ADSIZ BiR ÇiÇEK
Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana sen bir şairsin dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
istersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacmğım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle.
Edip Cansever
''Her insan biraz ölüdür
Biz de biraz ölüyüz.
Ölüler ki bir gün gömülür
içimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler
insan yaşıyorken özgürdür
insan
yaşıyorken
özgürdür...!!!"
Her şey o kadar dokunaklı ki
Eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
Dağınık, renksiz bir mozayık gibiysem
Üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar.
mısralarıyla yalnızlığın,hüznün ve sonbaharın tanımını yapmış şairdir.
Konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da
Ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelik
Birbirimize bakarak
Ne seviyoruz ne de sevmiyoruz birbirimizi
Ne varız ne de yokuz gerçekte
iki lamba gibiyiz,iki ayrı yerinden
Aydınlatan odayı
Değilsek de yakın birbirimize
Uzak da sayılmayız büsbütün
Gökyüzünde iki uçurtma başıboş
Yanyanayızdır sadece
Her çiçek bir çoğulluktur gününe göre
Yalnızlık çoğulluktur
Sanırım bir giz de yok bu beraberlikte.
şiirin başlığının şiir de hiç geçmediği yalnızlığı en güzel anlatan şiirlerden birini yazmıştır.
Beyaz Atlar Sulara
Benim yüzümde her şeyler var
Üç dilim ekmek bunlardan biri
Annem bir taşa oturmuş bunlardan biri
Sur dışlarında hafif bir eskici olur
Olur ya bir kendil olur biraz da elleri
insan yalnız mı buna bir çare düşünmeli.
Dün biraz ağlamıştım bunlardan biridir şimdi
Çok gülünç bir şekilde kahveye giriyorum
Sorsam ya kapıdayken gözyaşı girilir mi
Girilmez, girilmez, bunu her mahmut biraz anlatır
Korkuyla anlatır, yüzünü baygın tutar anlatır
Kahveci, seni sevmiyorum bunlardan biri.
Bir deniz yandı gene, yansın ne çıkar sanki
işte horoz öttü yüzümün yarısında
Yüzümde bir horoz var dünyanın biri
Seni sevmek neden mi, acı ve güzel
Geldikçe geliyorlar ellerinin elleri
Odalar! çıplak masalar! buna bir çare düşünmeli.
Bu da bir şarap olmalı şimdi boşluğu dolduracak
içince bir korsan ağzıyla içmeli
Eskidir, yorgundur, akyıptır diye yüzler
Bir sinek sinek mi vurunca öldürmeli
Ve sinek oldu muydu hafif bir uzaklık olur
Olur ya, hem biraz dargındır hem biraz evli
insan sevdi miydi buna bir çare düşünmeli.
Elimde bir çanta, şurda burda dolaşıyorum,
Hep bir yerlere gideceğim sanki,
Güvercinler konuyor saçlarıma bileklerime,
Uçuşuyorlar,
Bir çınar yaprağı düşüyor ayaklarımın dibine,
Kupkuru,
Elime alıyorum, çiziyorum üstüne kalbimi
Kalbim, diyorum,
Yorgunsa da, yaralıysa da, hepimizin aşkına...
ikinci yeni'nin hakettiği değerin çok gösterilmediğini düşündüğüm güzel şairi.
''Bitti o sevda kesildi çığlıkları martıların
Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti
itti kıyıyı adına deniz dediğimiz birşey
Unuttuk ikimiz de her türlü yetinmezliği
Kaybetti kumarda gözlerim
Kaybetti kumarda gözleri.
Bir kuru rüzgarlandı göğüs boşluğumuzda sanki
Uzaklaştı ağaçlar birbirlerinden
Yakınlaştı ağaçlar birbirlerine
Yani her soluk alıp verişimizde bizim
Bir mekik gibi kalbin
Bir mekiki gibi kalbim
işleyip durdu bu yitikliği yeniden.
Ne kaldı
Farkinda mısın bilmem
Gündüzler..
Gündüzler biraz azaldı.''
-Sen farkında mısın bilmem
martılar da toplandı göçtü sanki
simitlerim elimde kaldı....
En sevdigim;
biliyor musun az az yasiyorsun icimde oysa ki seninle guzel olmak var ornegin raki iciyoruz, icimize bir karanfil dusuyor gibi bir agac isliyor tikir tikir yanimizda midemdi aklimdi su kadarcik kaliyor.sen o karanfile egilimlisin, alip sana veriyorum istesen de bir baskasina veriyorsun daha guzel o baskasi yok mu bir yanindakine veriyor derken karanfil elden ele.goruyorsun ya bir sevdayi buyutuyoruz seninle sana deginiyorum, sana isiniyorum, bu o degil bak nasil, beyaza keser gibisine yedi renk birlesiyoruz sessizce.