edip cansever

entry920 galeri57
    400.
  1. "maviyi soruyordun,gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi
    bir renk değildir mavi huydur bende
    ve benim yetinmezliğimdir
    ve herkesin yetinmezliğidir belki
    denecektir ki bir süre
    ve denecektir
    bir akşam üstünü düşünmek bir akşam üstünü düşünmekten
    başka nedir ki."

    mavi huydur bende
    3 ...
  2. 401.
  3. 402.
  4. kuru gözler kuru şeyleri hiç göremezler
    ve düş içinde yaşayanlar düş içindekileri.
    1 ...
  5. 403.
  6. "...işte bir orman daha
    sanki bir gölgeye geldik; yorulduk, acıktık, susadık biraz
    ve doyduk, ve içtik, ayıldık bir anlamda
    ayıldık ve sorduk, baktık ki hep ormandayız
    kaç kere ölmemişiz, kaç kere sormamışız, bu kaçıncı dalgınlığımız
    yani kaç sesli bir evrende kaç kere yalnız
    ne ölmek, ne ansımak! sadece yaşamakla
    tam öyle gibi.. demeyin: eh, biraz yorulsak da
    demeyin, sakın haa, yok şu kadar bir şey insanın sonsuzunda
    biz şimdi ne yapsak, biz şimdi ne yapsak, biz işte biraz
    bilmiyoruz ya
    diyoruz: yaşasak çıkmazları, sevişsek olmayanlarla "
    2 ...
  7. 403.
  8. Anılardan anılardan çoktan vazgeçtik
    yaşadığımız bugün nasıl
    güzelliğimiz hangi güzellik
    biliyor muyuz, hayır, bilmiyoruz da
    acılarımızdan bir yaz kurduk onarıyoruz
    belki bir hazırlık bu başka yazlara
    yakın yazlara, uzak yazlara
    çünkü her şey eskiye kaldı, anılar bile
    her şey, ama her şey eskiye kaldı
    vakit yok bir daha yemyeşil eylül tramvaylarına. "
    0 ...
  9. 404.
  10. "ve ağzım ağzını öptü ise
    çünkü için sözle doludur
    elim eline değdi ise
    çünkü elin yaratılmış işler doğurur
    gözlerine baktım ise
    ki bakmışımdır
    onlar bir denizi sezme derinliğindedir
    ve saçlarına
    ve boynuna
    ve omuzlarına
    baktım ise
    ki bakmışımdır
    onlar bir kuşun uçuşunu
    sezme derinliğindedir."
    0 ...
  11. 405.
  12. "Dedim, deniz de bendim, düşleyen de denizi
    Ve sabah olur olmaz üstünde derinliğimin
    Bir gülümseme gibi bulacağım kendimi."
    0 ...
  13. 406.
  14. Yerçekimli karanfil ve Dirlik Düzenlik'i yazan büyük ikinci yeni şairidir.
    0 ...
  15. 407.
  16. 408.
  17. Tek bir şiir ile 12. sınıf öğrencilerine hayran edebileceğiniz büyük şair.
    (bkz: masa da masaymış ha)
    0 ...
  18. 409.
  19. " Ne kalır ne kalır
    Tuz gibi susayan, nane gibi yayılan
    Dokuzu unutulmuş on yüz mu kalır
    Onu da unutulmuş bir şiir belki kalır
    On çizik, on çentik, on dudak izi
    Bir çay bardağında on dudak izi
    Aşklardan sevgilerden
    Suya yeni indirilmiş bir kayık gibi
    Akıp geçmişsem, gidip gelmişsem
    Bir de bu kalır.
    Ne Kalır benden geriye, benden sonrası kalır
    Asıl bu kalır.

    On yerde adam geçse geçmese
    Dağlardan tepelerden inen bir düzlüktüm,
    anlaşılır.

    Aksam olur bir günden dibe çökerim
    Su içer dibe çökerim
    iyimser bir duvarcıyım her gün bir tuğla
    düşürürüm elimden
    Bu yüzden gecikirim
    Size bu sıkıntı kalır. "
    1 ...
  20. 410.
  21. "insan yalnızdır, yalnızlığını başkalarıyla gideren tek yaratıktır. Kapanık bir yaşamım yok. Her zaman kalabalıklar içindeyim. Ne var ki gene de çoğu kez yalnızım. Belki bireyliğimin (bireysellik değil) bilincine vardığım için. Belki de genelgeçer duyarlıktan sıkıldım. Mendimi açıklayarak yaşamaktan bıkmış da olabilirim. Ama sorun bu kadar özel değil. Kendimi toplumdan istesem de soyutlayamam. Toplumla, toplumsal olaylarla kopmaz bağlarım var. Ayrıca şiirlerimi yaşamımdan özümlediğime göre... Öyleyse insansal bir durum bu, daha çok zamanla ilgili. Kişi kendindeki karşıtlarla yaşıyor. Çoğu kez de birinden birini seçerek..."

    edip cansever.
    1 ...
  22. 411.
  23. " ne yapsam bütünleşemiyordu olup bitenler ben de. oluşuna şaşırmış bir çakıl gibiydi yüzüm. dümdüz, çizgi tutmayan bir çakıl gibi. tek bir anlam çizgisi yer etmemişti yüzümde ya da bana öyle geliyordu. dışımdaki varoluş biçimleri dışımdaki devinimler de durumumun yansımasıydı bir bakıma. tanrı adı gibiydi bütün adlar, tanrı yüzü gibiydi bütün yüzler. dünyaya sığınmış bir dünyaydı karşımdaki. "
    0 ...
  24. 412.
  25. masaların üstadı, şiirlerin hocası, iyi ki doğmuş yazar.
    1 ...
  26. 413.
  27. "... kim ne derse desin ben bugünü yakıyorum
    Yeniden doğmak için çıkardığım yangından."

