cüneyt arkın uzay gemisini ışık hızıyla sürmektedir daha sonra ses hızıyla yayılan frekans dalgaları vasıtası ile kulaklığını diğer kaptan üsse dön mesajı yollar bunun üzerine cüneyt arkın tamam iniyorum diyerek bildiğiniz basbaya kameradan aşağı inmek sureti ile kaybolur yada kamera yukarı döner işte böyle özel effekt uygulamaları ile yabancıların en sevdiği film haline gelmiştir ayrcıa birde mars var ki sormayınız hık demiş kapadokyanın burnundan düşmüş.
doksan kiloluk bodur bir adama iskelet desenli kazak giydirip izleyene iskeletor diye yutturmaya çalışan film.
ayrıca filmin sekseninci dakikasında dünyanın yok olmasına on saniye kalmışken seksen sekizinci dakikaya gelindiğinde ancak sadece beş saniyenin geçtiğini görürüz.
filmin başındaki cüneyt arkın'ın çağı anlatma metni insanın karnına ağrılar sokacak kadar komiktir.
uzay çağı dünyalılar için bilgi ilerleme çağıdır. binlerce yıl böyle yaşamışlardır. uzay çağı geçmiş zaman ve yaşam galaksi çağına ulaşmıştır. yüzbinlerce yıl geride kalmış, dünya ve gezegenler sistemi galaksi sistemine dönüşmüştür. medeniyetler tarihler geride kalmış, insanlar ilk çağlardaki gibi basit yaşamla yetinmeye başlamışlardır ve bütün güçleri ile ölümsüzlüğü bulmak devamlı bir yaşamı sağlamak için amansız bir mücadeleye girmişlerdir. bu çağda dünya insanları medeniyetleri ırkları dinleri ayrı devletler halinden çıkıp tek bir varlık haline geldiler. tek bir dünyalı yaşayoşları ve kavimleri galaksi çağının dünya insanlarını meydana getiriyorlardı. dünya çılgın bir silahlanmanın sonucu olarak yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelmişti . dünya bu gibi tehlikeleri birkaç kez geçirmiş hiç bir kuvvet dünyayı yok edememiş fakat dünya bazı zamanlarda parçalara ayrılmış dünyadan kopan parçalar uzayda meteor taşları haline gelmişti. bazı gezegenlerde hayat devam etmekte yaşam sürmekteydi. ama nükleer savaş çok hızlanmıştı. hükmetmet ve daha güçlü olmak için o güzel mutlu dünya delice parçalanırken birden gizli ve çok güçlü bir düşmanla karşı karşıya kaldı. beş milyar yıl önce enerji ve ışıktan madde haline gelen dünyamız galaksi çağında lazer ışınlarının etkisi ile toz bulutu haline gelip parçalanmaktadır. bu düşman kimdi? hangi galakside idi? tüm dünyalılar bu tehlikeye karşı tekbir silah kullandılar. insan beyin gücü ve iradesinin birleştirilmesi ile yapılan bir tabaka ile karşı koymaya başladılar. insan beyin moleküllerinin sıkıştırılması ile oluşturulan bir tabaka dünyayı korumakta idi. dünya her saldırı karşısında toz bulutu haline gelmekte ve önündeki koruyucu kalkanın arkasına saklanmaktaydı. bu kalkanı delecek tek güç insan beyni ve iradesi ile yaratılacak bir silahtı ama gerçekte galakside bulunan dünya düşmanları silahları ne kadar güçlü olursa olsun beyinleri yoktu. dünya ve insanın değeri sonsuzlukta en büyük silahtı. dünyalılar bu bilinmeyen düşmanı aramaya başladılar. ama gönderilen hiç bir savaşçı geri dönmedi. dünyalılar toplandılar, kavimler bir araya gelip bir çare aradılar. tek çare düşmanı bulup savaşmaktı. en güçlü en büyük iki Türk savaşçısı uzaya açılıp bilinmeyen düşmana karşı savaş ilan ettiler. diğer dünnyalılar bu savaşa katılmadılar fakat hayal güçlerini mantıkla birleştiren her insan bu savaşa katılıp kazanmak azmindeydi.
