3 arkadaş, green street hooligans'ı izlemek üzere oturmaktadırlar. x kişisi bu arada altyazıyı ayarlamaktadır.
x : ya bu inzgiliz aksanı ne kadar değişik. filmlerden de pek alışık değilim çok garip geliyor.
y : yaaaa ingiltere'de bırak bölgeden bölgeye insanda insana bile çok değişiyoo aksaaan...[böyle hafiften yuvarlayarak yıllarını ingiltere'de harcamış bir eda ile]
yanlış çözümlemediysem dükkan sahibi uzun zamandır alamadığı kirasını tahsis etmek için dükkkanı gider. dükkanın kapalı olduğunu görür ve ordan bir çocuk;
güzel bir cafede arkadas ile yemek yerken yan masaya otuan 13-15 yaslarında 3 genc arasında gecen konusmadır.
- abi ben artık aşık olmak istiyorum, boyle olmuyo sıkıldım yani. tamamlanmamıs hissediyorum kendimi
- nası yani abi ?
- olum ne bileyim sanki bööle counter 1.5 yada 1.6 gibi hissediyorum...eksik... ( cok hüzünlü bir ses tonu ile )
- sen de haklısın.
kahramanları biri uzun biri kısa iki genç.
yemek esnasında peydah olan bir arı konuşmanın seyrini arıların ortadan yok oluşuna getirir.
kısa boylu olan, kolasına musallat olan arıyı kovalar. garip el-kol hareketleri ve bir de oturaklı küfürün ardından kaçınılmaz diyalog gerçekleşir.
- oğlum, bunlar var ya; bunlar yok olursa insanların da soyu tükenicekmiş.
- haaa, duydum ben de. neden yok oluyor insanlar onu tam anlayamadım ama...
- bunlar çiçekteki polen mi ne onu yiyorlarmış. insana zararlıymış onlar. bunlar olmayınca insanlar ölücekmiş.
- haaa, bal da olmaz arılar ölünce. o da olabilir.
- tabi oğlum..
kuaförde tıraş sırası beklerken gerçekleşen bir olay.
önbilgi:x ve y şahısları işe X'in arabası ile gitmektedirler...
y içeri girer.
kuaför:ooo y abi hoş geldin,seni x abi götürüyomuş(evet aynen böyle söyledi)
y kısa bir afallamadan sonra;
y:yok yok beraber gidiyoruz.
karşımdaki adamların benden yaşça oldukça büyük ve sevilip sayılan insanları olmaları dolayısıyla o anda gülmemek için kendimi zor tuttum ancak şimdi aklıma geldikçe yarılıyorum.
alışveriş merkezinde, yanımda oturan teyzeden anketör telefon numarasını istiyor;
anketör : alan koduyla birlikte sabit telefon numaranız?
teyze : biz bir yerde sabit durmuyoruz çocuğum, sık sık yazlığa gidiyoruz, ondan sabit telefonumuz yok ama alan kodumuz var ; 216, onu yaz sen * .
birgün restaurantın bahçesinde oturyoruz yan masadan biri garsonu bir şişe şalgam almaya gönderdi heralde restaurantta yoktu
garson:buyur abi şalgamın
müşteri:abicim bunun tarihi geçmiş
garson:hani nerde yazıyo tarihi geçmiş die öle bi yazı var mı
müşteri:gülmekten yarılmaktadır
5-6 yaşlarında bir erkek çocuğuyla 30 lu yaşlarda annesi olduğu belli olan bir kadın yürümektedirler, olaylar gelişir.
çocuk: artık tüm zamanımı sana vericem ama yani tüm bütün zamanımı anlıyor musun?
kadın: aaa nasıl yani?
çocuk: sabah, öğle, akşam her zaman seni bırakmam şimdi anladın mı?
kadın: ahahah anladım.
dolmuşta şoförün hemen yanında oturmaktayken araca şişmanca ve nefes nefese kalmış bir teyze biner.
şoför - teyze koştun mu sen ya hayırdır?
teyze + yok evladım astım var bende.
şoför - kiloda var teyze sende.
teyze + ( utanıp sıkılır cevap vermez şoför devam eder )
şoför - teyze böyle yaşlandıkça kilolar artıyor mu ? ben kendimi bildim bileli zayıfım da.
teyze + (teyze artık darlanır ) şurda ineyim ben.
şoför - bu kadarcık yol için mi bindin teyzecim yürüyemedin mi ya buraya kadar?
teyze + dur dur şurda dur.
hiç ağzımı açmama rağmen şoför ben inene kadar şişmanlık üzerine konuştu. ben sadece hıhı demekle yetindim. bu da böyle bir anımdır.