yanlış olan önerme. doğada*450+ türde bulunan bir tür cinsel tercih durumu. cinsel tercih derken bu tercih kişiye ait değildir. yani eşcinsel,transeksüel ya da biseksüel olan birey bunu kendisi seçemez. cinselliği de aynı heteroseksüeller gibi spontane şekilde keşfeder. bu konuyu hastalık olarak görenler az değillerdir malesef ama bunun çözümü çok zor değil. biraz biyoloji okumak yeterli.
biyoloji okumaya üşenenler için özet: bildiğim kadarıyla erkekler arasında eşcinsellik en çok anne karnındayken başlıyor. genel olarak kendisinden yaşça büyük olan erkek kardeşleri varsa bu bireyin eşcinsel doğma olasılığı artıyor. daha önce birden çok erkek doğum yapan plasenta erkeksi hormanlar yerine kadınsı hormonlar yükleyebiliyor bireye. bu durum bir hastalıktan çok evrimsel bir kalıntı gibi nüksediyor.
bu durumu hastalık kabul edecek olursak. vücudumuzdaki gereksiz kıllanma, 20lik dişler, apandist vb. olayları felaket olarak adlandırmalıyız.
eğer bunu tedavi edilebileceğini söyleyen varsa tersini de yapabilmeli. çünkü bildiğimiz üzere hastalıktan kurtulan birini hasta etmek de aynı şekilde olmalıdır. bu etki-tepki kanunuyla sabittir. ve ben doğuştan bir heteroseksüel olarak seve seve gönüllü olurum.
Öncelikle bir şeyin hastalık olması için vücut direncinin kırılması gerekmez. Şizofren birinin direncinin kırıldığı hiç görülmüş müdür?
Diğer açıdan kim ne derse desin eşcinsellik hastalıktır. Vücutta bazı hormonların orantısız bulunması sonucu net biçimde ortaya çıkar. Tabi olayın bir de psikolojik yanı var. alın koyun bir erkek çocuğu 5 kızın arasına eşcinsel eğilimler göstermeye başlar. Bundan dolayıdır ki eşcinsellik hem psikolojik hem de fizyolojik bi hastalıktır. Aksini iddia eden varsa tezleriyle bir pm kadar uzağım.
yanlış yargı. aksi halde hormonal dengesizlik örneğiyle hastalık atfetmek isteyenler hormon testi yaptırdıklarında ulaştıkları sonuçla erkek ya da kadın olmalarının da bir hastalık olduğunu farkedeceklerdir. çünkü sadece eşcinsel birey de değil, er ve dişide de hormonal dengesizlik mevcut ve buna rağmen cinsel tercihlerinde değişiklik yaşamamaktadırlar.
eşcinsellik bir yönelimdir. hem de tensel edim, üreme fonksiyonları olmaksızın, cinsel zevklerin doruklarına ulaşabilir. kaygı ve dayatılandan uzak. bu denli düşmanca yaklaşmanın, toplumsal bir ürün olduğunu, kişinin kendini var edemediğini hatta daha kötüsü varolan içerisinde bile silik olduğunu göstermektedir. düşünce üretemeyen insan = çöp.
kesinlikle hastalıktır ama saolsun öyle medyamız varki bülent ersoy gibi ve bunun tarzında insanları büyük insanmış gibi gösteriyor genç beyinleri zehirliyorlar, kesinlikle toplumdan dışlanmalı bulunduğu ortamlardan uzaklaşmalı.
doğaya ihanet hastalıktır ve bu hastalığa yakalananlar tedavi edilmelidir.
bilim adamlarının/tıpçıların her yaptığı açıklamaya balıklama atlayan kurnazlar pek tabi olacaktır. kendi ibne olduğu için ibneliğin bir psikolojik rahatsızlık olduğunu itiraf edemeyecektir. ibne doktor yok mu? var... peki ya ibne bilim adamı? var tabi...
