trilye nin köylerindendir. esas ismi esence' dir. bu ismi almasının sebebi, çok rüzgar almasından kaynaklanır.Nilüfer Çayı’nın Marmara Denizine döküldüğü noktada yer alır Eşkel. inşaat yasağı bulunduğu için bölgenin büyük bölümü el değmemişçesine doğaldır. Geniş kumul plajı ve çok yavaş derinleşen suyuyla ailelerin çok tercih ettiği bir bölgedir.
insanlarının gerikafalılığı yüzlerinden akan ama para gelecek diye turistlere fazla dokunmayan köy. herkes pansiyoncu, herkes turist avına çıkmış. her yer kum, asfalt bile kumla örtülmüş; ama kimse temizlemiyor, umursamıyorlar. anlamıyorum bu haliyle nasıl doluyor o tatil yeri?
bu yıl sonuna kadar imar yasasının tamamlanması ile gerçek bir cennete dönüşebilecek, gizli cennettir. ayrıca bursa' ya 60 kilometre olup, üç kilometre kum sahile sahip ufak bir köydür.
,
2006 senesine kadar her yaz babaannem ve dedemin yanında tatilimin büyük kısmını geçirdiğim çocukluğumun yeri.
her akşam "yarın sabah erken kalkalım bak, kimse uyanmadan sahilde yürüyüş yapıp denize sabah gireriz." planları yapılıp hiç birinin gerçekleşmemesi. gümbürdeyen'e gidemez üstüne ablam ve arkadaşlarının gümbürdeyen maceralarını dinlerdim.
kuzenimle nerden bulacaksak başarısız balık tutma girişimlerimiz de oldu ve eve koşarak gidip duş sırası kapışlarımız tabii. öğle uykularından sonra önce orta atari salonuna sonra kuzey atari salonuna gidip bütün paraları jetonlarla bitirirdik. orta atari salonunun djliğini yapmışlığımda var gb.
her yaz farklı farklı komşular ve onlarla geçen asmalı konak tadında aşk serüvenleri. akşam dedemle mavi köşe çay bahçesinde okey oynayıp çay içmek, gece babaannemle dedeme geç kalınmayacağını söyleyip sahilde yakamoz, gitar eşliğinde şarkılar söyleyip "hadi gece denize girelim" aksiyonlarının yaşandığı, arkadaşlarımla buluşma noktası venüs'ün önü olduğu, eylül ekim gibi denizin taşmasına şahit olurduğumuz çok çok sevdiğim anlatmakla bitiremeyeceğimi fark ettiğim çocukluğum.
ah dedecim keşke bu kadar sevdiğim yer seni almasaydı bizden biz de gidebilseydik bir daha oraya.