müzik ve kültür olarak hitap ettiği milyonlarca salağı ajitasyonla hala aldatmayı başarabilen insan. ülke bu işte. ağla, zırla, birkaç dümenden telefon bağlantısıyla da zor gün dostuyuz hesabına ver desteği ki kocası gibiler hep yaşasın, öbür tarafta çöp toplasın satsın babalar çocuğu için.
3 yıl boyunca tarafına hediye edilen milyon dolarlara şaşırmayıp kocasının tutuklanmasına şaşıran kişi.
he ya he...
ha bir de çocuğumun zarar görmesini istemiyorum demiş.
e biz de ayaz bebek zarar görmesin istiyorduk? ama gördü. bırak da senin çocuğun benim böyle bir annem ve babam var diye hayıflansın. biraz canı sıkılsın.
bir programda gözüm çarpmıştı sanki, şarkı programı, ilkin oralı olmadım gel zaman git zaman içerisinde baktım herkes o programdan bahsediyor, nedir diye sorduğumda o ses türkiye dediler. sonra kendinden bilmem kaç on yaş küçük azeri zıpır kocasının yediği haltları okuyunca kafamda şimşekler çaktı. bu devlet insanları oyalamak için ebru gündeşi kullandı, uyumak isteyen insanları saçma sapan programlara kilitlerken kocası vatanı soyma işini güzel güzel yapıyormuş meğer.
--spoiler--
bir gün herkes onbeş dakikalığına ünlü olacak.
--spoiler--
şöhret olmak mesele değil zaten. kazanılan şöhreti koruyabilmek. işte bu kadın şöhret nasıl korunur, onun dersini verebilecek kadar yetenekli ve deneyimli.
dişleri ayrık yıllarında şöhret nasıl kazanılır herkese göstermiştir. bir mezar taşının başına oturup, benim babam burada yatıyor diye mezar taşını okşamış göz yaşlarını sermaye yapmıştır. gazetelere boy boy pozlar vermiş, ardından gelen albüm tekliflerini değerlendirmiştir.
daha sonra ortaya çıkan babası, ben ölmedim, benim ebru diye bir kızım yok demesine rağmen zerre yüzü kızarmamıştır. hırsız kocanın, yalancı karısıdır.
babası vatanını korumak için biricik bebesini soğuk kundağında bırakıp gitmiş. ne vatan bebeği koruyabilmiş, ne kendini soyup soğukta bırakanlara dur diyebilmiş. üstüne alkışlamış...
"televizyon alkıştan yıkılıyor, mağdur ama mağrur ebru gündeş gözyaşlarını siliyor...
gazetenin köşesinde bir haber, "konya'da kırk günlük bebek soğuktan donarak öldü"
ebru gündeş acun'a "senin kocaman bir yüreğin var" diyor, alkışlar bu sefer daha şiddetli başlıyor.
bebeğin öldüğü evin camı kırıkmış, naylonla kapatmışlar.
acun, ebru gündeş'e "geçecek bu günler, biz senin yanındayız" diyor, alkışlar susmak bilmiyor, tüm türkiye tek yürek olmuş, acun ile ebru'nun gözleri yaşartan dayanışmasını izliyor.
anne, gece bebeğini emzirmeye kalkmış, çocuğunu hareketsiz görünce de çığlık atmaya başlamış, komşular yetişmiş çığlıklara...
televizyonda şarkılar söylenmeye devam ediyor, tüm hayalleri o yarışmayı kazanıp ebru gündeş gibi bir hayat yaşamak olan insanlar, ebru gündeş'in onları beğenmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. şarkılar bitince yine alkışlar başlıyor, programın yarısı alkışlarla geçiyor, herkes birbirini alkışlıyor.
komşular diyor ki; "çok fakirlerdi, odun bulabilirlerse yakarlardı" odun bulabilmek ne demek gazete bunu yazmıyor.
ebru gündeş alkışlanırken elini göğsüne koyup "eyvallah" hareketi yapıyor, yani "sizler alkışlarınızla benim kocamın suçsuzluğumu tasdiklediniz, unutmam bu desteğinizi" gibisinden teşekkür ediyor, aslında hepsi de ebru gündeş'in hayatını yaşamak isteyen seyircilere doğru.