Eline birkaç milyon dolar sıkıştırılmış bilim adamlarına da eşcinselliğin bir yönelim olduğunu, doğuştan var olduğunu söyletebilirsiniz. Söylüyorlar zaten... ve bunları bilimsel kanıt diye insanların gözüne sokuyorlar!
kimse ibne doğmaz ancak herkes ibne olabilir. Tercih meselesi ancak saygı duymamı ve onaylama mı kimse beklemesin. Toplumun ahlak değerleri ile oynayan insan ırkının düşmanı olan bu rahatsızlık tedavi edilmelidir!
Basında, sokakta, ekranda, restoranda eşcinsel görmek istemiyoruz!
Escinsellik tercih meselesidir. halk arasinda kucukken tecavuze ugrayan erkeklerin escinsel oldugu soylenir. aslini bilmemekle bu gorusu igrenc ve uydurma buluyorum. tecavuz zorla sahip olmaktir. zorlanan, ugradigi durumdan memnun olmayan bir insan neden ilerde o iliski turunu devam ettirsin ki. he su da var siddet goren insanlarin baskasina siddet uygulamasi, siddete meyilli olmasi gibi de etkileri olabilir mi diye dusunudum. kimbilir belki de boyle bisey vardir, elbette ki butun escinseller tecavuze ugramistir diye bisey yok. kimi dogustan hemcinsine ilgi duydugunu soyluyor. kimi karsi cinsle denedigi halde aradigini bulamayipta escinselligi sectigini soyluyor. bana gore hastalik degildir. escinselligi hep cinsel olarak dusunuyor, onlari asagiliyorlar. oysa ki nasil bizler karsi cinsle ask yasayabiliyorsak onlarin da durumu cok farkli degildir. bu onlarin secimi. escinselleri cok severim. onlarin verdigi mucadeleye ve cesaretlerine de hayranim. donanimli ve kulturlu insanlar olurlar. aksine hic rastlamadim.
Bu tıbbi açıdan hem hastalıktır hem değildir. Şöyle ki insanlarda erkeklik ve dişilik hormonları vardır. Bunlar testosteron ve östrojen erkeklerde erkeksi özelliklerin çıkmasını sağlayan testosteron hormonun daha fazla salgılanması ve eşik değeri aşmasıyla ileri gelir. Ancak erkek bireylerde östrojende salgılanmaktadır. Bu demek oluyor ki hormonal mekanizma da bu işte etkili. Eğer Erkeklik hormonu salgılanması sekteye uğrarsa östrojen hormonu dişilik karekteristik özelliklerini göstermeye başlıyor ve erkek ipnemsi hareketleri artıyor. * Bayanlarda da aşırı kıllanma ve sesin çok kalın olması gibi özelliklerde erkeklik hormonu bol olanlarda oluyor.
Yalnız bunu sadece hastalık olarak almamamız gerektiğine gelirsem. Hormonal düzeyleri yerinde dahi olsa bazı insanlar kendi seçimlerini kendileri yapabilir. Mesala kadınlardan bir şekilde haz almayan adamın erkeklere yönelmesi ve erkeklerle daha güzel vakitler geçirdiğini anlamasıyla kendini sorgulaması ve yönelişini değiştirmesi gibi. Bu bayanlardada zıt şekilde örneklerle aynıdır. Ve bazen sorulur. Zengin ve yakışıklı adamlarda neden ipnelik artıyor diye. Bayanlardan artık o kadar sıkılmışlardır ki zevki farklı şekilde aramaktadırlar. Bu yüzdendir. *
bir realitedir..ama eşcinsellik öyle sanıldığı gibi hormonal ve endrokrinolojik bir hastalık değildir..eşcinsellerin çoğunda hormonal parametreler normal düzeydedir..
peki eşcinsellik nedir ?
