' kismini kullandigi Edip Cansever siiri.
    2 ...
  6. 500.
  7. pencere yanindaydi, gokyuzu yaninda!
    uzandi, masaya sonsuzu koydu...
    1 ...
  8. 501.
  9. karanfildir.

    --spoiler--

    Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
    Oysaki seninle güzel olmak var
    Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
    Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
    Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

    Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
    Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
    O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
    Derken karanfil elden ele.

    Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
    Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
    Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
    Birleşiyoruz sessizce.

    --spoiler--
    2 ...
  10. 502.
  11. daha bir sürü şey,
    şuramda darmadağınık.
    0 ...
  12. 503.
  13. moruk buralar iyi değil. can yücele şarap sana rakı yolluyor ruhunuza kadeh kaldırıyorum.
    1 ...
  14. 504.
  15. Cemal Süreya bın yakın arkadaşı büyük yazar. Şöyle bir konuşma geçer Cemal Süreya ike arasında :
    "Cemal Süreya’ya içki içmesini ben öğrettim."
    - Edip Cansever
    "Edip’e şiir yazmayı ben öğrettim."
    - Cemal Süreya
    3 ...
  16. 505.
  17. Yeni yeni okuyorum hoş şiirleri var.
    0 ...
  18. 506.
  19. adını funda oteli koy
    aklından gelip geçen bir yazın
    ve akşam güneşlerinde orda burda
    bir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıda
    ince ince gezinen turuncu adamların,
    adını funda oteli koy
    sevdamızın da adını
    ayakları dibinde gün batımının.
    ve ağzında binlerce güneşin tadı
    Dilinin ucunda yalnızca kendi adın,
    çünkü sevdikce beni sen kendini tanıdın.

    edip cansever - adını funda oteli koy
    1 ...
  20. 507.
  21. 508.
  22. "-edip cansever’in anısına…-

    şairim, masaya: “kim bulmuştu ki yerini/kim ne anlamıştı sanki mutluluktan” sesini koydu. nisan’dı; bulutları morarmış bir ilkyazda sesinin yankısı vardı. onun soruları bütün “ilkyaz şikayetçileri”nin sorularıyla yağmurlarda sırılsıklamdı.
    her şey uyarabilirdi onun içindeki sessizliği. küreksiz bir teknede çıkarıp flütünü kendinden uzaklara çalardı...
    oysa o da bir zaman geçerdi tek yıldızdan üşüyerek; yürüdükçe dizelerinin imbiğinde incelirdi kent...

    şairim masaya “umutsuzlar parkı”nı koydu; park tenhaydı, ama rengarenkti hayat gibi, aşk gibi... orada sözcükler seviştirdi; dizeleriyle “sevda ile sevgi”yi kesiştirdi...
    sonrası kalırken, sonsuzlukta şairin sesi... elden ele, karanfilli! daha “dağılmış pazar yerlerine benzerken memleket”, kaypak rüyalara kaçardı yüzünde güz izleri taşıyan şairin esmer sevgilisi...

    şairim, masaya “tragedyalar”ı koydu; destur adlı şiirden ve ateşin böğründe durdu. yangının alazında şiir demledi, ağladı, seyreyledi...

    şairim, masaya “kirli ağustos”u koydu. ağustos, kirini güz aylarına emziriyordu; sonra yapraklar sararıp savrulurken, şairim ölüyordu. dizeleri hâl⠓bakmalar denizi”ni kulaçlıyordu; onun şiirinin diyarbakır’da bile imbat kokması belki bundandı.

    şairim masaya “sonrası kalır”ı koydu. “masanın üstüne ne varsa koydu: masa da masaymış ha/bana mısın demedi bu kadar yüke.”sonrası kaldıydı, bu doğru...

    birileri az az içinde yaşıyordu; aşkı duyunca bir başına kalıyordu. “bir pencere az, bir pencere çoğala çoğala.” şairim bir pencerenin önünde bir karanfile gülüyordu, karanfil ona.

    o ki ölüme dek şiirle hep bir itirazda ve öyle bir tevazuydu ki yetindi toprakla, bir onunla...

    “kim bulmuştu ki yerini” şairim, “kim ne anlamıştı sanki mutluluktan? ”

    unutma, sesi geçti şairimin yorgun, yaslı kalabalıktan..."