kocası askerdeymiş kadının, iki çocukla bırakmış bu virane evde karısını, adam askerde devlete hizmet ederken, devlet bir torba odun verememiş mi bu eve, hani akp kömür dağıtıp oy alıyordu, nerede kömür, hani odun, kırk günlük bebeğin cesedini mi yaksınlar diğer çocukları da ölmesin diye.
o ses türkiye bitiyor. o ses olmak isteyen kişilerden biri eleniyor, veda ederken programa alkışlanıyor, herkeste bir burukluk, sms oyları da kurtarmamış belli. ceplerinden elli kuruş verip bir yarışmacıyı elenmekten kurtaramayan seyirciler çok üzgün ve mağdurlar, ama yine de alkışlıyorlar.
sms'lerle kırk günlük bebeğin kırk yıllık kömür parasını toplayan acun programı kapatıyor, haftaya görüşürüz diyor, herkes alkışlıyor.
konya'da kırk günlük bir bebeğin cenazesi kalkıyor. on bilemediniz on bir kişi cenaze namazını kılıp, küçücük tabutu toprağın en dibine gömüyorlar, kimse alkışlamıyor.
alkışlamayı bırakın ağlamıyor bile...."
Ekşisözlük yazarı stevemcqueen adlı yazarın Ebru Gündeş başlığına girdiği entry. Tebrik ediyorum kendisini.
yetim hakkı yiyecek kadar midesiz olanların, insan içine çıkabilecek yüzleri de vardır. ebru sarraf hanım f.acun efendinin programında hayatının rolünü oynamış ve; ya salak, ya kömür verilmiş, ya da bu ülkede bu gerçeklerle yaşamayan ne bileyim kutuplardan falan getirtilmiş insanlarca alkışlanmış beni şaşırtmamıştır.
ülkenin amına koyan, kanını emen bakanlara, bakan çocuklarına rüşvet vererek ailesine, çocuğuna bakan, geçimini sağlayan hırsızın karısıdır.
lan yavşak ! kocan kirli işler içinde dolaşırken, para akarken çocuğunun karınını doyururken
sesini çıkmıyor, ülken hortumlanıyor, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı, milyonlarca bebeğin lokması çalınırken gülüp eğlenmeyi, bakanlarla fotoğraf çekinmeyi biliyorsun ama kocan olacak orospu çocuğunun hırsızlık yapmasına göz yumup yakalanınca çocuğunun üzerinden mağdur edebiyatı yapasını iyi biliyorsun.
sikerler ebru, hepinizi sikerler !
bir de o programda yalandan, dümenden ağlayıp seyirci olacak o dalkavuklara, acun denen göt kılına sığınıp "sen adamsın yha" "iyi ki varsınız yha" naralarıyla garibanı, mazlumu oynayıp kendini haklı çıkarması, mağduru oynaması, gariban anası rolüne bürünmesi yine bu ülkenin ne mallarla dolup taştığını bir kez daha göstermiştir.
o sabinin kim ne derse desin hiçbir kabahati yoktur ama bu ülkede yemeye ekmek bulamayıp memesinde süt kalmadığından çocuğunu emziremeyen anaların da bebelerinin bir lokma ekmek hakkı varsa onların yerine senin, kocanın ve bebeğinin boğazından geçmiştir, hiç mi düğümlenmedi !
çocuk üzerinden acıtasyon yaparak kocasının hırsızlığının üzerini örtmeye çalışan kişi.
senelerce haksız yere hapis yatıp çocuklarını göremeyen babalar ne olacak? babalarını evde hiç göremeden büyüyen çocuklar ne olacak?
şehven yerleştirilmiş deliller sayesinde içeriye attıkları subayların, gazetecilerin eşleri ne olacak? peki ya çocuklarını hiç düşündü mü acaba ebru gündeş?
aylardır uykusundan uyanmayan, uyanacak diye umduğumuz ama belki de hiç uyanmayacak olan berkin elvan'ın annesi ne yapacak? berkin'i vuran polisi devletin aramaya dahi uğraşmamasından babası kafayı yerse ne olacak? kardeşi gözlerinin önünde uyanmayan ablasının piskolojisi, eğitimi, geleceği?