    Sen bugünü yaktın, yıllar önce yaptığın gibi.
    Önce dünyaya düştün, bugün insanlığın bir adım ötesine.
    Geriye yalnızlığın kaldı, eski yapraklara sığdırdığın o koca yalnızlığı biz dünyamıza sığdıramadık, kanadık..

    iyi doğdun, koca bir yalnızlık doğurdun, adına şiirler yazdığın..
    0 ...
  28. 414.
  29. "Dilinin ucunda yalnızca kendi adın... Çünkü sevdikçe beni, sen kendini tanıdın..."
    3 ...
  30. 415.
  31. bir iki şiiri dışında okumanın zaman kaybı olduğu şairdir.
    0 ...
  32. 416.
  33. 417.
  34. ağustos ayına "kirli ağustos" demiş şair.
    0 ...
  35. 418.
  36. "Ölülere takılmış bir uçurtma gibiyim/Biraz öyleyim." sözünü sahibi, mükemmel şair.
    0 ...
  37. 419.
  38. "yitirdim inançlarımı stepan. ve nasıl alabildiğine
    sorumsuz dolaşırsa kan vücutta
    bir yandan bir parçası olarak insanın
    bir yandan büsbütün yabancı insana. "
    0 ...
  39. 420.
  40. dil ile öylesine oyunlar oynar ki; betimlediği anlamlardan önce tümcelerin kurgulanma biçimlerine hayran kalırsınız.

    "Öyle bi çık ki karşıma, her baktığımda 'ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın oluyormuşum gibi' hissedeyim seni."
    1 ...
  41. 421.
  42. sana her zaman söylüyorum yüzünde gülmek var
    bakınca bir yaşam ordusu çıkıyor aydınlığa
    1 ...
  43. 422.
  44. Bir Genelev Kadını Ve...
    Girdi
    Sırtında eski bir ceket vardı
    Bir yerlerden sızmıştı sanki, gün ışığı gibiydi
    Sarışındı
    Önce bir süre kapının önünde durdu durdu
    Gölgelendi, inceldi, beni gördü
    Pek önemsemedim
    Baktı, hiç konuşmadı
    Oysa bir isa tasviri gibi uçumluydu, güzeldi
    Yer gösterdim, oturmadı
    Bir sigara yaktım, ona da verdim
    Aldı
    Sigarasını ben yaktım
    Kısa bir gülümseme yürüdü dudaklarından
    Benim dudaklarıma da geçti
    Çocuklar gibi kızardım
    Öteki kızlar gülüştüler
    Ben kendimi sevdim, güvendim
    Saçlarımı düzelttim, göğsümü biraz kapadım
    Bana elini uzattı, ellerimiz birbirine değdi
    Sıcaktı, inceydi, kıskanırım anlatmaya bu eli
    Ağır ağır odama çıktık.

    Girdi
    Açık pencereyi kapadım
    Perdeyi çektim
    Arkamı döndüm, yavaş yavaş soyundum
    Bileğimdeki saati çıkardım
    Sigaramı söndürdüm
    Tam o zaman..
    Zaman da değildi belki
    Önce korkunç bir gözyaşı seli
    Sonra alabildiğine bir kayalık
    Kayaların üstünde bir kertenkele
    Ardından bir ormanın uğultusu
    Binlerce kanat sesi
    Sağ elinde bir bıçak
    Yok, hayır, bıçak da değildi
    Vuran, ezen, öldüren bir el
    Ve eller
    Ve dişler
    Kendimden geçtim.

    Bir daha gelmedi, hayır, bir daha hiç gelmedi
    Ama onunla ben
    Ne zaman istedimse o zaman yattım..

    Edip Cansever
    2 ...
  45. 423.
  46. Ve kendine bilinmeyenler yaratan Yakubum ben, iyi ya
    Durduğum bir gündü, diyorum, bütün ilgiler sizin olsun
    Her türlü bir şeyler sizin olsun, ben artık
    Hep böyle istiyorum, ayıp degil ya
    Durduğum bir gündü, diyorum, yüzümü göğe doğurduğum
    Bir gündü ve yaşar gibi kaldığım bir yaşama içinde
    Ve yollarda ölü baykuşlar bulduğum
    Bir ölünün günü boyayan renginde
    Çürük evler bulduğum, içleri sonsuz kayalar
    Kayalardan dondurmalar sorduğum
    Ben, yani Yakup, Yakubun hiç çağrılmamış şekli
    Kim bilir ne diyordum
    Kim bilir ne diyordu bir baykuş yaratıldığına
    Bir baykuş tarafından
    Ve bütün baykuşlar o bütün baykuşların arasında ne oluyordu
    Ben ne oluyordum..
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük