bir bebeğin size sarılması. valla.
sevgili sarılışı halt etsin yanında. böyle sarılıyor, başını omuza yaslıyor, uyukluyor, uyandırmaya kıyamıyorsunuz, nefesini boynunuzda hissediyorsunuz ya, huzur tam olarak bunun adı.
maaşını ilk aldığın andır.
ilk maaşınla eve götürdüğün tatlıyı afiyetle ailece yediğin andır.
ve halandan duyduğun; "emekli ikramiyeni aldığını görmekler de nasip olsun" cümlesiyle önce gülmekten sonra düşünmekten yıkıldığın andır. **
özgürce yaşadığını hissettiğin anlardır. oyunlardan uzak, kimsenin ne düşündüğünün senin için bi önemi kalmadığı anlardır. sadece kendin olmayı becerebildiğin bi dünya yaratabildiysen en mutlu insan sensindir.
koca bir topluluk onunde cok haklı cok yerinde laf edildigi andır.
ya da aynı koca toplulugun topluca gıcık oldugu birine karsı saglam laf koymak da bu an'a ortak olabilir.
imkansız olduğuna inandığınız ve gerçekten imkansız olan bir aşkın günün birinde çıkıp geldiği ve sizi istediğini söylediği andır. bu anlar genelde yaşanmasa da dünyanın en mutlu insanı ancak böyle olunabilmektedir.
hafta sonunuzun büyük bir bölümünü sevgilinizle motor üstünde orası senin burası benim, gezmekle geçirmişsinizdir. akşam, evinize tek parça halinde döndüğünüzde, evinizin önünde kaza yapmış acılar içinde yerde kıvranan genç bir kadını görürsünüz ve hala hayatta olduğunuza şükreder, dünyanın en mutlu insanı oluverirsiniz.