edip cansever

entry920 galeri57
    449.
  1. "umutsuzlar parkı" şiirinin her evresinde, her dizesinde yaşamın, insanın, insanlığın ne'liği üzerine düşündüren büyük şair ama koca insan... Özlenendir her daim!

    Binlerce, ama binlerce yıldır yaşıyorum
    Bunu göklerden anlıyorum, kendimden anlıyorum biraz
    insan, insan, insandan; ne iyi, ne de kötü
    Kolumu sallıyorum yürürken, kötüysem yüzümü buruşturuyorum

    Çok eski bir yerimdeyim, çürüyen bir yerimden geliyorum
    Öldüklerimi sayıyorum, yeniden doğduklarımı
    Anlıyorum, ama yepyeni anlıyorum bıktığımı
    Evlerde, köşebaşlarında değişmek diyorlar buna
    Değişmek
    Biri mi öldü, biri mi sevindi, değişmek koyuyorlar adım
    Bana kızıyorlar sonra, ansızın bana
    Kimi ellerini sürüyor, kimi gözlerini kapıyor yaşadıklarıma
    Oysa ben düz insan, bazı insan, karanlık insan
    Ve geçilmiyor ki benim
    Duvarlar, evler, sokaklar gibi yapılmışlığımdan.

    Bilmezler, kızmıyorum, bunu onlardan anlıyorum biraz
    Erimek, bir olmak ve unutulmak içindeki onlardan
    Ya da bir başkaca şey: ben kendimi ayırıyorum
    O yapayalnız olmaktaki kendimi
    Böyleyken akıp gidiyorum bir nehir gerçeği gibi
    Sanki ben upuzun bir hikâye
    En okunmadık yerlerimle
    Yok artık sıkılıyorum.
    3 ...
  2. 449.
  3. 450.
  4. "Biraz" dediğine bakılmaksızın okunası, yaşanası şair ama insan...

    “Kimsenin öldüğü yok,
    Yaşadığı da.
    Herkes biraz var, o kadar.”
    0 ...
  5. 451.
  6. 'ben seni uzun bir yolda görürken görmedim ki hiç' diyerek çaresizliğini pek güzel anlatmış şairdir.
    0 ...
  7. 452.
  8. " biliyor musun ? Az az yaşıyorsun içimde
    Oysaki seninle güzel olmak var
    Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
    Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
    Midemdi, aklımdı şu kadarcık kalıyor. "
    Demiş.
    Daha ne desin..
    1 ...
  9. 453.
  10. Bizim o duvarlık tabaklar durmadan uzağa götürüyor evimizi
    Daha aldığım gün bildim maydanoz olacak üstündekileri
    Maydonoz olacak, maydanoz olacak, maydanoz olacak
    iyi ama, niye sevmeli her önüne geleni
    Herkesin, herkese, herkesi
    Daha dün yepyeni bir son koydumdu şiire
    Aldı, yepyeni bir kalabalığı getirdi
    Ama iyi yaptım öyle mi değil mi?
    1 ...
  11. 454.
  12. Susarak katlanıyoruz her mutsuzluğa.

    Edip Cansever
    0 ...
  13. 455.
  14. uzak yakınlıkların şairi...

    " ...
    soruyordun
    ilkyaz işte
    uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz
    tenhalık böyle

    dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde
    beklesem hemen gelecek olduğun
    tam öyle olduğun
    oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda
    kırık dökük de olsa yanımda
    mesela cok sevdiğin bir deniz bile yanımda
    o deniz ki aramızda hiç kımıldamadan
    erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun...

    yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan
    ikimizdik, iki kişi değildik
    bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine
    birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin
    yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum
    sanki bir bakıma ayrılık böyle...

    karşılıklı otursak da ne zaman
    masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi
    bir tırnak yeşilinden gerisin geriye
    ayak bileklerimizden gerisin geriye
    bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma
    gereksiz ama
    yalnızlık böyle...

    bir hüzün kaç kişinin hüznü olurdu
    çıkarsak toplamak yerine?
    her hüzün başka türlü olurdu
    - ne yaparsan yap, saati kurma
    öyle dağıldık ki hepimiz
    her günün geçmesi yeni bir gerçek oluyor
    seninle her uzaklık gibi böyle ... "

    edip cansever
    1 ...
  15. 456.
  16. ben biraz ertesi gun gibiyim,
    eksigim, unutkanim, oyleyim..
    1 ...
  17. 457.
  18. 458.
  19. sana her zaman söylüyorum senin yüzünde gülmek var
    bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa.
    4 ...
  20. 459.
  21. bu gecenin şairi.