sadece türk sinemasının değil dünya sinema tarihinin en kült filmidir. evet sahiden de öyledir. emeği geçenlerin hepsine sonsuz teşekkürler. böyle bir filmi, bütün hollywood bir araya gelse çekemez. amerikalıların deyimiyle "en kötü muhteşem film"
bir film nasıl çekilmemeli nasıl yapılmamalıdan öneminin doğduğunu düşündüğüm 82 yapımı film. filme bu tarz bir önem atfedilişi enteresandır. yetersizliği ve absürdlüğüyle tam manasıyla kült bir eser halini alıvermiştir. batıda, bir film çekimi nasıl olamazı sinema öğrencilerine dünyayı kurtaran adam vasıtasıyla aktardıklarını duymuştum. şekil a durumu dahi bu filmi kült yapmaya yeter de artar bile.
bu arada plak saat olarak kocaman george arkın yazısıyla tezgahımı süslemektedir.
dünyayı kurtarmak, böylece bir filmle. minimal bir ironi sanırım.
amerika'da sinema eğitimi veren çoğu üniversitede kötü film nasıl çekilir konusu altında izletilen filmdir. Filmdeki meşhur peluş yaratıkları cüneyt arkın hazırlamıştır.
filmin kötü karakteri sihirbaz, bizzat star wars fanları tarafından hazırlanan star wars ansiklopedisinde(star wars wikipedia) sith tarikatının kurucuları arasında gösterilmiştir.
alakasız bir anında ve uzayın neresi olduğu bilinmeyen bir yerde patlayan "burası hacı bektaşı veli hazretlerinin türbesidir!" repliğiyle seyirciyi şaşkınlıktan şaşkınlığa vermiş aşmış film.
--spoiler--
dünyayı yok edin! dünyayı yok edin! dünya benim olmalı!
--spoiler--
bir rivayete göre, abd'deki bir değerlendirmede en iyi mizahi eleştiri dalında ödül almış film. yine rivayet odur ki; yönetmen, ödülün sebebini öğrenince "kardeşim biz ciddi bir iş yaptık! bu kadar da sululuk olmaz ki!" diyip ödülü reddetmiş.
bir adamin star wars'u izleyip "ulen bu ne, ben daha iyisini yaparim" diye gaza gelmesi sonucu ortaya cikmis eserdir.
bu senaryoyu 10 yasindaki cocuk yazsa daha mantikli olurdu herhalde. hikayede bir butunluk yok. adam dunya'yi yok edicem diyor. sonra dunya benim olucak diyor. dunya defalarca toz bulutu oldu diyor. adam dunyayi kurtamiyor resmen pic ediyor.
kült filmdir efendim. her ne kadar da film ciddiyet ile çekilmişse de filmin aşırdığı sahneler ile içerdiği unsurlar ister istemez filmi komik bir duruma düşürmüştür. bu arada hala batılılar filmi yorumlamakta zorlanıyorlarmış, büyük çarpışmada dağılan dünya ve bu kopan parçasında hacıbektaş türbesinin yer alması ve dünyayı kurtaran adam'ın türbeye gitmesi zaten batılıların hafsalasını aşan konular. Filmin yönetmeni Çetin inanç'a tek lafım var, film iyi güzel de yani nasıl buldun ettin de bilim-kurgu filminin mistik içeriğini genişletecek bir türbe sahnesi ekledin. Muhtemelen hadi nevşehir peribacalarında filmi çektik bir de hacıbektaş ilçesinde türbe var oraya da gidip bir türbe ziyareti yapalım diyerekten maliyetleri de-tevafuk yer de yakın-dikkate alarak bu çeşit sahne eklemiştir. filmin eleştirilerine karşı bir de filmin yönetmeninin şöyle bir savunusu var. "belki hakikaten öyle olacak insanoglu 300 sene sonra, sinek gibi dolasacak belki de.." 300 yıl sonra kermit show'dan mütevellit kukla kurbağalara dönüşeceğimizi söyleyerek evrim teorisine yeni bir boyut getirmiştir.
tüm sinema severlere çayır çimende bilim kurgu filmi çekilemeyeceğini göstermiş, tüm dünyanın düşündüğünün aksine uzaylıların yeşil değil peluş seven canlılar olduğu tezini ortaya atan evrensel filmdir.