o ses türkiye yarışmasında melike konur adlı yarışmacı dejavu şarkısını mükemmel okudu.
herkesden iyi yorumlar almasına rağmen, ebru gündeş'in araya girip '' sonuçta ingilizce okuyor. burası türkiye'' demesi beni çok güldürdü.
zira bir gece öncesi kendisi bianca dudaksız adlı yarışmacıyı canlı yayınlara götürmüştü!
merak etmesin kısa zamanda evine döner kocası. madalya bile takılır ülkeye para getiriyo, yatırım yapıyo, şöyle değerli böyle önemli bi adam diye. çünkü.. neyse lan ''burası türkiye'' demicem.
ben aslında ebru ya değil de o kıytırık programdaki şakşakçılara sövüyorum. ananızı önünüzde sikseler ses çıkarmazsınız siz. beyin fakirleri..
babasi cezaevine girenler cok iyi bilir, aileniz ne kadar genis olursa olsun yavas yavas herkes sizden uzaklasir. maddi olarak buyuk sikintilar yasarsiniz, anneniz size hicbir sikintiyi belli etmeme gayretindedir, bunu da anlarsiniz ve daha cok uzulursunuz. ozellikle parasizlik ve yalnizlik insana koyar o donemde. ebru gundes'in ne parasiz, ne de yalniz kalacagini bilmedigim icin benim yasadigimdan cok zor gunler yasamayacak, eminim. tavirlari bana da yapmacik gelmistir, allah yine de sabir versin.
"biz kocamla bir söz verdik, iyi günde kötü günde..." diye devam eden bir konuşma yapmış. çok özel bir şeymiş hakkaten, o sözü veren bir tek ikiniz varsınız şu dünya üzerinde!
tüyü bitmemiş yetimin parasıyla gününü gün ederken, kendi evladının bu olaylardan zarar görmemesini istemesi ise çok çarpıcı olmuş. insan şerefiyle, haysiyetiyle, gururuyla yaşayamadığı zaman, işte böyle en naif, en içten istek bile sakil duruyor, sırıtıyor, vıcık vıcık yüzsüzlük kokuyor...
zor günler geçiriyor olabilir ama benim ve benim gibi binlerce insanın göremeyeceği varlık içinde yaşarken ben onun ne kadar umrundaysam şu an o da benim o kadar umrumda, üzülemeyeceğim. allah sabır versin.
dünyanın adaletini bozan insanlardan biri de bu.. ama çok korkuyorsa merak etmesin ona da bir sikim olmaz. bu ülkede aydınlara gazetecilere askerlere öğrencilere hakkını arayan gençlere yaşlılara olur ne olursa ebru gündeş gibi insanlara bir bok olmaz..
kızımın incilmemesini istiyorum diyor, en kısa zamanda eski günlere(çok paralı, çok pahalı hediye dönemi) dönmek istiyorum diyor canlı yayında.. kızının incilmesini hiç bir insan istemez.. bu kız kim olursa olsun.. türk olsun, afrikalı olsun, alman olsun fark etmez.. insallahta incilmez.. ama ben bu ülkede açlıktan, parasızlıktan, çaresizlikten incinen o kadar cok kız tanıyorum ki...
mağdur edebiyatının malı götürdüğü dönemde bu role bürünmesi çok doğal olan şarkıcı. dikkat edin sanatçı yazmadım, şarkıcı yazdım!
demir attım yalnızlıktan bu yana epey çalkantılı dönemler yaşadı. 2000lere geldiğimizde albüm başarısı sen allahın bir lütfusun(!!) dedikten sonra kelime anlamını yanlış anlayıp şarkı yarışmalarında boy göstermeye başladı. nihayetinde karşısına cıkan beyaz altınlı prens aslında altın rezervi yerine kara para çantacısı cıktıgında ise hayatı melodrama dönüştü. aldıgı hediyeler midesine oturdu.
"Ebru Gündeş ve Reza Zarrab çiftinin villasındaki 60 yıl arması birbirlerine verdikleri sözün sembolüymüş...
Ebru Gündeş ve Reza Zarrab çiftinin iki ay önce taşındıkları Kanlıca'daki villalarının kapısındaki arma merak uyandırmıştı. Kapıdaki armanın sırrı çözüldü. "60 yıl" arması "Biz 60 yılımızı beraber geçireceğiz" sözünün sembolüymüş."
O 60 yılda ne işler görür daha ne yatırımlar yapardınız Kimbilir! Artık Türk halkının gözünden düşen, sahnelerin eski yıldızı fazlasıyla yetecek mal mülk sahibi olmuştur zaten.
ağlamaklı bir yüz ifadesi ile '' biz kocamla birbirimizi çok sevdik, biz bir söz verdik iyi günde kötü günde'' diye devam eden, klasik bir konuşmaya imza atmış sanatçı.
efendim özlem yıldız'da iyi günde kötü günde dedi ama kocası iflas edince alanı terk eden ilk o oldu!
pek uzun sürmez sayın ebru gündeş en fazla bir kaç ay, sonrasında ''boşanma davası açtık'' dersiniz.
bir kadının eşi için aglamasi kadar doğal bulduğum fakat kendi paralarini çalan bir adam için neredeyse altından alacak derecede değer verip alkışlayan seyirci kadar anormal bulduğum bir durum daha yok.
bide her gecenin bir sabahı vardır diyo ulan siz zaten gündüzü yaşadınız şimdi geceyi yaşacaksınız bu dünyada yırtabilirsiniz ama öbür dünyada milyonlarca insanın hakkını yemenizin hesabını nasıl vereceksiniz.
televizyonda çıkıp çoluğundan çocuğundan dem vuracağına, "bu vatan hepimizin; varsa bir hatası başı dik çeker cezasını" dese, hem sanatında, hem sözlerinde "lan gerçekten de delikanlı kadın" diyebilirdim. haklıdır, kocasıdır sonuçta tabi ki üzülür ama ekran karşısında yaptıkları ajitasyondan fazlası değil. yazık etti kendine.
bu kadar şeyden sonra birde yılan gözyaşlarını alkışlayan insanlar var ve oradaki insanların çoğu genç üniversite öğrencisi olan insanlar ulan okuyosunuz iyi hoş da boş okuyosunuz herkes anne herkesin kocası çocuğu var. kadın kocasının yaptığı yolsuzluklarla yatlarda katlarda oturuyor acıycaksan kendi anane kardeşine acı.