sokak ortasında dövüle dövüle öldürülen ali ismail'in annesi de gecenin sabahını görecek mi? hiç bir suç işlememiş, üniversite okuduğu için iftiharlandığı oğluna bir daha sarılamayacak olan annesi. ne sivillerin, ne polislerin hala ceza almamasından dolayı babası ne yapsın? peki ya dostları?
kameralar önünde bir polis tarafından vurulan ethem'in, cenazesini bile alırken zorluk çıkarılan annesi ne yapsın sayın gündeş? katili olan polisin göz göre göre yalan söylediğini her gördüğünde kocasıyla beraber kahrolsun mu? ekmeğinin peşinde olan evlatlarının arkasından döktükleri gözyaşları?
her gecenin sabahını göremeyen, evladının acısına katlanamayan mehmet'in annesine ne diyeceğiz? gariban geldi, gariban gitti, acıların en büyüğünü yaşayarak öldü. hem çocuğunu hem karısını kaybeden babaya ne diyelim? güzel sabahlardan bahsedelim mi ona da?
kocasının cebine indirdiği yetim haklarını ne yapalım? zaten ellerinde olmayan paranın olup olmaması önemli değil mi yoksa? onların hiç hediye jeti yoktur zaten muhtemelen üzülmemeliler.
senin çocuğun etkilenmesin diye gram gözyaşı dökersem en adi orospu çocuğu olayım ebru gündeş. biz aylardır içimize ağlıyoruz, yanıyoruz, siz jetlerde gezip, şovlar yapıp, kahkahalar atıyorsunuz. şimdi de kalkmış, alenen hırsızlık yapan kocanın arkasından gözyaşı dökmene saygı duymamızı mı istiyorsun?
siz öyle insanlarsınız ki, hırsızın arkasından ağlar, hırsıza ağlayanı alkışlarsınız. o stüdyoda, o kadını alkışlayan ellerinizi sikeyim sizin.
eşcinsel çocuğu güzel sesli olmasına rağmen eleyen şu kadınının kocası bu günlerde hepimize çooooook güzel örnek oldu. O zaman evet gayet rahat yatıyorum demişti... Videoyu izlerseniz... Umarım şimdi de çok rahat yatarsın ebru gündeş...
ahmet kaya'yı yıllar sonra haklı çıkartan şarkıcı. demek ki neymiş, yakana atatürk rozeti takıp, çatal fırlatıp, sahnede onuncu yıl marşı söyleyerek bu ülkeyi sevdiğini kanıtlayamazmışsın. o zamanlar çok bestseller hareketlerdi bunlar. şimdi vicdan yapma.
ben neden ebru gündeş'e milletçe acıdığımızı anlayamadım gitti. ne yani o paraları yemedi mi evlendiği adam hakkında hiç mi bi bilgisi yoktu, değirmenin günlük işleri ile uğraşmaktan hiç mi sıra gelmemişti su faturasının nerden geldiğine.
kafa tasçı olmaya karşıyım evet ama daha fazla her devrin adamı olmaya karşıyım. niye sürekli gündeme göre duruş sergiliyorsun, sadece neden şarkıcı olamıyorsun. o zaman bu güruh ahmet kaya'yı çatallamasalardı belki ben bugün bu yazıyı bu kadar kararlı yazamazdım.
neyse kendisine zerre acımamakla birlikte serdar ortaç ve murat boz'la eski ünlüler kategorisine girmelerini sabırla bekliyorum.
kocam suçsuz, boşu boşuna içeri girdi bu yüzden ağlıyorum diyememiştir. o da farkındadır kocasının ne işler çevirdiğinin ve yine de evlenmiş ya da evliliğini devam ettirmiştir kocasıyla. dün akşam oraya çıkıp ağlayarak asrın hatasını yapmış sanatçıdır.
hem kocası hırsızlık yapmış hem de ekranlara çıkıp ağlayp masumu oynuyor.
sanki kocasının ne olduğunu bilmiyordu da polis gözaltına aldıktan sonra yeni öğrenmiş gibi yapıyor.
yazıklar olsun!
o kadar fakirin yetimin hakkını yediniz.
zamanında osmantan erkır'ı karısından boşatmış onunla birlikteyken de osmantan'ı reza ile aldatmıştır. sinsinin ve görmemişin önde gidenidir. biraz gururu olsa dün tv'ye çıkmayacak olandır ayrıca.