    Aşk iyidir bak
    Duyumunu artırır insanın
    Hele don gömlek sabahları
    Tıraş olacağını duyarsın
    Yeni gömleğini giyeceğin gelir
    Bir yeni biçim eklersin insan olacağa
    Masaya, merdivene, aynalı dolaba
    Derken ardından sıpınişi bir kahvaltı
    Amanın dersin bu ne delice gidiş
    Paldır küldür açar mıydı fıstık ağacı
    ispinoz düşünür müydü?
    Deli olan kaşınır mıydı?
    1 ...
  22. 459.
  23. Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona
    Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar
    Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok
    Kıyılar da bomboş, kır yolları da
    Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum
    Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca
    Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler
    Yol kenarında bir kapı, tahta
    Peki, kim yitirmiş evini, ya da
    Hangi yitikle yok olmuş o yapı
    Kimbilir
    Vuruyorum yokuş aşağı, kıyıya
    Bir taşın üstüne oturuyorum
    Ben oturur oturmaz
    Çıkıyor kuytularından bütün görünümler
    Ve ufak bir oyun oynuyor bana doğa
    Alıp alıp götürüyor gözlerimi bıkmadan
    Kısalıp uzayan bir çift yılan balığını andıran gözlerimi
    Güneşin şavkından yuvarlanan çakıllara
    Tam o sıra bir vapur yanaşıyor iskeleye uzun sürecek bir sonbahar taslağı gibi
    Denize yeni sürülmüs bir tarlaya benziyor, uyanık, diri
    Ve işin tuhafı bense
    Alışıyorum gittikçe
    Her gün bir parça daha alışıyorum yalnızlığıma
    Ürperiyorum bir ara arkamdaki ayak sesinden
    Ve bu yüzden mi bilmem
    Durup bir süre çevreme bakar gibi yapıyorum
    Sürüyle kus havalanıyor defnelerin içinden
    Sürüyle, evet, hatırlıyorum birden
    Nicedir unutmuşum saymayı bile günleri
    Dağılıp gitmişler herbiri bir yana
    Kuşlar gibi, onlar da
    Benimse ne gidecegim bir yer
    Ne de özlediğim bir şey var
    Öyleyse neden yazıyorum bu sözleri ona
    Bu biraz sevdaya benzeyen, biraz da sevdasızlığa
    Böyle gelişigüzel, böyle kırık dökük
    Sanki hiç kimselerin kullanmadığı bir gün kalmış bana.

    Uzun bir cumartesiyi hatırlıyorum, saat on iki
    Dalıp gidiyorum, düsünüyorum da, saat on iki
    Bir sigara yakıyorum, bir kağıda bir iki dize yazıyorum
    Yerini iyi bilen, onurlu bir iki sözcük daha
    Ama hiç kımıldamıyor, akrep de, yelkovan da
    Yani tam böyle birşeye benziyor zaman
    Yılgın ve çarpıcı renkler içinde pek kımıldamayan
    Çıkageliyor sonra, saat on iki.

    Anlıyorum
    Yaşam elbette uzun biz duyabildikçe sevgiyi
    Yalnızca bunun için uzun
    Yani sevgiyle de sevebilir insan, sevdayla da
    Örneğin
    Bir sevgiyi yontup onarmak için
    Döğüşmek de sevgidir
    Ve benim bildiğim kadarıyla
    Her şeydir bir insan, her şeydir
    Yalandır kısalığı yaşamın
    Ve özellikle insan dediğimiz şey
    inançli bir insan soyunun parçasıysa.