    -yılmaz odabaşı-
    1 ...
  23. 509.
  24. Edip.. Dünyanın en naif dizelerini nereden buldun da döktün önümüze be adam.. yok olacağına her gün daha da çoğalıyorsun.. bak şu işe..

    "Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki duruşun
    Hava soğudu -Kasım’ ın son günleri-
    Kar yağacak, bembeyaz olacak unutulmuşluğum.."

    I-ıh.. unutulmuyorsun hiç..
    3 ...
  25. 510.
  26. "yani hiçbir şey değilim de ben, sadece bir konuyum öyle mi?" *
    0 ...
  27. 511.
  28. Ve bu yorgun
    bu hüzünlü yüreği,
    Benim degilmiş gibi
    hiç kimse görmeden,
    şöyle bir yol kenarına
    bıraksam.
    2 ...
  29. 512.
  30. "Dönelim
    Döndürsün bizi
    Kalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesi
    Yağmursuz bir yağmura açılmış kapılardan
    Ve akılda kalan bir yokuştan
    Ve yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarından
    Ve çocukluktan
    Dönelim
    Dönelim mi biz
    Gençlikten, oralardan
    Mutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardan
    Dönelim mi acıya
    Acıya, büyük acıya
    Ve soralım mı acaba
    Ey büyük yalnızlık insansan eğer
    Bir kaya
    Dalgalar yalarken onu
    O bakarken kaskatı kalabalıklara
    Ah, kalbin bulut bulut akan sesi."
    1 ...
  31. 513.
  32. ''kırmızı bir atkı al sade, yalnızlığını saklar
    edip cansever okuma bu mevsim ruhunu sakatlar.

    cemal süreya
    1 ...
  33. 514.
  34. bugün ölüm yıl dönümü olan arafta kalmış şair. ece ayhan ''esnaf'' deyip niteliksiz bulurken cemal süreya adına methiyeler düzmüştür ondandır araftalığı.

    anısına...

    cansever'e

    necip fazıl, kızgınlık gürültü yapar kırgınlık sessizlik diyor;
    hem bağırmak istiyorum duymazsın nasılsa diye,
    hem de susmak, susmak: kayısılı form getirirsin diye.
    cansever diyor ki; sesini kes,
    ben nasılsa yerçekimli karanfilde anlattım sizi.
    tamam diyorum ”kızım kıs sesi.”

    sonra…
    saat iki falan oluyor
    oğuz atay; tehlikeli oyunlar sayfa bilmem kaç aç diyor!
    açmıyorum; çünkü biliyorum ”sonrası kalır”
    kaçıyorum anlayacağın nasılsa bulmazsın diye.
    derken kara kutum açılıyor,
    ”midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.”
    0 ...
  35. 515.
  36. cemal süreya tarafından çok sevildiğini ve beğenildiğini bildiğim şair.

    --spoiler--
    Yeşil ipek gömleğinin yakası
    Büyük zamana düşer.

    Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
    Fazla şiirden öldü Edip Cansever.

    --spoiler--
    0 ...
  37. 516.
  38. fazla şiirden öldü edip.

    yerçekimli karanfiliyle, suphi bey ve nicesiyle anıyoruz.
    0 ...
  39. 517.
  40. Yeşil ipek gömleğinin yakası
    Büyük zamana düşer.

    Herşeyin fazlası zararlıdır ya,
    Fazla şiirden öldü Edip Cansever.
    0 ...
  41. 518.
  42. (bkz: Mendilimde Kan Sesleri)

    Türk edebiyatının incilerinden biri, çok şiirden öldü. Allah rahmet etsin.
    0 ...
  43. 519.
  44. 28. yıl dönümü. "Oysaki seninle güzel olmak var"
    0 ...
  45. 520.
  46. "hiçbir şeyin hiçbir şeyliği gibi bir şeydim. bir ara
    hiç kimselerin tutmadığı oyunlara giderdim
    tiyatrolar ki benim en sevdiğim boşluklarımdır. maun tabutumda
    her yerleri çok süslenmiş ölüler gibiyimdir
    bir kurdelenin ya da gümüşten bir haçın altında sanki
    geri çekilmiş yüzümle, geri çekilmişliğe dargın yüzümle

    bir çelişki gibi ölümsüz
    yaşamakta olurdum." * *
    1 ...
  47. 521.
  48. "Ne gelir elimizden, insan olmaktan başka?" der ve beni benden alır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük