edip cansever

entry920 galeri57
    424.
  1. bir süre bakışıyoruz karşılıklı
    ben uykudan uyanır uyanmaz
    benimle şiir gibidir bu
    tam karşımda ama yazılmamış
    durmadan bileniyor aklımda.

    seni unutarak baktığımda bile
    dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
    yayılıyorsun kalabalıklara
    yalnız yayılmak mı
    aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.

    özlenirsin, alabildiğine varsın da
    daha da var oluyorsun gün günden
    olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
    bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
    bir kuş olsa mavilik derdi buna.

    (bkz: Edip Cansever)
    O Mavilik Derdi
    0 ...
  2. 425.
  3. ikinci yenicilerden en şanssızı herhalde. şöyle ki; cemal süreya tomris uyar'a aşıktır ve sevgilisi olmuştur bir zamanlar, turgut uyar aşıktır ve eşi olmuştur, edip cansever de aşıktır ama o sadece şiir yazmıştır en güzellerinden. kim bilir belki de şanstır bu demek istenirdi diğer abilerimiz de bir o kadar güzel şiirler yazmasaydı. yine de :ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç *
    bi de burdan buyrun http://hturgut.uyar.info/image/45266725635
    1 ...
  4. 426.
  5. fener bekçisi salih anlatıyor' daki
    " öyle bir salih' im ki ben, onda hiçbir şey barınamaz
    salih' in kendisi bile"

    dizeleriyle nedense direkt" öteki ben" i çağrıştırmıştır.
    0 ...
  6. 427.
  7. ne gelir elimizden insan olmaktan başka

    ne çıkar siz bizi anlamasanız da
    evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
    eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

    hiçbir şey! Kimse bir gün gözlerimi sevmeyecek, biliyorum
    kimse bir gün kimseyi sevmeyecek korkuyorum.
    4 ...
  8. 428.
  9. " yıllar geçmedi, yıllar eskidi
    dokunduğum yerde kalıyorum
    yaşlı bir kelebek gibi.

    yeni bir renk buldum bugün, suyun akışı rengi
    oyuğumdan çıktım
    çıkmamı duydum
    bir süre yürüdüm yürüdüm
    hiç kimsenin ağzını dayayıp da
    suyunu içmediği bir çeşme gibi durdum
    durdum ki
    önce bir elektrik mavisi çöktü içime
    sanki bir suya anlatıldım da bilinemedim
    ben
    benzersiz bir geyiği okşar gibi
    sevgisizliği okşayıp geçtim
    yol boyunca insanların
    uzak yakınlıklarını
    okşayıp geçtim
    sinema girişlerindeki fotoğraflara baktım - bir süre -
    çürük elma kokulu bir sokağa girdim
    küçük bir alana çıktım
    cemal i okuldan aldım
    sonra...
    kestiydim saçlarını çoktan
    gözleri bir çift medüza şimdi
    cemal in
    kurtuluş ta unutulmuş bir bahçe için
    bahane cemal
    kolları iğreti, kısa
    kır yolları gibi tekdüze bir anlatım yürüyüşünde
    anlamsız
    ve yanyana gelince beton yapılarla
    hep aynı soğuk ve yapışkan hüzün
    yedeğine alıyor ikisini de
    oysa pencereden sarkan ışıklar bile
    herbiri başka başka
    acılar başka başka
    hergünkü sözler, hergünkü konuşmalar
    aynı plaklarda aynı şarkılar
    tutmuyor hiçbirini
    ve
    mutluluk
    bir kibrit çöpü ne kadarcık yanarsa. "
    1 ...
  10. 429.
  11. Yeşil ipek gömleğinin yakası
    Büyük zamana düşer.

    Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
    Fazla şiirden öldü Edip Cansever.