    Sonunda başbasa kalıyoruz gene
    Başbaşa kalıyoruz doğayla ben
    işte az önce yağmur da başladı, cumartesi günlerden
    On temmuz cumartesi
    Bir vapur daha kalkıyor iskeleden
    Ve yağmur hızlanıyor biraz
    Uzanıp yatsam diyorum otların üstünde çırılçıplak
    Tam öyle yapıyorum
    Şimdi yağmuru seviyorum, şimdi yağmuru seviyorum, yağmuru seviyorum.
    3 ...
  24. 460.
  25. “acımayı unuttum,sevinmeyi unuttum
    ben her şeyi artık unutuyorum.
    ama o geçerken,ne yalan söyleyeyim,
    şuramda bir ağrı duydum.”
    — edip cansever
    4 ...
  26. 461.
  27. bütün iyi kitapların sonunda,
    bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda,
    meltemi senden esen,
    soluğu sende olan,
    yeni bir başlangıç vardır..

    -edip cansever
    1 ...
  28. 462.
  29. “ama o geçerken ne yalan söyleyeyim şuramda
    bir ağrı duydum
    ağrı da değildi belki, hani, nasıl
    gövdemi yeniden buldum.”
    — edip cansever
    2 ...
  30. 463.
  31. 464.
  32. " Sana ben olmalıyım, ayaklarımdan ötürü gezinirdik
    Sevişir, bir derinliğe çıkarırdık kendimizi
    Adımlar atardık insanlık gürültüsünde:
    Birinin acısında gibi doyulmaz inceliklerle
    Kaçıyor gibisine belki ölümden, korkudan, sesten
    Yere bir şeyler düşürürdük uzanıp almak için yeniden
    Dursak, ya da bir durmada görünsek
    Hiç değil bununla yetinsek azıcık da
    Ama ne gezer! Şaşmaya ev hazırlar gibi
    Sürükler bizi
    Dünyanın kendini tekrarlaması elmada
    Kendini; leoparda benek.
    Ben derim: sana olmak, seni duymak, seni yürümek
    Besbelli seni büyütmek kendimde
    Ellerim kendini tekrarlar sen deyince."
    1 ...
  33. 465.
  34. mezarına yıldızlar yağasıca şairdir.

    "gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir"
    1 ...
  35. 466.
  36. “Kaçınılmaz bir yalnızlık seninkisi. Ayrıca katı, ilgisiz, igreti..”
    — Edip Cansever
    0 ...
  37. 467.
  38. “içimde kara kara bulutlar sallandı
    Ki sallandılar
    Dışarı yağamadım
    Ve yenildim ve sustum..”
    — Edip Cansever
    0 ...
  39. 468.
  40. dramatik şiirin türkiye'deki en büyük ismidir.* tragedyalar, ben ruhi bey nasılım, bezik oynayan kadınlar, umutsuzlar parkı, oteller kenti, çağrılmayan yakup... bireyin toplumla birlikte yaşadığını düşünerek bireyi en iyi anlatacak şiirin çok sesli şiir olduğunu söylemiştir. mutlak yalnız, yani tanrı ya da deli değiliz *, yalnızlığımızı bile başkalarına anlatırız, yalnızlığımız böyle anlam kazanır. işte bu yüzden bir yakup'u, ruhi'yi anlatmak için başka karakterlere ihtiyaç duymuştur cansever. beylik bir tabirle konuşacak olursak kalabalıklar içindeki yalnızlığı cansever'in şiiri kadar anlatabilen bir başka edebi ürün yoktur bence.

    ayrıca: (#22076101)
    0 ...
  41. 469.
  42. “Her insan biraz ölüdür.”
    — Edip Cansever
    0 ...
  43. 470.
  44. “Kim bulmuş ki yerini,
    Kim ne anlamış sanki mutluluktan”
    — edip cansever
    1 ...
  45. 471.
  46. 2.yeni yazarı olmakla beraber yerçekimli karanfil şiiriyle ödül almış şairdir.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük