küçük şeylerden başlayarak büyük amaçlara ulaşmak mümkündür. örneğin; başarı öykülerinde küçük bir dükkandan büyük plazalara nasıl geçildiği anlatılır çok kez. ama yaşayanın dışında kalanlara bu anlatılanlar hikaye gibi gelir. oysa sanılan kadar imkansız değildir bu olaylar. kendi farkında olmayan insanlar başkalarının yazdıkları kitaplara bel bağlarlar. çevrelerinde olup biten başarıları görmek yerine the secret ya da benzeri uydurmaların peşinden giderler ve hayal kırıklığına uğrarlar. oysa çok ütopik de gelse dünyayı değiştirmek mümkündür. ha şimdi bu yazıyı okuyan kimi şahıslar ne kadar hayalperest olduğumu düşünüp kendi çok bilmişleklerine şükredebilirler. ama şunu biliyorum ki bu dünya birkaç öküzün boynuzlarında dönüyor. ve biyolojik olarak aynı malzemden oluşuyoruz kendileriyle. iyi madem neden olmasın. zaten tarihi değiştirenler de insan değil miydi. yoksa sürekli gök taşları çarpıyor da biz bu hallere o sebepten mi geliyoruz.
10 öneriyle değişmez belki ama ben deneyimlediklerim ve inandıklarım doğrultusunda birazını yazayım buraya. olur ya birilerinin aklına yatar.
öncelikle hani çevre temizliği konusunda bir laf vardır; önce kapının önünden süpürmeye başla diye. bu laf insana güvenir. ama insan bu lafı her zaman hayal kırıklığına uğratmayı başarmıştır. zor değildir halbuki. belki de zor olmadığı için inandırıcılığını hiç kazanamamıştır.
düzeltmeye kendinden başlamalı insan; kitleleri eğitmek zordur. herkes ayrı dili konuşur herkes işine gelenin ardına takılır çünkü. zaten eğitimin okullarla ya da kitaplarla da bir ilgisi yoktur. birbirine merhaba diyen kimse kalmamıştır artık. hiç tanımdağınız biri size merhaba derse art niyet ararsınız. oysa bir yere girdiğinizde ağzınızdan bu kelime dökülse bir süre sonra pek çok insan merhaba demekten korkmamaya başlayacaktır. bir başlangıçtır sadece. ama mühimdir fena halde.
etrafınızda yardıma muhtaç pek çok kişi ve aile vardır. ama biz nedense reklam severler olarak hep dernekleri sokarız araya. isim duyurmak ya da birilerinin ne kadar yardım sever olduğumuzu görmeleri içindir bu. ama gidip aracısız birilerine maddi ya da manevi destek olmanın tadı ayrıdır. denemeyen bilmez. hatta bu yazdığıma gülüp geçer. her mahallede bir milyoner yaratılacağına inananlar her mahallede bir yardımsever yaratmak için çabalasalar dünya değişirdi. ama yok. milyonerlik daha önemli değil mi.
huzurevleri vardır. onlarcası hem de. ve bu haneler içinde yaşayan atılmış insanlar. para ya da maddi bir talepleri olmayan yaşlılar. hayatınızda bir defa ziyarete gitseniz dünyaları bağışlamış olursunuz onlara. yalnız ölmenin ne demek olduğunu sorsanız. bir zamanlar kalabalık aileler görümüşlüklerini anlattırsanız. elinizi tutmalarına izin verseniz. ama zor iş değil mi.. hiç birinizin vakti yoktur bu şeylere. televizyonda maç seyretmek ya da diziler arası yolculuklar çok daha öncelikli.
kendine terkedilmiş çocuklar vardır. henüz çocukturlar. henüz sadece ailesizliklerinin birbaşınalıklarının acısını yaşamakta olan. daha yaşayacakları gerçek hayat trajedileri var. bir tanesinin elinden tutsanız. para gerekmiyor bunun için. hafta sonları evinize alsanız. evlat edinme şartı olmadan. hayata hazırlasanız. hayatın çengellerinden nasıl sıyrılacağını anlatsanız. güveneceği bir sığınağı olduğunu hissettirseniz. bunlar hayali şeyler değil mi..
buraya daha onlarcasını yazabilirim bu saydıklarıma benzer. ama sıkılıyorum. çünkü gereksiz. çünkü yapılamayacak kadar kolay şeyler. ciddiye alınamayacak kadar sevgi gerektiriyor. biz iyisi mi yine dünya beni anlamıyor buhranlarımıza dönelim. içimiz sıkılsın. ruhumuz daralsın. sevgilimizle sorunlarımıza vakitler ayıralım. tek bir defa yaşama hakkımız olan hayatımızı bokun içine sokalım. layık olan budur insana.
01: faiz üzerine kurulmuş sermaye hükümdarlığna son.
02: ideolojilerden arınmış insan.
03: fanatizmin ve radikalizmin tedavisi.
04: Üretime dayalı ekonomik sistemler.
05: Sosyal devlet ile dilenci haline dönüştürülen tembel hedonist topluluklar yerine üreten başaran insanlar.
06: Doğurarak kamuyu meydana getiren annelerin, hamilelik ve çocuk büyütme dönemlerinin kamu hizmetinden sayılması.
07: Vicdanı gelişmiş ve kendinden başkalarını da önemseyen insan.
08: Aşağılık kompleksi ile kibir arasında dengeyi kurmayı öğreten eğitim sistemi.
09: Her insan annesinden hür ve onurlu doğar, hiç bir insanın başka kurumlardan hürriyet ve onur almasına gerek olmaması.
10: Din beşeri hayatı düzenler ancak düzenleme yetkisi dinin kendisinde kalması ve temsilcilerin şahsi yetkilerinin sıfırlanması.