bir şizofreni türüdür..şizofreni'nin bir alt koludur..diğer şizofreni türlerinden farkı ''beynin cinsiyet merkezini'' etkilemesidir..bu durum o kadar net bir biçimde bilinmektedirki, şizofreni tedavisinde kullanılan antipsikotik ilaçların eşcinsellik belirtilerini gerilettiğini ve hatta ortadan kaldırdığı bugün bilinmektedir..fakat antipsikotik ilaçların yanetkileri fazla olduğu için ''yanetkisi az antipsikotik ilaçlar'' üzerinde çalışılmaktadır..bu konuda bristol üniversitesi çok ileriye gitmiştir..
yakında eşcinseller, diğer şizofreni hastalarının kullandığı gibi rutin ilaç kullanarak normal bir hayat sürebilecekler muhtemelen..böylelikle eşcinselliğin birey ve toplum üzerinde yarattığı yıkıcı etki bir nebze olsun azaltılabilecektir..
bristol üniversitesi'nde yapılan ve bbc tarafından finanse edilen çok kapsamlı bir araştırmanın saygın psikiyatri dergisi Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association)'de yayınlanan sonucudur..
özet geçecek olursak araştırma sonucuna göre ''gerçekten eşcinsel olan kişiler'' aslında aynı zamanda şizofreni hastası durumundalar..ama sahip oldukları hastalık şizofreninin bir alt türü..o yüzden şikayetleri genel şizofreniye benzemiyor..eşcinsellik ise sahip olunan bu şizofreni türünün bir sonucu olarak ortaya çıkıyor..hastalığın temelleri fetus döneminde atılırken, ortaya çıkışı genelde puberte dönemini bulabilmektedir..
beynin frontal korteks ve hipokampus bölgeleri erkekte ve kadında ''cinsiyet merkezi ve cinsiyet bilincini sağlayan bölge'' olarak bilinir..araştırmanın sonucuna göre bu iki bölgedeki biyokimyasal değişim ve dopamin,serotonin ve noradrenalin gibi hormonların reseptör dağılımındaki bir sorun nedeniyle eşcinsellik tablosu meydana gelmektedir..
hastanın hem cinsel tercihi değişmekte hemde kendi cinsiyet bilinciyle ilgili gerçek olmayan bir duruma inanmaktadır..diğer tüm şizofreni hastaları gibi kendini haklı görmekte ve toplumu suçlamaktadır..kendi durumunun doğaya aykırı olduğunu ve hasta olduğunu kabul etmemektedir..bu şekilde devam edip en sonunda ciddi trajediler yaşamaktadırlar..
ayrıca hastalığın ortaya çıkışı ile beslenme,yaşam şekli gibi genel sağlığı ilgilendiren unsurlar arasında yakın korelasyon bulunmuş..mesela tamamen doğal ortamda yaşayan vahşi toplumlarda eşcinsellik neredeyse hiç görülmezken, sanayileşmiş ülkelerde bu insidans 100-150 kat fazlaymış..
araştırmanın bir diğer sonucu ise atipik şizofrenide kullanılan bazı antipsikotik ilaçların eşcinsellik ile alakalı şikayetleri yüzde 67 oranında geriletmesidir..belki de araştırmanın en umut verici tarafı budur..
şimdi bilimadamları, eşcinselliği ''yanetkisi olmayan şizofreni ilaçları'' ile tedavi etmek için yeni nesil ilaçlar geliştirmeyi hedefliyorlarmış..
20 sene içinde eşcinselliğin tarih olacağını umuyor bilimadamları..
eşcinsellik hastalıktır ve bunun hastalık olmadığını savunanların ileri sürdüğü örnekler https://galeri.uludagsozluk.com/r/295414/+ bu kadar saçmadır. bunlar aynı zamanda amerikan düşmanıdır, emperyalistlere düşman olduklarını da söylerler hastalıkları buradan meydana çıkar rahatlıkla ve asıl Afrika'daki açlığın sebebi olan o amerika, bu çocuklara eşcinselliği aşılar onları aile kavramından uzaklaştırır ve hastalıklı bir birey haline getirir.
eşcinsellik hastalık değilse tecavüz de gayet normaldir. ikisi'de aynı derece rahatsız bünyeler tarafından icra edilir çünkü.