Pistte iştahlı bir şekilde dans edip kıvırırken anondan gelmesi;
- Kız evinden den deen! kal kan kaan otobüs büsss hareket tttt etmektedirrr.
Anonsu duyan oyuncular hemen pisti terk ederler. Buda benim gözlemlediğim durumdur.
Genelde kız tarafının köyden gelen ailesini oluşturup göbekli olmasına rağmen dar elbise giyer bunlar. düğüne mi geldik, maymundan mı geldik diye sorgulatır geç saatlere kadar.
- orgla keman, gitar, üflemeli çalgı vs. çalabilen günlük adamlar.
Genellikle yanında getirdiği iki büyük kolon ve bir adet yamaha orgla beraber hizmet verirler. isteğe göre davulcusu da geliyor.
- yemiyorsan alayımcılar.
Keki çok beğendim, pasta da güzelmiş diye başlayıp elalemin rızkına göz diken tiplerdir genelde bunlar.
- gel bir resim çektilerimciler.
Fotoğrafa resim diyerek eyleme başlamadan soğutan tipler oluyor genelde bunlar. Anne, anneanne, yenge vb. Anne taraflarının ''hatıra'' dayatması sonucu şekilde şekle girersiniz falan.
- kendilerini insanların ihtiyaçlarından sorumlu hissedenler
Baksana şunun içeceği bitmiş, git peçete getir, ezan okunuyor müziği kapatalım vb. Kalıpları kullanan düz adamdır.
- oturmaya mı geldikçiler.
Bir insan ne kadar kültürlü, seviyeli olursa olsun, Düğündeki müziği duyar duymaz hemen halay moduna alabiliyor kendini. Metrobüsten sonraki en büyük turnusol bence budur.
- ayıp olmasın diye gelip doğduğuna pişman olanlar.
Sanırım bu ben oluyorum. ''Lütfen gel, en mutlu günümde beni yalnız bırakma'' diyen kuzenin düğün boyu yüzünüze bakmaması, gittiğinizden haberi bile olmaması çekilen çileye değmiyor hakikaten. Ortalama insanların eğlencesi, diyalogları, müzikleri vs. de cabası.
sömürücüler: bunların düğünle uzaktan yakından alakası yoktur. düğün salonunun yanından geçerken müziği duymuş, içeride yiyecek bulma umuduyla gelmiştir. büyük olasılıkla lise ya da üniversite öğrencisidir. grup halindelerse masaya oturdukları andan itibaren bir eleman mutlaka ya masanın sahipleri gelirse diye düşünecek, biri de mutlaka dans etmek isteyecektir.
biz edirne fen lisesinden 6 kız olarak sinema dönüşü yürürken aşiyan düğün salonuna dalıp çerez ve kolayı herkes halaydayken bitirip kaçmıştık. masanın sahibi gelecek diye düşünen bendim, kalkıp oynayalım diye düşünen ise bizimle gelen belletmen öğretmenimizdi.
en dikkat çekeni gelinin ablasıdır kesinlikle. kendisi düğün salonunun kapısından bile görülebilecek değişik renkte elbise giymiştir ve sürekli ordan oraya koşuşturmaktadır. bi ara kendini kaybedip halay başı olur sonra tekrar masaları dolaşmaya başlar.
Her düğünde muhakkak bir tane olan, elleriyle saÇlarını iki yandan kaldıran -eller hala başta- birşeyler bekler bakışlarla göbek atan mahalle kızı modeli.
siyah parlak takimla kapida sigara icen tiplerle, sanki alüminyum folyodan yapilmis gri takim elbiseyle ortada dolasan tiplerin yaninda bir tabak fazla meyve, pasta veyahut ne varsa alabilmek icin buraya bir tane daha alabilir miyim oturan var disari cikti diyenlerle, italya moda haftasi dergilerinin kapaklarinda bulanan cok ilginc, çok acayip sac modellerini hemen uygulamaya gecirmis kizlar muhakkak vardir..
gittikleri düğünü beğenmeyen tiplerdir. yüzlerce fotoğraf çektirip hiç birini almazlar. düğüne piçlerini de yanlarında getirenleri de vardır ki onların ta amına koyim ben.
şişko davulcu ve zurnacı.
eğer ki davul zurna da davet edilmişse davulcu ya da zurnacının gelip sizin kız arkadaşınızın dibine girip düttürmesi de bir olaydır. illa hokkalı bir şaba lazım gelir.
en çok sevdiğimde ortaya en çok atılıp kimsenin (bkz: tınlanmamak) tiplerdir. heryere koşarlar, yakinen tanımazlar bile çifti ama her oyunda her harekette varlardır. yazıktır, hor görmemek lazımdır.
bunların bir kısmı akrabadır. tanıştırılır akrabalarla.
anne: bak oğlum bu benim teyzemin dayısının çocuğunun karısı.
ben:merhaba, memnun oldum.
kadın:aaaa sen ne kadar büyümüşsün. ben seni en son gördüğümde kundaktaydın.(ulan büyüyeceğiz tabi 20 yıl geçmiş öyle kalacak halim yok ya).
kadın: gel seni bir öpeyim çocuğum. muah muahh(bunlar böyle ıslak öpücükler olur hep. yanağınızı silmenizi tavsiye ederim)
her düğüne gittiğimde en az 5-6 kişiyle böyle diyaloglar geçiyor.
bir de bu yeni tanıdığınız insanlar, sanki 40 yıllık arkadaşınız gibi " hadi kalk bakalım oynamaya. oturmaya mı geldik buraya derler."