    Demiştir onun için, Cemal Süreya.
    1 ...
  12. 430.
  13. "her şey o kadar dokunaklı ki
    eylülsem, istemeden kırılıyorsam bazen
    dağınık, renksiz bir mozayık gibiysem
    üstelik yalnızsam bir de -telefonda kuş sesleri-
    aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
    bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar"
    1 ...
  14. 431.
  15. "sanki nedir bir sonbahar yağmurunun anlamı
    bir kadın bir pencerede yalnızken..."
    1 ...
  16. 432.
  17. "Yeşil ipek gömleğinin yakası
    Büyük zamana düşer.

    Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
    Fazla şiirden öldü Edip Cansever. "
    0 ...
  18. 433.
  19. ikinci yeni şiir akımının, kapalıçarşı'sı.

    şiirlerinde soru sorarak bilinmeyeni ortaya çıkarmaya çalışmıştır. genellikle insan ilişkilerindeki duygulara, yaşamın rutin zorluklarına, kapalı bir dille değinmiştir. kısa şiirlerinin yanı sıra uzun şiirleri de okuyucuyu yormaz.

    (bkz: aşklar içinde)
    (bkz: mendilimde kan sesleri)
    (bkz: gökanlam 3)
    1 ...
  20. 434.
  21. 435.
  22. Yaşadım yeni zaman içinde,
    Bol yıldızlı gecelerde sevdalandım.
    Bahar derdinden başka,
    ekmek karnesiz,
    parasız,
    Portakalsız kaldım.
    Hatta ikinci cihan harbinden beri,
    bir de yalnızlık derdim var.
    3 ...
  23. 436.
  24. benim canım şairim.

    Gezginim, açık denizlerden yanayım
    Biraz da Akdenizliyim, bu işte böyle kalır
    Akdenizli herkes konuşur duyarlığını
    Başka ne kalır
    Biz ki bir konuşuruz geriye on şey kalır.
    2 ...
  25. 437.
  26. bu saatlerde dunyami daha da bulandiran.

    "hepimiz tanri kaldik, kimse mutluyum demesin."
    3 ...
  27. 438.
  28. akşam akşam "Eski Bir Takvim için Şiirler"i aklıma düşen şair...

    Evlerin saat beş olma hali
    Ben yorgunum anlamaktan
    Bir duvar, bir tebeşir gibi yazmaktan yazılmaktan.

    Ve akşam
    Alanların caddelerin bana biraz fazla geldiği
    Üstümü başımı bilmediğim bir akşam
    Ne yapsam
    Alkollere gitsem. Giderim alkollere bir mektup gibi
    Alkollerden gelirim bir mektup gibi
    Bellidir sırtımdaki kan lekesinden ve puldan.

    Yağar ki sokaklarda bir uzun yağmur
    Islanırım ıslanırım anlamam
    Sanki nedir bir yağmurun güzel olması
    Sahi bir yağmurun güzel olması
    Yağarken kendine severek bakmasından.
    2 ...
  29. 439.
  30. Biz aykırıya, ayrıntıya, ayrıksıya, azınlığa tutkunuz.
    1 ...
  31. 440.
  32. Tenha semtlere kurulmamış saatleri yakıştıran koca şair ve özlenen insan...
    ...Hatırla
    Ne demiştim o gün ben sana
    "Her tenha semtte kurulmamış bir saat yakışır"
    Benim o bunaltılı günlerimden kalma bir mısra
    Ve sense bana Aragon'un
    -Parisli şair, yüzü aslan dolu-
    Sımsıcak, dipdiri bir mısrasını anlatmıştın
    Seninle ve parmaklarınla
    Bardakta duran suyun bir akarsuyu
    Nasıl kıskandığını anlatmıştın boyuna
    Nasıl mı
    Dedim ya, seninle ve parmaklarınla
    Neden olmasın, yeni yakılan bir sigarayla da anlatılabilir şiir
    Apansız bir yolculukla da
    Bir karpuzu ikiye bölmekle, bir portakalı dilim dilim ayırmakla
    Anlatılabilir
    Ama bizim memleketimizde şiir
    Yazık ki ölümle anlatılır biraz
    Ölümle anlaşılabilir...
    11 ...
  33. 441.
  34. Her şiiriyle, tragedyasıyla okunma anını bile şiire çevirebilen şair ama insan...

    Ne kalır benden geriye
    Benden sonrası kalır
    asıl bu kalır.
    10 ...
  35. 442.
  36. kırmızı bir atkı al sade, yalnızlığını saklar
    Edip Cansever okuma bu mevsim, ruhunu sakatlar.
    cemal süreya
    10 ...
  37. 443.
  38. cemal süreya ve turgut uyar ile birlikte ikinci yeni' nin en önemli şairlerinden biridir.

    '' bir taş atarsın, mutlak bir köşe başıdır
    çünkü yüreğin daralmıştır ve
    kıştır
    kullanılmamış bir sicim gibidir soğuk
    işte bak her kestaneciye
    bir köşe başı kalmıştır
    şimdi bir şamandıra denizin yüzünde
    durulmamış bir anı gibi kendini salmıştır
    içimizde birbiriyle konuşan yaprak bolluğu
    yalnızlık bir başına kalmıştır

    ar damarı çatlamış yalnızlığın; kovsam da gitmiyor... ''
    9 ...
  39. 444.
  40. 'masa da masaymış ha' adlı şiiri ile bi durduran, düşündüren şairdir. şiirinin zamanın da 'bir bira içmek istiyordu kaç gündür, masaya biranın dökülüşünü koydu' mısraları sansürlense de masa ne kaybederdi tahirliğinden. edebiyatla sadece üniversite girişte ilgilenen toplumun sakıncaları işte. gece gece nereden aklıma geldiyse.
    5 ...
  41. 445.
  42. sizinle aynı dünyada yaşayıp bu kadar başka algılaması ve yansıtması bunu kelimeye, nasıl başarıyordu ki bunu.. yoksa insan değil miydi. başka bir şeydi belki de edip cansever. sadece bir dakika için bile olsa onun gözünden görmek isterdim. saygı duymayı çok özümseyebilmiş biri değilim ve tam kavrayamam hiçbir zaman. birkaç hakkım varsa bundan yana, en çok edip cansever'e duyduğumdur en bir şeye benzeyeni.

    "...her gün bir tahtaboşta asılı duruyorum
    ve durmuyorum.. ben işte yakup
    yok artık karıştırmıyorum.."
    4 ...
  43. 446.
  44. Ağustos'u temizlemekle yükümlü şair. Ağustos işçisidir, emekçisidir. Kalem ve silgiyle sayfaları dolaşıp gerekli temizlikleri yapar. Bağlı olduğu "şiir bakanlığı" gülüşünün önüne gelince şu tekmili verir:

    O da var olanın ağır ağır yokluğu
    Şurda bir gündüz kımıldamakta
    Dağılmanın beyaz organı: tuz birikintileri
    Gibi bir gündüz
    Kalın kabuklarını kaldırır doğa.

    Düşer bir balıkçının tersi olan şey
    Kirli ağustos! beni oradan oraya götüren eşya
    Aklımda üç beş otel ya kalır
    Ya kalmaz üç beş otel aklımda
    O da değil bir otelin kendisi
    Yalnızlığın kahverengi organı: düş birikintisi
    Bir de kahverengi alevlerden yapılma.

    Başka değil, yokluğu görmek için
    Kirli ağustos! göz kapaklarımı da yaktım sonunda.
    2 ...
  45. 447.
  46. bu dünyada yaşamak çok can sıkıcı bir şeydir baylar.

    edip cansever
    0 ...
  47. 448.
  48. Umuş

    bütün iyi kitapların sonunda
    bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
    meltemi senden esen
    soluğu sende olan
    yeni bir başlangıç vardır

    parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın
    gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
    onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
    her başlangıçta yeni bir anlam vardır.

    nedensiz bir çocuk ağlaması bile
    çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

    edip cansever
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük